Annem Susunca
Anne!
Bugün anneler günü, Yani senin ve tüm güzel annelerin günü, Bugünün hatırına ne olur aç gözlerini, Bir kez daha kızım söyle, Yine saçlarımı tara, gözlerinle okşa. Nefesin nefesimdir, nefessiz bırakma beni. Olmazları olduran gücün ile doğrul annem, meydan oku hastalığa. ’’Dünyanın bütün öksüz çocuklarını anneme getirin’’ demiştim; Şimdi ben de öksüzüm, susuzum, soluksuzum. Konuş! Tek bir cümle! Güzel sözler istemiyorum, Dilersen kaşlarını çat ve azarla. Bir bilsen ne çok söylemek istediğim şeyler var sana, Korkuyorum ya cevap veremezsen, Ya gözlerin devrilmezse gözlerime, Ya nasihat veremezsen o en bilge halinle! Şimdi kim dinler beni Eyüp sabrı ile, Kim saklar sırlarımı yüreğinin derinliklerinde, Kim örter acılarımın üzerini kirpikleriyle? ’’Sakin ben ölmeden ölme’’ demiştim Suskunluğunla öldüm anne! Bir bilsen nasıl ihtiyacım var Nasıl muhtacım Nasıl güçsüz, kolsuz ve kanatsızım. Canım yandığı zaman, sesin geçerdi içimden Tam o anda başımda tüter, gözümde biterdin. Günlerdir sesleniyorum, Neredesin anne! ? Sen sustuğun gün ateşe verdim çeyiz sandığımı Yandı Şahmaran desenli patiska, Yıkıldı mutluluğun evi, sevinçlerim enkaz altında, Kapandı aydınlığın kapısı bir anda. Sen sustun ya, bileği büküldü içimdeki devin, Vuruldu kuğular en hassas yerlerinden. Bir bir döküldü ömrümün sayfaları, Umutlarım çürüdü dilek ağacında. Memlekete bahar geldi! Senin gözlerin kapalı ya; Ne yeşil eski yeşil, ne güneş eski sıcaklığında, Yüreğimin saçaklarında salkım salkım buz sarkmakta, Bütün renkler solgun, Mavi griye döndü, bulutlar karaya, Yağmur toprağa değil, göğe ağmakta. Akasya ağacı beyazlara bürünmedi bu bahar, Salkım söğüt daha bir eğdi başını benimle. Bak anne, doğa yeniledi kendisini Haykırıyorum günlerdir, duy artık sesimi! Ben kabusta, sen uykuda Uyku derin huşuda, Bari rüyalar gör anne, Gençliğini mesela, Gülümsesin mimiklerin, yüreğin ağlasa da. Gidersen, kapanır koca bir devrin kapıları, Yıkılır sırtımı dayadığım dağ bir fiskede, Merhametin yurdu dağılır, Kırılır şefkatin ipi, Sevgi vurur kendini bir şafak vakti. Söylemiştim, sen susarsan susar ninniler, Durur dünyanın döngüsü, Zelzele olur tanıdık bir coğrafyada, Gelişinle serdiğin gülistanları ateşe verip Gitme! Not:Yüreğimden karanfil gönderiyorum bütün annelerin yüreğine. Zamansızlıktan geç kalınmış bir paylaşım Nimet Öner |