yüzümdeki yaranın resmiDumura uğramış ruh halim, Siyah beyaz renksiz bir film, Tozlanmış ve biraz sonra çamur yağacak bir gökyüzü, Sonu gelmeyen bir deniz yolculuğu, Kıyıları nerede? Ve biz hangi karaya ayak basacaktık? Boğulmadan ama hep bezip yorularak yaşadığımız bir dünyanın Ortasında dönüp dolaşıyoruz. Geldiğimiz nokta hep aynı yer Gece hep aynı, Gündüz hep kendini tekrar ediyor. Aynaya bakıyorum da hep aynı karaltı, Bir benlik çatışması yeryüzünün küresinde, Ölümler ve sonra sürüklenen cesetlerin Dökülmediği mezarlar. Ahlar ve vahlar altında Yağmur gibi dökülen gözyaşları, Ve Göğsüne vura vura Elleri kana bulanmış İnsanların acıyla sarmalanan çığlıklarında, Kurak ve morarmış bir dudak Gamzesi kaybolmuş bir yanak Ve biti bitecek olan Bir suretin,suretlerin Yaşamak için attığı boş kulaçlar. Neden ölüm gelmiyor tanrım diyorum Neden bu acının suretleri? Neden tutsak kaldık bu hayata? Neden yüzümüzün rengi hep aynı? Ve neden atığımız kulaçlarla kıyıya sürüklenmiyoruz? Ve hangi kıyametin senaryosunu yaşıyoruz? Kıyamet ahdi bilinen bir senaryoydu oysa Ama yaşadığımız hayatın içinde Bu çelişkinin olması Kafamı alak bullak ettiği gibi Hayatımı ve hayatımızı da tuzla buz ediyor. Yani neresinden bakarsak bakalım Hep aynı resmi görüyoruz. Acının ve hüznün fotoğrafı hep aynı. Şimdi yazdığım bu şiire Kendi fotoğrafımı öyle dayatıyorum ki Baktığım her insanın Aynı duyguları yaşadığını Gözlerinden hissediyorum. Öyle yorgunum ki Yorgunluğu mu, Bütün gözlerin içinde buluyorum. Dudaklarım öyle kurak ki Gökyüzünden çamur değil Sağanak ve kristal bir yağmur bekliyorum tanrım. 22 ocak. |
ama kötümser biri neden hep onu söndürmeye koşar?
…………………………………….(Michel De Saint Pierre)
Canı gönülden kutlarım…
………………………………. Saygı ve Selamlar…