Bahar gelse aşkın coğrafyasına
Bahar Gelse Aşkın Coğrafyasına
Özlemenin bir lisanı olsa, çözülmezdi hiç bir dilde. Ağlardı bir bir harfler, kanardı baştan ayağa cümle. Ayrılık yine elini bulamıştı bir sevdaya, Budamıştı iki yüreğin dallarını bir anda, Savurmuştu hayat adına ne varsa, Öyle kararmıştı ki gözü; hesap edememişti, İpe çekilmiş bir sevdanın kaç ölüm edeceğini. ’’Git’’ dedi kadın, serdiğin gülistanları toplayarak. ’’Git’’ dedi erkek, saldığın sancıları geri alarak. Gitmek öyle kolay mıydı? Öyle olsa kimse kimseden beklemez, sessizce gidilirdi. Gidemediği için, git demişti kadın. Gidemediği için,git demişti adam. Gittiler serin bir eylül gecesi henüz tutulmamışken aşkın şeceresi. İçi çekilmiş birer kabak gibi vurdular iki yüreği yere, Yürekler boş değildi, sesleri asumana yükseldi. İnciler döküldü yıldızların saçlarından, gece ikiye bölündü. Yarım kalmıştı şiirler ve gününü bekleyen gülümsemeler, Yarılanmıştı bir kadın, bir erkek, yıkılmıştılar birer birer. Yarımları kucakladılar; hiç biri diğer yarımın tamı etmiyordu. Sadece bir tam vardı ortada, Acar veren yaralar. Çıktılar gizlendikleri kabuk altından, kanadılar. Umursamadı ayrılık, rafa kaldırdı sevdayı ve ellerini yıkadı. Gitmeliydiler! Git demişti kadın, gidemem diyememişti adam. Biliyordu kalsa kuğular vurulacaktı boyunlarından. Kelebekler yanacaktı pervane niyetine, ateşe koşmadan. Kökünden sökülecekti henüz acar vermiş bir fidan. Git demişti adam, şimdi gitmezsen bir daha bırakamam. Çatlar sazın gövdesi gibi yürek ikiye bölünür, Bir tarafta masum bir can, Bir tarafta ömürlük sevdam. Bir tarafta başı göğe eren yürek, Bir tarafta salkım söğüt gibi vicdan. Git demişti kadın kalmanın anlamı olmaz biz olmadan. Sen yarım gelirsen, ben tamamlanamam. Gelişinle çiçeklenir dallarım, gidişinle harp tufan, Bir atımlık ömrüme bunları sığdıramam. Gidiyorum diyemeden gittiler, ellerinden düşürüp geleceklerini. Sırtladılar bin ömre sığacak hasretleri. Sevdalarına yeni umutlar iliştirip astılar bir dua çubuğuna. Aniden amin yağmurları yağsa, veda edecekler aymayan sabahlara. Şükür secdesi kuracaklar yürek kıblegahına. Çöle dönmüştü bulutlar, mecnunun ayaklarında, Vuslatlar kristalleşmişti göğün göz pınarlarında. Bir rüzgar çıksa şimdi, bir çöp kaçırsa bulutun gözlerine, Yağmur çiçekleri çatlasa aniden. Bahar gelse aşkın coğrafyasına. Diye düşündüler, olmadı! Gittiler ömürlük sevdalarını bırakarak yarı yolda. Bal mumundan, et tırnaktan ayrılır gibi gittiler. Gözlerin çölünde serapları ateşe vererek, Son bakışları biri birilerinin yüreğine birer ok gibi devirerek. Çekip ellerini aşkın sıcağından ayaza değdirerek. Gittiler dönüşe ağır ayak,gidişe yarım aksak Bir daha dönmediler! Nimet Öner |