Tırtar / Maşalaerkekler tarafından köy meydanında çatkı tepesinde gazyağlı kül maşala "-elettirik tellerine geliyo" deye tüfeğ-atmayı yasaklamış jandarma hah! kimin umurunda sonraları ruhsatı olan-olmayan dooru Mermici Memişe tüfek-tabanca takır takır; Allah ne verdiyse." gırla ! “-halbuku o zamana gadar eğlenilir hep barabar erkekler meydanlıkda, garılar merdimennerde dam başlarında çamır-çatlak varısa gayfalarda oyun çıkarırlardı şenlik-şamata köyodasındaysa; Altındişin “cingenişi”, Dıngıdığın “şeytanatı”, Hacımehmetoğlu’nun “duzdengi” bir de “andaşı”..” * meydanlıkdaysa; Taşevli misafirler; yağlık yağlınmış, “grapdüşenden çekgi ” çekmiş, fisdan geyinmiş fistanı okarı çemremişler, golları içinde göbeklerine ağız cızmışlarr biciklerine göz biri “garı gılığına” girmiş biri de “palabıyıklı bi adam” olmuş yahay valla bireş sonura; üç-beş beker genş bobalarının yerine geşmiş başga birisi, goya ğızlarıyna pambık toplamaya ğetmiş Aydına da, ya da ne bileyin işdee köçeklik etmeye bi düğüne çalgı çalıp oyun başladığı bille bizim köylü genşler bi yandan oynayıp bi yandanda adamın ğızlarını başdan çıkarıyollar, görsen bi.. tam pellençolar gızları alıp-gaşmaya filen ga(l)kıyollar tabi bu arada başga köylerden gelen musafirleri de “ı-ıh” deme şansları da yok bence oyuna gatıyollar emme ğızların bobaları zalım valla bunnarınkı da can bunarı da “Allah Yaratdı” demeyo o oyuna ğatılannarın baldırını gatılmayannarın gıçlarını neresine ğelirse verip alıp vuruyo teze söğüt dalı kımçıynan çıbardıyo, pinardan çoban deyneğini yeyen ha deyinşe kendine gelemeyo gıvranıyollar yerlerde daha ne deyen.. gıçını dutan mı ararsın, ona yardım edecen deye yüzünü gözünü ise bulayana mı?, yağlı dığan garasına beleyene mi Allah Allaaahh! garnımız a(ğ)rıdı gülmekden yellere yatdık hö(y)le bi de kendi yüzünü görmeyip de garşısındağınnara gülene mi madara olana mı gülersin herkeşi kendine güldürüp irezil-ürüsvay olana mı yanarsın gülmekden kendinden geşdi millet valla göbeklerimiz çatlardı ooo f off! en çok da oyun içinde oyun olduğunu bilmeyip kendi halini görmeyip garşısındakınnara güler adamlar yahay bi durum olu vesselam. Alibey "-oğlum natır , sağ ayamı ileri götür" natır sağ ayağı ileri götürür "-oğlum natır, sol ayamı ileri götür" natır sol ayağı ileri götürülür "-oğlum natır, sağ ayamı ileri götür" natır sol ayağı ileri götürür birileri gününü görür birilerinin dizleri çürür.. ardından elinde acayip bir maşa hocanın "-vel vel ves " nasıl tekrarlarsa tekrarlasın maşayı yerdi herkes, bereket versin natır hocayı geri götürürdü derken Ali İhsan ip ucundaki çulla “köyü göçürürdü ” Dehmenoğlu geri kalmaz dalak keserdi oyunu bilmeyen misafire şaka esprisi misafirleri güldürürler ne güzel olur düğünler ** meddaha çanak tutan, güya o rolü istemez merhametsiz olurdu “oyun çıkaran” canı yanan “-of” diyemez. tüm ahaliye, davetlilere bedava seyirlik malmüdürünün yüzü yağlı dığan karası, nahiye müdüründe erezillik dışardan gelen misafirlerin, memurların oyunda gelir sırası kepicilere yapılan düdük kimde hemşehrisine içi yanmış Sücüllülü’nünde "-olen ..mına gaktığmın oglu dudüg gotünde" diye feryat edermiş, diğeri anlamazmış, "-senin gotünde" deye hemşerisine diklenir sövermiş ardından uçtu-uçtu, cızzık, kimin eli var en üste olmadı "kim ossurdu, o doğurdu" İzzet Emmi’ye süslü bir bebek hediye edilmiş "-vallaha-billaha ben ossurmadım" dermiş, samanlıkta kendi kendine dinletmişler de oğlu Halil’e öylesine eziyetli eğlence çocukluğumuzda, biri yellense; “-kim o-sur-du, kit os-dur-du yor-gan al-dı, yo-la düş-dü pın-gı-lı pıss, o-su-ra-nın de-liği-ne çöp kıs” piyango büyük ihtimal inkar gelene vurmaz talihlinin yemin-billahını kimse kaale almaz hinci bakıyon daaa! DİPNOT çatkı: tepelerinden bağlanmış üç sırıkla yapılan düzenek, çatılarak yapılan düzenek tuluğun dik durması sağlanır Gırla : normalden, beklenenden yoğun, çok sık, mümkün olabildiğince çok barabar : beraber merdimen : merdivenlerde gayfa : kahvehane, köyadası antaşı oyunu: iki tarla komşusunun anlaşmazlığı neticesinde elleri ve ayakları bağlı topaç haldeki “andaşı” (genellikle oyunu bilmeyen misafir), taraflarca bir o taraf bir bu tarafa yuvarlanır kavga ile götürülüp sertçe başka bir yere olmadı başka yere bırakılır.. işin içine taraflara yakın (tarafgir) kişiler ve muhtar, olmadı ihtiyar heyeti de karışınca (kalağın) antaşının acıtılmadık yeri bırakılmaz.. yağlık: sarı ipek işlemeli bir çeşit başörtüsü, grepdüşen: kulak gösteren, ince mavi tülümsü bezden alınlık (yağlığın saçı örtmeyen kısmını kapatır) natır: kadınlar hamamında yardımcı kadın, erkek olanına tellak denilmektedir, ancak, oyunda neden “oğlum” diye söylenmektedir ……. vel vel ves (oyun): hoca mutlaka farklı farklı söyler ki, tekrarlattı herkeste kusur bulup sopa atar “köy göçtü” oyunu: urgan ucunda çuval topaç edilmiş olup oyunu idare eden tarafından sallanıp sallanıp yandırılması mümkündür, sırta ve ayaklara vurulur ki sopayı yiyenin düşmemesi mümkün değildir.. olmadık an eş değiştirilir, sırtsırta, önöne ya da arka ön olması istenilir, ki yanılan topazanı yer.. eşsiz kalan zaten yandı demektir. yarın Düğün Çorbası |