Tırtar / Kına
Hükümet nikahı
gelin alımı öncesi, akşamüzeri, hava kararır herkes kendi kaygısında, ortalık tenhalaşır kızla oğlan, anaları, babaları, bir araya çağrılır her iki taraftan, akraba adamlar, baş köşede elinde nikah defteri, muhtar muhtar “-arkadaşlarrr!” diye sükut ettirir damat ve yanında kızın vekili ayakta dinelir önce kız vekiline üç defa “-vardın mı” vekil danışır gelir “-vardım” “-vardın mı” “-vardım” “-vardın mı” “-vardım…” sonra “teze damad”a yine üç defa “-aldın mı” “-aldım” “-aldın mı” “-aldım” “-aldın mı” “-aldım” “-kanunların bana verdiği yetkiye dayanalak, nikahınızı kıyıyorun, hayırlı-uğurlu-gademli ossun, Allah geçim-dirlik versin i(n)şallah “-amiiin” işallah”, “-amin işallah” defterin sayfası damada uzatılır, özene bezene.. uzunca bir imza şahitlerde, üstüne bastıra bastıra imzalatır muhtarın “köpek döğen”i yan odadaki kıza götürür nikah defterini, “-bizim gız hurasını imza şey edivisin bi(r)” susulup bekleşilir, kazıtılmışsa mühür, olmadı sol başparmak muhtarın yolladığı ıstampaya basılarak defter imzalanır gelir, geri! muhtar da “dikkat”la inceler.. imzalar.. mühürler, tasdikler.. “-hökümet nika(hı) bi hakkın tamam hayırlı osun bizim o(ğ)lan, sonra sigara, lokum-bisküi her taraftan tabakalar fırlatılır, hatta “ucu moturlu” cığaralar uzaatılır .. “yakın ga(y)ri” a(ğı)z dadınız olsun “-Allah razı olsun” “-amin” o akşam kahvelerde incesazlar eşliğinde Neşet’den türküler çağrılır "seher vakti çaldım yarin kapısın baktım yarin kapıları sürmeli hoş bulmadım otağının yapısın çıkageldi bir gözleri sürmeli aslanım eller eller, kokuyor güller güller ne bilsin eller eller, perişan hallerim" söylenir "çekilmez gurbetin cefası bülbül, bülbüüül heyy!" dinlenir "-Bağa gel bostana gel dile gel destana gel eğer anan salmazsa yalandan hastalan gel." hüzünlenilir "-şu garip halimden bilen işvelim nazlım göynüm hep seni arıyor neredesin sen tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm göynüm hep seni arıyor neredesin sen sinemde gizli yarayı kimse bilmiyor hiş bir tabib bu yaraya melhem olmuyor boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor göynüm hep seni arıyor neredesin sen." derken darbukacı ritmi hızlandırır.. aynı kişilerce aynı oyunlar oynanır.. oynanır.. oynanıırr.. "-hanı da benim elli dirhem odunum odunum Gonyalıdan iki oğlan doğurdum yörü yaörü, Gonyalım yörü yörü yavrım yörü fisdanını sürü" "-hanı da benim elli dirhem pırasam, pırasam çıralar yaksam Gonyalımı arasam yörü yaörü, Gonyalım yörü yörü yavrım yörü fisdanını sürü" neşelenilir. sadıç yine birilerini güç-bela ortaya çıkarır sallama türünden oyunlar çalınır oynanır da oynanır.. sağ ayakların burnu sol ayakların topuğu bir sol el yukarıda bir sağ el bir öte tarafa git bir bu yana gel "-hanı da benim elli dirhem susamım susamım gözel oyna goca göbek hasanım, hasanım yörü yaörü, Gonyalım yörü yörü yavrım yörü fisdanını sürü" iki kişi yan yana bir gelir, bir gider Tıkır Halil fıyıkla eşlik eder. "çek deveci develeri yokuşa amman yokuşa aman gül memeler birbiriynen tokuşa aman aman deveci daylar, sevenmler oynar sen kimin yarisin her yanın oynar devem böyük atamadım urganı aman üşüdükçe çek başına yorganı aman." sonraları “kekliği düz ovada avlarlar kanadını çam dalına bağlaralar gak gak guburak, gak gak guburak öt keklik çık