Beni Bir Vuslat Öldürdü…bu tebdili kıyafet bakışlara gebe gidişler, günlük güneşlik gülüşlerin eskitilmişliğinin mirası, ben ki o gülüşlerle eskiden ölmeyi dahi yanıltmıştım… değerken bir gönül diğerine, sıradan birkaç adım öne çıkmıştım; adım yaşamak! buradayım demiştim göğsümü gere gere gökyüzü öpücükler kondurmuştu göğsüme. hepsi tatlı tatlı değil ya hey gidi günler! biraz da kekremsi sevmiştim ben seni… fikrime aklım mülteci müjdeci, soluduğum şu havadan sudan haller; ben’leri hiç’lerek doğurmuşken “biz” leri, hayatın üç kuruşluk piyangosunda, döne döne dönüştüm şefkatimden sensizliğin şiddetli geçimsizliğine, her kişi tavaf bilir ya kendi eksenini, varsa liyakat gün olur bulur demiştim kişi olan kişi “şems”ini… beni bir vuslat öldürdü sonra, kıyı köşe çekilirken biz iki ölü yalnızlığa, ayrılığımız göbeğini kaşıya kaşıya, başı dönerek seyretti ölülerimizi, çakırkeyif bir sarhoş edasıyla… Hidayet DAL/Can Sokağı Lambaları |
akıcılığı nedeniyle sanırım.
İsmi özellikle çok güzel...