Tırtar / Emirber
askere hep birlikte gönderilirdi gençler.
hep birlikte yapılırdı nişanlar düğünler, ilk yoklama, son yoklama derken pusula alanlar , sevk edilenler davet edilir, eğlendirilir askere gidecekler, “-Sarı Yaşar, Adilin Amat, Fadımanın Selattin, Çini Bolat tertipler esgere gedeceklerinde, Gencamadın Selattin Eleğri’den öğrenmiş gelmiş de “erik yattı-gakdı, kirez kirez yattı gakdı armıt armıt yatdı gakdı bayam , bayam yatdı gakdı….” deye oyun çıkartdılarıdı. yanılanı sille tokat oyundan attılarıdı” Sarı Yaşar’ın türküsü herkesi güldürdü "-manda yuva yapmış söğüt dalına yavrısını sinek gapmış gördün mü "-bir sabah erkenden çift sürmeye gederken öküzüm torbadan düşdü gördün mü?" arkasından Çini Boladı; “-bakır kaplar kalaylansın, şu odada üş mum yansın, uyuyan bahtım uyansın, ana beni eversene, evermezsen gebersene” sonra tecrübelilerden bol bol nasihat "-parana eyi sa(hi)b ol şöyle şöyle sakla, gerisini yabana at hemşeriden şaşma eskerlikte Burdurlular, Antalyalılar hemşerin olur Gonyalılarda (h)emşerimiz emme onnardan uzak dur hele de hele kimseye borç-morç vereyin deme bizim bi çavış varıdı “maammer başbunar” bizim bölükte ne ğadar Gonyalı varısa valla herkeşden para almışlar başda bizim bölükden Mammer Çavış var Akşeer’in Eğrigöz mü ne bi yeri var ordan başga biri bobam ölmüş, yol param yok deye varı-varmaz yollaycaz deye kokusu sonura çıkdı tabi herkeşin vizdanı yalan değil olmaya bili(r), hakkaten sıkıntın vardır emme bunnarın meselemesi o paranın üsdüne yatmağ uçu aldıkları bellim bellim besbelli” şapkasız selam başınan verilir topuk selamı, kısa künye, kasatura mavzer, matara anlamadığımız daha bir sürü kelime nöbet, parola, karavana işaret bilmeyeni salma mıntıka temizliği hadi neyse de, tektip, sivil, çarşı izni istihkam, manga, piyade hemen her konudan sıkı sıkı telkinler anlamadığım daha bir sürü kelimeler akla gelmedik her konuda tavsiyeler “-göreyin gari nektibini esirgeme” “-öyle zırt-pırt izine ğelme” "hayırlı teskereler" dilekler dilekler... Irasgele-salgaraya mazife alma esgerlikde ıra(ha)t edersin belki emme eller esgerlikden ilaf ederkene yüzün gızarır susarsın göğsünü geremez pısarsın sen asgerlik etmeye gediyon, goğuşcu, yemekhaneci, datlıcı, helacı olmaya deği(l) ona ğöre, göreyin seni, atdın mı onikiden vuracan yalınız hedefin alt orta nokdasına nişan alacan” “gafayı çalışdır beş lümero kep key” “-gantin-mantin antin-kuntin emirerliğe de deği(l) ordugah da iki tabır komutanı yan yana gelmişler biri emierini methederimiş höyle soyludur, böyle boyludur olmaycak bişiy isdemiş tabi iş beklenenden az bi zamanda halledilmiş adam kapıya ğelmiş komutanı “-oğlum memet” demiş senin ki bi topuk selemi bi tekmil “-hallettin mi” “-halletdim komutanım” öteki de emirerinin aslından asaletinden, dürüslüğünden, saygısından, hile-hurda etmeden işini en eyi şekilde yapdığından bahsettikten sonura o da emirerinden basit bi iş isdemiş birec sonura da “-oğlum memet” demiş senin ki dışardan seslenmiş “-emret komutanım” “-hallettin mi” “-fotinimi bulamadım komutanım” “-öteki mi saklamış” “-eveli saklamışımış” “-hay Allah eyinliğini versin” “-bizde de varıdı öyle bi Trabızon’nu İsmayıl Hakkı işiğücü tingozalık onu sana, öteykini şona dutuşduru yetmez, bizikinnerin de dalgavıklık bek hoşlarına geder ya” o hesap tabıra yeni bi yarbay atanmış asdığı asdık, kesdiği kesdik inadına zemzert biri kimi aya(ğı)na çağırısa çarsın tek bildiği, tek isdediği “ben kimin” “Hasan Gurdoğlu” deye bildiler mi meseleme yok bu yüzden tüm bölük gomutannarı ilk iş tabır gomutanının adını öretmek “Hasan Gurdoğlu” iştimada zert zort emir yağdırıp duruyo ça(ğı)rmış Zonguldaklı birini ne bileyin ne “Zonguldak emret Gomutanıım” deye gısa künyeyi okuyup tekmil vermiş gızgılı bi yandan ya zert gomutan yapışdırmış ilk soruyu “-asger ben kimin” ıkınmış