ben ikiyi inkar edenlerdenim...
kim bilir
bir vücut takvimi olsaydım bir yerlerde sağ elim gövdemin bu en uç noktası hangi yıla denk gelirdi? hangi bardak dolusu suları tutar kapılarını ne renk karanlık odaların... ters ve kırmızı fotoğraflardan şımarık pozlar vererek geçiyorsa zaman bütün bu çizgiler ve harfler biraz yön değiştirsin isterim parantez içine alınsın ok işaretlerim ve unutulmuş bir ikinci adım işte böylece ben hep eksik çağrılayım üç ayaklı sandalyeler şimdi revaç bulduysa bunda benim günahım ne? hem, söylemişti o adam sessizce bazı birler toplanınca iki etmez diye bu birleri iyi tanımalı... öyle birler ki ikiden büyük üçten ve dörtten omuz omuza duran bütün işaretlerden çalımlı bir dokuz devrilmiş bir sekiz ya da yumuşacık bir deniz kalın ilkbahar rüzgarı ve ılıman iklimler günlerin damladığı bir su takviminde çizgisiz ve özgür resim defterlerinde günah geçirmez sağ elimle ben kağıttan uçaklar yapıyoruz size toplanınca bir eden saatlerin etlerin, kemiklerin hesapsız sevişmenin bir garip oğlan çocuğunu halktan habersiz yapılan oğlan çocuğunu piç diye çağırıyoruz ve güceniyoruz Tanrıya bizden izinsiz yeni insanlar yaratınca Tanrılar, toplanınca bir eden Tanrılar ne kadar çok görünseler de ortada yanlnızca bir Tanrı var |
belki de bu sebeptendir bütün çokluğa rağmen insanın gönül bağı kurduklarıyla bir'leşme arzusu.
çok can alıcı yerleri vardı şiirin.
kutluyorum Tahir Bey.