RÜYATakvalı çığlığını giydirir gölgeler geceye. Okunmuş suya bakar gibi bakarım emanet güne Her dalış binlerce vurgundur içsel derinliğime... Sahipsiz bir yetimim hücrelerimde atar yalnızlık.. Gerçekle aramda örülür aşılmazın çıplak duvarı Saçılır tohum gibi hazzın sefil cümbüşü... Bir nefes payı çoğalır fırtınayla söz kesen yanım. Uyku ile uyanıklık arasında dönenceler ısmarlarım. Kapısız duvarlar tırmalar içimi tek başıma ölürüm dirilirim sonra tek başıma Soluğum sanki delici gün ışında harmanlanır bir rüyanın içinde Ateşin kanadında titrer lâl kesiği sancılarım... Sessizliğin zikrinde tavaf eder seferler. Cam bir kavanozdan bakarım iç içe geçmiş iki odaya. Huşu ile yaslanır kendi omzuma karşılarım sabahı ezanla... Savrulan yapraklar yarışır saçlarımda Nabzımda atar deruni ateşler Besmele ile iliklerim gömleğimi Avuçlarıma sığınırım ufuk çizgisinde fısıldarım şükür ile Rabbim’e kabul görsün duam diye... Ferda Özsoy |
Dünya
Yıldız çiçeği goncasının
Mavi şebnemi dünya
Şöleni bir ömre değen
Mavi uykunun seherinde rüya
Ediblerin baştacı efsanesi
Gülşeninde bülbül hikayesi
Onulmaz derdine düşmüşlere
Dermandır bengisu şelalesi