dağların baş ucuna get keklik” oynarlarken iki kişi kalça hareketleriyle devirir yek diğerini seyirciler gülmekten kırılır geçerler oyun bitse bile maytap geçerler.. içeri doluşunulur, Çalgıcı Ali’den bağlamanın sesi duyulur “Karaova düğünü gece kuruldu• varır varmaz güveyin adı soruldu pehlivanlar meydana çıktı soyundu o zaman Hacı Gümüş oğlu vuruldu vurma murat yakışmaz senin şanına adam eniştesinin kıyarmı canına” **** o ikindiden sonra kız anası, varsa teyze hala uzak-yakın akraba sözü dinlenir bir-kaç kişi daha önce kızın saçları kınalanır sonra öğütler sıralanır “-bak yavrıımm; bu bi(r) nalet halkasıdır” “-bundan sonura, anan-boban eşin-dostun, her şeyin gocan” “-boyuna göre bulusun emme huyuna göre bulamassın” “-gocan uzunusa topuklu key sen uzunusan boynunu ey” bundan sonura evin; böğüne gadak evin olan, bobanın evi deği(l), gocanın evi “biz” deye anan gile deği(l), onnara deycen ga(y)ri” aralı gel datlı ol, olur-olmazda anana gelme kayfaya çıkan bobanın, gardaşıyın, takkasını önlerine eğdirme” “-bundan sonura evin ayrı, yolun ayrı ana-gız değil gonşu olalım gayrı” “-sık geleninen sovanaşı dıkımlanı(r) seyrek gelen baldan datlıdı(r) baklafıyı dadıkdırı(r)” “-boşuna dememişler “her öyün gelen bulgur aşı-sovan yer bayramdan bayrama geleni baklava bekler”, “-hemi de zinisi bozulmadan” “-gerşi ha! biz hiş bişi ğörmedik de! öyle deller ne bileyin işde!” “-vardığın yer körüse, sen de gözüyün birini gapa” …… “-kimseyi günüleme , ona buna fit verme ilaf davşıma” …. “-daş daşı, ilaf daşıma” “-gol gırılır yen içinde” tembihlerini der kızın anası, yakınnarı.. öğütlerini sıralar ard-arda. “-anan gocayın anası, boban gocayın bobası gocanına kakışma kirli-paslı el içine çıkarma yüzümü gara çıkarma öğerken “anasının gızı” desinner emme” söğerken “anasının gızı” dedirme “-gol gırılır, yen içinde galır her şey dört duvar içinde galır kocan senin ardaşın sen de onun sırdaşısın kocayın sırrını ele verme dışardan duyduğunu da eve getirme goduğun goduk yerde duyduğun duyduk yerde galsın.. seni alakadar etmeyen bi şeyi hele hele gonu-gonşun zarar görce (i)se gördüysen de “görmedim”, duyduysanda, “duymadım” biliyosanda “bilmeyon” de görmedim, duymadım bilmeyon işdecik o gadak açık bulduysan bişiy ört üsdüne akar gördüysen dıka ayıp gördüysen gapa lafı uzadıp sündürme meremeti elden burakma me(h)remet etmeyen me(h)remet görmez unutma” “-anandan evel ahıra girme gocandan, böyüğünden evel aşa sunma gıtlıkdan çıkmış gibi yeme “dulgarı çocuğu ğibi” önüne çekme kendi önünden ye başkasının batmasına göz dikme sofrada geriye galma amma Allah ne verdiyse yeyip sofrayı gurutma bu öyünün sonrası da var unutma elden gelcek deye güvenme elden geleninen öyün olmaz olsa da garnın doymaz” .. “-hadi ğızım başın bunar, ayakların göl ossun” bu arada yaddan-yabandan gelenler, misafir oldukları evler, kadınlar, gelinlik kızlar kız evinde toplaşmaya başlarlar bir tatafta “yarenlik”ler, konuşmalar bir tarafta oyunlar, kıpırdanmalar.. Taşevli adamların etekliği başına taraf ters geçirip göyneklerini i(n)san yüzü ğibi boyayıp biri erkek, biri ğarı kılığına girip oyun çıkarmaları, aklımdan çıkmaz ** bir çoban ve fistan giymiş delikanlıların kız rolüne bürünmeleri oynarken çobanın kızlarını kaçırmaya çalışmaları bu arada sözde kızlarla cilveleşenlerin yüzleri kız