DİRVANAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Savaş ortasında çocuk olmak her şeyini kaybetmekti ... Yaşadığın şehri, oyunlarını, hayallerini...
Savaş ortasında çocuk olmak yürek de isterdi aslında... Yine de savaşı yaratanlardan olmaktansa, savaşta çocuk olmak daha iyiydi... Hatırasına çekiliyorum aslımın Şizofren ihanetlere inat Tersinden yürüyorum bütün yolları Yüreğimle yürüyor,bedenimle duruyorum kal(ma)mak,sor(ma)mak,kanat(ma)mak için geçmişi Asılsız bir ihbarla kanat çırpıyorum günsüz mevsimlere Akbabalara karşı kırlangıçlar birikiyor içimde Deneme yanılma durağından ’U’ dönüşü ile çağların duruşmasında buluyorum kendimi... Sanıklar tanık... * Suçlar bedelsiz ... * Yüzleri yok utanmaya.... Tahliyeyi bekliyor ruhlar umudun siyaha büründüğü derinlerde.. Doğruları söyledikçe yalan kalıyorum hüznün şahitliğine... Hesap soruyor gelecek ve geçmiş dört yanı esir eden savaşlardan. Sarmış en üçra köşeleri ayrık otu çaresizliği Kim kimin kıyısında şaşırmış replikler... * Ah Dirvana; * Sesinin öfkesini öpeyim bana sus deme!... Ölüm kaç nefeslik!.. “Kırılan kaç düşe denk gelir ki hayat! Bunca canlar ağlarken bir balık düğümlenir Yunus’un boğazına Vebal yükler morg alfabesi satırlarına.. Hiç oldukça karanfil kendine atılan oklardan bırak çıkarayım parantezin içinden sevgiye biçilen değeri cimriliğinden.. Sırata asılı kalmasın yok oluşlar... Öğrendim ağıtları her dakika atılan zılgıtlardan. ağlak yaşlı kadınların titreyen dudaklarından... ÇOCUKLAR’ca ölüm ekti bu toprağa her giden Utanarak yürüyorum o yüzden bastığım toprak yollardan.. Bir de ; Bir de... Başlarının altına yastık yerine ıstırap koyan analardan... i. s. y. a. n. çıkarıyor Endülüs kokan ellerim Kurşuna dizilen sözleri dillendir(e)miyor kalemim Yırtıp atmak istedikçe beynimde birikenleri çarpıyor satırdan satıra sıyrık düşüncelerim. Sessiz senfoni havasında sabra ’hu’ çekiyor göğe doğru uzanmaktan yorulan ellerim!... Ferda Özsoy Dirvana;Güvercin büyüklüğünde gri renkli göçmen bir kuş. |