kum grisi bulutlar dağıldı üstümüze tek tek düşüyor kişiye özel taneleri gökyüzünü kaplayan görkemli kum saatinde ölüme bir adım yürümek var sayısız düşüşler de
çatlamıştı kavruk topraklar nicedir ay ve yıldızlar gitti gözlerimizden yaşlardan önce kör bakışlara düştü algısız insan bir kendini görebildi gönül aynaları çürüttü dokunduğu her şeyi çürütebildiğince
ruhların duası eksik yanlarıydı öne çıkan ulusal uluslar arası yavşak sürüleriydi amansızlar "Allah(c.c.)’ım önce beni ..."diye başlardı "ve sonra da beni ..." diye biterdi duaları " mülk Allah(c.c.)’ındır ahirette dünyadaysa benim " inancı " al beni tepe tepe kullan yeter ki mülk edindir bu garibe " sürüngen yalvarışları
insan! inanılmaz bir hızla çürüttü önce insanlığını doğayı ormanları ırmakları düşman bildi hayvanları para mal ve mülk’e dost oldu bütün ruhuyla da hizmetkar elbet
ne duası değişti ne belası insan sevgileri değildi artık çürüyen ruhlarda moda para mal ve mülk sevgileriydi " bunlar imanımızı tamamlar " dedi birileri -en imanlımız en zenginimiz dir- felsefesiydi yayıldı çürüyen beyinlerden
en fakir en yoksul en ezilenler en imansızlardı mecburen imanı bütün ulviyatı sonsuz zenginlere kul oldular kıl oldular sonunda
insan için bir yağmur gerekli şimdi -iç dünyaları yıkayıp- -arınmayı öğreten-
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef. Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, — demeğe de dilim varmıyor ama — kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
ne duası değişti ne belası insan sevgileri değildi artık çürüyen ruhlarda moda para mal ve mülk sevgileriydi " bunlar imanımızı tamamlar " dedi birileri -en imanlımız en zenginimiz dir- felsefesiydi yayıldı çürüyen beyinlerden
en fakir en yoksul en ezilenler en imansızlardı mecburen imanı bütün ulviyatı sonsuz zenginlere kul oldular kıl oldular sonunda bu kadar enfes olur maşallah maşallah kutladım değerli kalemi
İnsani hasletlere sahip, sahip demesek de onlara en yakın, hatta onlarla iç içe yaşayan kuşaklar nerede derseniz biraz tereddütle de olsa Türkiye derim...
Tereddütümün nedeni son zamanlarda kapitalizmin hem dini, hem de töreyi itibarsızlaştırmış olmasıdır. İnsan merkezli din de töre de artık bencilliğe evrilen, merkezine bencilliğin konduğu bir kurumsallık halini aldı ne yazık ki....
Sevmek, hasret güzelliği bu şiirde bulmuş.
Beğendim…
....................................... Saygı ve Selamlar...