rolündekilerce yüzlerine sürülen; dığan karası.. .. envayı türlü “oyun çıkarma”lar kızların kimi koşa koşa gider kimi çığırır anasına sarılır “ana beni gurda-guşa yem etme” çığrışlar-bağrışlar panikler-kaçışlar gülüşler gülüşmeler seyircilerin arasına taşan “eşek şakası” oyunlar kambur kız tarayından ıslatılan sözde damat adayları erkekler arasındaki kahvehanede çıkarılan galiz oyunlar sırasında pencerelere üşüşen halk.. yakışıklı havalı misafiri rezil eden çok bilmişler.. adı üstünde “oyun” bilmeyene edilse de oyunlar kimse darılmaz, kırılmaz, alınmaz ama henk ederken kadınlar aniden girer erkek kılığında biri çığrış bağrış, handikaplar, yakalar kızın birini Musdukoğlunun karısı indirir kafaya maşayı kendinden geçer İbi’nin karı ha deyince ayıkmaz yemin billah eder “bi(r) taha oyun mu? asla” ertesi haftaki düğünde tüfeği ateşler yer kafaya bir maşa daha *** akşam kadınlara, kına gecesi kız evinde defi ısıtır işi bilen görümce nazlananları oynamaya kaldırır Köroğlu, Gongili, “-haççam çıkmış gül dalına” oynanır. “-Kara Helime, Kara Müslük, Göplek, Ciçili olmadık maskaralıklarla ortalığı darma-duman ederlerdi “perem perem ” dağılırdı herkeş bi(r) tarafa Kara Helime gelin kılığına soktuğu ayaklarını duvara yaslar alabildiğince yaşlı bir kadın sesiyle “sallan safiye, sarı safiye seni Hacımehmetoğlu isdetmiş vereyin mi” deyince agam saldırıya geçerdi hırsla, Kara Helime yineleyince de Ebem “-garıı yaşından başından utan get hurdan belanı benden bulma” deye ikaz ederdi o da, safiye adına, safiyenin anasına bu defa sesini incelterek “-isdemen anacığım isdemen hemi yaşlı, hemi de evli heş değilise zengin olsaydı bari Döndüceynen uğraşdırma beni gı onunnan hiş baş edili mi” diye türküsünü söyler, herkeş gülmekden kırılır-geçer ama agamın öfkesi dinmezdi çünkü hem ebeme eş gelebilirdi hem de dedeme yaşlı ve fakir denilmişti kabul edemez içerlerdi dişi kitlenirdi.. bu defa ev sahibi, hedef olurdu “-sallan safiye, sarı safiye seni Köse(o)ğlu isdetmiş vereyin mi” bu defa genç kız edasıyla “-istemen anacığım isdemen neydeyin Kös(e)olunu ayrannarı duru üsdelik de çok çocuklu istememn anacığım isdemen” her defasında ‘düzme gelin’ (ayaklar) başını iki yana sallar olmazlarını dile getirirdi “-istemen anacığım isdemen onun adı yaşar, alır beni boşar istemem anacığım isdemen” “-istemen anacığım isdemen onun adı veli,sülalesi deli istemem anacığım isdemen” en sonunda birinin can damarına basar Safiye gız kabul ederdi zengin, genç, yakışıklı birini muhtemelen orada bulunan teze gelinin kocasına. “isderin anacığım isderin hem yakışıklı hem zengin üsdelik benim dengim isderin anacığım isderin” yeni gelin yere bakar, güler geçerdi eğlenceydi sonuçta gel de agama anlat ama anında birileri sürüklenir ortaya ortada kalan kaçmaz ortadan oyun havaları bir yandan, zilli def diğer yandan.. "-aman bu fasille ikibuçuk lira hem oynasın hem kaynasın yandan helimem yandan, yandan severim seni candan" oyunlardan sonra gelin gelir ortaya servi gibi salınarak, sadıcıyla yanyana “-ortalığı gırdı-geçirdi Laylom Hatma” şamata biter, o coşku giderdi bir anda, eski türkülerden yanık ve uzun bir hava arkadaşı bir istek getirir gelin-kızdan herkes ağlayıp perişan olurdu Feridenin ağıdından “su yüzünde yüzüp duru bürgüsü onikidir gelep saçın örgüsü bu ğözellik sana Allah