13
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
3497
Okunma
Sen gelmeden önce,
Sevgisi batkın,
Bedeni yorgun mavi bir kuştum.
Camları küskün,
Pervazları kimsesizdi kafesimin.
Mısralar kanatırdım hüzünle.
Yerin dibinden göğün tavanına kadar.
Mekansız, makamsızdı çırpınışlarım.
Israrla kendimi kandırır,
Suçunu ört bas ederdim aşkın.
Kendimle kaldığım zamanlar
Gözlerimin mürekkebi
Halka halka dağıtırdı muhakemesiz şiirlerimin sözcüklerini.
Hafızası kandırılmış kalemim,
Bıkmadan maviye boyardı kanatlarımı.
Ama, bilirdim ki geçici bir avuntuydu bu serap.
Ve sen...
Ruhumu ısıtan güneyin güneşi.
Hangi bulutun sisini aralayıp
Göz kırptın ayaz toprağımın kıraç yaralarına.
Ne iyi ettin...
Başak sarısı umutlarını yılgınlığıma,
Ebruli sevinçlerini sinsi yalnızlığıma,
Ay yüzlü şavkını katran karası gecelerime vurmakla.
Aşk yakıştı bize...
Göz ucunun değil ,yürek harcının devrimi bu.
Mührünü söküp attığından beri kara kışlarımın,
Mim koyduğundan beri güz çığlıklarıma,
Üşümesi,titremesi geçti yüreğimin.
Bırak koparma zamanın sayfalarını.
Nisanda kalsın takvim yaprakları.
Yoksunluğunu hissetmeyeceğim,
Canımın en tatlı köşesine iliştir geldiğin tarihi.
Gidiyorsun ya !...
Huzur tahtı gülüşlerini,
Çocuksu hallerini bırak bana.
Bırak ki sen gelene kadar yüzün kalsın gözlerimde.
Şimdi
Ben biraz daha kalacağım kokunu soluduğum
Bu evde.
Unutma !...
Kuşlarda ağlar,
Bende ağlıyorum.
Kâh aşktan,
Kâh geç kalınmış mutluluktan.
Dilek USTA.