Baksan İstanbul'abaksan İstanbul’a dumansız, sigarasız solusan havayı ayaklarının altına inse bulutlar uç verse elindeki dal İstanbul’ca öksürmesen seninle gezenleri tökezlemesen yamuk duran evler gibi ayağının altında ezilmese deniz eksikliğini tamamlasa güneş yarısını İstanbul dışında bırakmış adımını tamamlamadan sürterek ayaklarını yarım yamalak taşlara direncinden arta kalmış daha gözü kapalı pencereleri saksı çiçekli dar yollarla uzayan sokaklardan geçerken sırtını dayayacağı bir sevgi kırıntısına fırtınasız kente denizi tamamlayan bir vapurun dumanı durup seyrediyorsun uzaktan insanlar canlı!.. bin bir keder içinde sigaranın dumanında yüzen kuşlarla buluşur dumanlar savurur kuşlar, öksüren kanatlarından vapurun uzağında minareler hiç silinmeyen izlek çayını yudumlarken bir kafede diz çökmez yokuşlar yarın kentin en ücra köşesinde tamamlamak üzere bulmaca karesini inmek için merdivenleri sokağın gidilmez tersine bir şey bulunmayan yukarılarda her şey birbirine geçmiş araçlar gibi vapurun dumanından sivri minareler çizilir göğümüze gök bizden çok uzak çok! baksan İstanbul’a göz kırpmadan açar lâleler renk renk capcanlı aynı fotoğraf karesi içinde baksan bir yerde insan 27 Şubat- 18 Nisan 2012 / Nazik Gülünay |
İSTANBULİSTAN
Böyle bir şiirimde var yakında paylaşırım
kutlarım şiiriniz harika ötesi her neyse öyle olmuş işte,yüreğiniz sevgiyle kalsın.
TAŞRALIM GELİR,GİDENE SORMADAN
KANDIRIR KENDİNİ BIKTIM TARLADAN
GÜN OLUR FIRSATINI YAKALARSA
KAÇMAZ MI HEMEN ARDINA BAKMADAN...
Selam ve dua ile...