vergisi akmayasıca çaylar da nerelere ğodun ümmümü, sumanı el atdım da dutamadım fesini ünnedim de duyuramadım sesimi anam dutsun, allı gelin yasımı akmayasıca çaylar da nerelere ğodun ümmümü, sunamı davılcılar da gaya dibi dolaşır düğüncüler de guzu ğibi meleşir acı habar da köyüne tez ulaşır akmayasıca çaylar da nerelere ğodun ümmümü, suna mı budamışlar yeşil söğüt dalini, sal etmişler meyyidimi, ahali sele verdim yedi köy gözelini akmayasıca çaylar da nerelere ğodun ümmümü, suna mı” Evlerini ıssız goyan Desdileri susuz goyan Anasını gızsız goyan Getme gel Gel evimize Ana hamama vardın mı Yunduğum yeri gördün mü Hinci gıymatım bildin mi Getme gel Gel evimize Atınan geşdi eşiği Sofrada galdı gaşşığı Gız evlerin yakışığı Getme gel Gel evimize Çağrın oğlan gardaşını Dutsun atının başını Silsin gözünün yaşını Getme gel Gel evimize gelinkız gibi yasa büründü.. def de ağıt üstüne ağıt Yandan Helime de “adını sevdiğim de Avşarın Beyi sana da vezirlik yakışıp duru topla dizginini, tanı kendini duşmannarın da garşından bakışıp duru” “-yeter edin de; çevrim çevirip getçez biz evde musafir var aba oğşaycağsanız oğşan, henk etçeğseniz, henginizi gene edin siz” dedi Havaca Habba gelin; "-şu karşı yaylada göç gater gater bir güzel sevdası serimde tüter bu ayrılık bize ölümden beter, geçti dost kervanı eyleme beni." Yıllar sonra ilk defa bir araya gelen Hayriye, Dudu, Ayşecik, Gülseren Güzin, Sevim, Şayeste, Rafiye, Kezban ısrar üstüne ısrarla okul yılı türkülerinden hiç değilse "-biççicik " türkü istediler Göplek Fatma’dan "-yüksek-yüksek tepelere ev kurmasınlar arşı-arşı memlekete kız vermesinler." herkes kahırlanmış, susmuş, boğazında bir şeyler düğümlenmişken Göplek Fatma ağıt üstüne ağıt etdi, yaraladı herkesi can evinden “-atımı bağladım iğde daline, iğde daline oturdum ağladım kendi halime, kendi halime bir defter bir kağıt verin elime, verin elime yazayım derdimi ben o zalime, ben o zalime” herkesin içi buruldu doldu gözleri herkes ağladı Dört Osmanın Emine “-Duduu” dedi “hadi gari ay Dudu” defi aldı “-bilmeyon ku ay aba oğşama başlacak mı!” bu defa da Zebitoğlunungarı “-goyun-guzu meler gelir dağı daşı deler gelir gurbet elde emmin dayın habar salsan duyar gelir.” çığlık gibi tiz sesiyle Dalgüllü aldı sırayı duyanın içini eritti, sel oldu gözyaşları “-çattılar ocak daşını, vurdular düğün aşını gelin alıp gidiyollar dört oğlanın gardaşını -gıcılar gavak gıcılar işte geldi kınacılar yürekte çokdur acılar a anam gınan kutlu olsun yariyin dil datlı olsun” gelin kızın yazmayla örtülü başı sallandı belli ki ağladı, Asiye kınayı kardı kızın elini kınalayıp bir keseyle sardı kınalı gelinin yanına geldi bu defa da Feride ağıt etti herkesi ağlattı -süre süre indirdiler yazıya• dut ettiler al kınalı tazıya can başa düşünce bakma kuzuya aman, aman gaç gınalı ceylan, gaç avcı geldi avcılar elinde bir guzun galdı.. zalım avcı düşmüş gelir izine ganları akıtmış iki dizine mor sinekler gonmuş ela gözüne gaç gınalı ceylan, gaç avcı geldi avcılar elinde bir guzun galdı..” çok geçmeden kınaya geçilir kına okşayıcılar ortaya gelir “-ünnen gelsin anasına altın bassın kınasına gızın gelin oluyoru gel anası gel yanına” “-dam başında delik desti deliğinden yeller esti anan-baban sana küstü a bacım kınan kutlolsun yariyin dili datlolsun” sonra defi alıp