Sayıklama...ayrılık dediğin şuur artığı eprimiş kaburgam sevgilim kekeme heybetimde kaybolmuş iklim enkaz dönerim değirmen-derem kurur uzanır cenderem kadehime çeker demini şekersiz kahır hava remil döşeğim çivi sensiz uyumaz maviliğin tuzunda kar unutulmayan şarkın geceye yağan incidir yorgun gece yorgun abaküsün ebruli boncukları saydırmaz kendini kalemi el değil gönül tutturur şiir diye yutkunan serkeşe elleşir yarasıyla sevişen ıslak sokaklar çıkmaz leyli söylenir de söylenir kudurgan mürekkebim salkım saçak çalkalandıkça bir milim silkinir karam nasıl bilebilirim lüzumundan fazla gelinciğim sen düşünce ökselere sırma uçurumum yüzsüz kalyonum sel sularımda orta yaşı devirince şen şakrak olmak zamanı anla pek uzak tebessüm sırtta parmak ucu sıcaklığı ah anneye gidince mi gelir çocukluk tarazlanır yüzümde ansızın nihavent eski zaman kaçkını gün aşırı heybem de tenhalık kapı zilim telaşlı çipil çipil suratı gıcırdaaaar içim kederimden kör lambam merdiven yuvarlanırım ninnilere üryan sen büyüdükçe ben mi küçülürüm ağlar ağlar içim iç iç susamadan... hidayet dal |