'unknown'son ses, deneyden çıkmış bir fare kadar cesur bakışları olan kırmızı insanların ağızlarından çıkan ses ...ben de yaşadım, romandır hayatım hayatları bir noktaya dolmayacak öyküler bebeğim içildikçe daha hoş etmeyen rakının son tezinden, tadı sakız asla tarihi değiştirmeyecek transkript akademisyenler arkalık giymeyi öğreniyorlar pamuk sevmeyi en korktukları delik tıkanmadan evvel, buna bizde dahiliz beyaz anacım, beyaz sana ne de yaraşır pudrasız, şekersiz; hamiline iri bir öküz kalbinin ortasından cennete doğan nehrin adıdır dövsünler beni; yüzümdeki kemiğine kadar soysunlar çamuruna gideyim yudumlarken kireç kokan kutsal suyu öpücüğe boğulmuş kelimelerin cansız okunuşları; melodram yaprakların diliyle ceviz ağacında on bir yaş tam on bir senemi verdim, (ikinci el kitaplar gibi tacizden şikayetçi) düşlerimi gıcırdatmadan heyecanlanmayı öğrenmek için izlerini sakalıma gömsünler(tuhaf olan birleşememek şimdi) red house’dan beri kırmızı ne varsa bebeğim, kanın örneğin (tecrübeyle sabit) hiçbir et bu kadar çekici olamazdı denemek dedikleri muazzam bir etkinlik (otobüs fortçusu eller havada) ter kokusuna kimya doğurmuş dar kıyafetli evrimişler nasıl da gülüyorlar (sen gülünce fahiş-) therapeuin heauton teneffüsünden santimetrene öz demine (-e, parayla imzalanır aşk tebrikleri) çıkar beni dilinin altından tükürük sesi gibi doğsun adım ağzında şeyler, katma değer ölçüsünde indirime girsinler (yüzde birime-) ihtiyatla soyun gir havuza(doksan dokuzdan çıkınca külot katı) bu asla çözemeyeceğimiz bir problemdir teninde kükürt besler kanın(ıkın.) çölde serap derisi(öpmekle acır tenin) aynadaki yalnızlık bebeğim doğudan da doğmuyor ışık dudağını ısırmayı bırak( tereddüt etmeden kadere inan) ruhundan dışarı çık |
insan bazen dayak yemişten beter oluyor hiç yoktan yere.
ve ağızlarına kadar kırmızı herşey...
akacak kan damarda durmaz
sonu itibariyle bu hikayeler hep yarım.
üstelik bizi yarım bırakan ilizyonistler birleştirmeyi unutuyor
https://www.youtube.com/watch?v=qh8dl-YfTxE