Kösedudusu “-boba bostanın bitti mi tarlaya köken attı mı beni verdin el oluna ahın yerini dutdu mu” Goca Fadime ağıt etti; ağladı, ağlattı çocukları gurbete gittiğinden beri saatlerce ağıt eder, ağlardı, ne zaman klakson çalsa, parçalanırdı herkesin içi “karığa bostan dikerler kovayınan su çekerler gurbet ele geden gızın arkasından su dökerler kız anası, kız anası çağrın gelsin öz anası” derken gelin kız sarılır anasına aşk olsun ikisini ayırana “merdimenin başına çık otur ay anam, elini beline koy otur ay anam gelene geçene gızını sor dur ay anam, gızım gelecek diye yollara bak dur ay anam..” .. “aldır yüzüğümün kaşı, yandı ciğerimin başı, gızın e(vi)nin yakışığı, gel anası gel yanına, gelmez evine bi(r) daha anası gelir de sarılır kızına bir çığlık halinde herkes vazgeçer kızını vermekten elo(ğ)luna ”mercimeğim kile kile, ölçtüm baktım sil e sile, verirmiydim el oğluna, kendi ettin, bile bile.” durumu kurtarır tefçiler içileri titretirler.. “yeşil ördek daşta oturur, biri kalkar beşi oturur, bobasız gelin olanın , eğsiğini el yetirir.” kına elden ele herkese ulaştı Felek Fadimesi kınayı herkese yetirdi “-yeter gari ay abam sil gözüyün yaşını” diye kızanasını teskin etti “yeşil ördek gayar gelir, yavruların sayar gelir, senin gelin olduğunu, emmin dayın duyar gelir. yeşil ördek, yeşil ördek ganadını deşir ördek eveliden çit gezerdin hanı seni eşin ördek mercimeğim kile kile, ölçtüm baktım sile sile, verirniydim el oğluna, kendin ettim bile bile” ardından çevrim çevrilir, ne hediyeler, ne hediyeler verilir derken gelin de sakinleşir gözü yaşlı, elleri bağlı durgun, gönülsüz, kahırlı .. gelin kızı kaldırırlar, görümcesi, eltisi, bir de sadıcıyla oynatırlar tefcibaşı söyler çalar “kınayı getir anam barnağın batır anam böğün misafirinim goynunda yatır anam” kız evinden kalkanlar eğlenceye yetişir.. herkes nerde ne var bilir işine gelene uğrar.. anasının peşinden ayrılamaz genç kızlar bir başka yerde onu bekleyenler var selamı eletilir ya da varsa mektubu “darısı başımıza” denmiştir hayat yeni düğünlere gebedir “ana-boba oldun mu el içine karışırsın helbet” denir “dova et emme sakın isim zikretme ille hayırlısını dile hayır osun sonu” DİPNOTLAR kadem: hayırlı, uğurlu geçim-dirlik: iyi ilişkiler içinde, yarın kaygısından arınmış, işleri yolunda geliri iyi olmak fıyık: keskin ıslık, • Milas / Nazmi Yükselen günülemek: haset, kıskançlık, çekememezlik fit vermek/kov: kışkırtma, dedi-kodu, birini başkasına kışkırtma diklenme, terslenmek, karşılık verme ardaş: birbirlerinin ayıplarını bilip, birbirlerini ayıplarıyla kabul edip, bunu başkalarına sezdirmeyen, ayıp olarak ta görmeyenler meremet : merhamet, acımak göz dikmek : kıskançlıkla bakmak, ele geçirme hevesine kapılmak darma-duman: karma-karışık, darmadağın perem perem: pare pare, parça parça, duru: çok su katışmış anlamında yanık: acıklı gelep :(ip için) tutam Isparta Kız Ağlatması çevrim: takı merasimi, düğüne katılanlar maddi durumlarına, geline yakınlıklarına, aldıkları oku(davetiye)ya göre hediyeler (gelinin başına çevirerek) verirler oğşama/ovşama/okşama : mani söyleyerek ağlatma bir tanecik • Muharre Ertaş kaynak : Fatma Biner, derleyen Ramazan Biner Resim Rahmetli Şerif Gelin |
Kutlarım.
Şiir güzelliği ile saygılar sunarım...
........................... Saygı ve selamlar..