sıkınmış herif öteki celallendikce celallenmiş “-asger benim adım ne” “-Hasaan..” gerisi yok herifin aklına canavar geliyomuş, aslan geliyomuş emme bi türlü gomutanın soyadı gelmeyo gomutan daha hiddetlenmiş “-asger ben Kimin, benim soyadım ne” “-valla gomutanım” demiş “bi hayvanın o(ğ)luydunuz da o hayvanı hatırlayamadım bi türlü” Deli Yakıp; “-tabır gumandanının emirberiyin Esgişeerli bi yarbay gara sırım gibi bişiy emme adam bu(hh)!, bobayiğidin hası öyle sırf boylu-poslu deye harbokuluna alınmış cinsinden değilidi yanargalı biriydin o öyle de, bilisiniz ya bizim esgeri bendeki şargadalık dersen yahay emme valla Allah bilip duruya benim tingozalığımı bek severdi yaşayosa ömrüne bereket öte dünnadaysa nur içinde yatsın mefrat bi adamıdı yaveri de var emme, neneyen benim üsdüme titrerdi mubarek neyise biğün.. şöferini aldı annacına “-bunun eti senin kemi(ği) benim” dedi “-kendin ğibi eyi bi şöfer edecen bunu da” şöfer de gumandan gibi, benim dört gatım hani Gayserili, bobası mötadımış esgeriye, hasdane yaparımış, Angara’da yediği önünde yemedi(ği) arkasında bi evin bi o(ğ)luymuş.. garşıdan bakınca sanısın Atatürk heykeli Menderez gibi bişiydi aslına bakarsan çavışıdı emme gumandanın şöferi iştima yook, nöbetten maaf torpillinin teki, belli gari, gumandan kendi gibi akıllı, dinamik, eyi keyimli tertipli, temiz, mazifene dıkgatlı oldun muydu, beg! severdi emme böyle işi-ğücü onu bunu şikat eden, cıdavı yalançı, inkarcı olana da zıt gederdiy ki ta öyle… yahay esgidirdi valla.. fotinini boyamak benim işim, bi(r) dee… camlar, duvar, yerler, dolaflar , lafeler parıl-parıl oldu muydu değmen keyfine hele hele altında artis iresimleri olan camlı masası, döner sandellesi parıl-parıl parladımıydı, keyfe keder hele de hele benim de fotinim boyalı, yüzüm tıraşlı tektipim ütülüyse değmen keyfine iki eliyne öpücüklerimi oğşardı bi sevini(r)dim ki, güçcük çocuk gibi ne de olsa yetimlikde böyümedik mi? gözlerim dolardı valla gosgoca yarbay ne de olsa hoyuk deği(l) ya bi de zatinden her gün sakal tıraşı isterdi bi çavışın elinde birez pambık erkeğ(i)sen tersinden sürtünce sakalına dakılsın bi, yataklar düzelsiz, üstün başın, ceplerin hele bi de bakaya geldiysen hele-hele bi esger gaçağı filenisen ya bi de ispiyoncuysan öyle bi zıt gederidi kiii, donuz görmüş gibi bakarıdı cevval mı cevval bişiy galgır-galgır depmelerdi vallahi billahi vay efendim çavışımış, ombaşıymış, gıdemliymiş, son tertibimiş tesgerereye-izine ğetceğmiş, çarşı izinine çıkcağımış dinlemezdi, zatin o sene yarbay oldu erkeğsen depesini bi atdır gafayı sana dakar, kör eşek sudan gelesiye zıpıtırdı yalınııız; bi şeyi varısa da söğmezdi onun uçu hiş kimse de ona ğarşı kin beslemezdi emme gediklililer öyle mi hemi döğerler, hemi söğerlerdi Allah yaratdı demezlerdi o yüzden hiş kimse onnarı sevmezdi emme Allah var, hele emirber olunşa bana yan gözüne bile bakamazlardı valla ne gedikli, ne teğmen bobaa üsteğmen olsa ne yazar selam vermezdim hiş birine, dakmazdım annaca(ğı)nız şeyimden aşşa Gasımpaşa tabır gumandanı “-Gaya” dedimiydi saniyesinde dikilidim anacına gazzık gibi bi gısa künye “-(Ya)kıp Gaya, Isparta! emret gumandanım!” bi keyflenidi ee tabii ne de olsa, eli-aya(ğı) gözüyüz öyle çavışlara bile döğülümüyüz sanısın karargah bölük gumandanıyın, ben de fors binbeşyüz …… gumandan öyle sever de.. abıla sevmemi, işin aslı abıla daha bek severdi beni hele bazara-şara gedeceğ oldu muydu ben üş-beş adım sol gerisinde tabi o alı(r) ben davşırın , biğün bir-kaş serseri ıratsız etdiler bunu “-böyle garım osun, bi millon borcum osun” bağrı kıllı daa gabadayı olanını gözüme kesdirdim palasgayı çekdiğim gibi “-bana senin hesabını mı soracaklar len bilmen ne çocuğu” fildıradı ğetdi palasgamın erezesinin dilli demiri adamın anından gan nası dizgiriyo oluk ğibi bunu duyunca barabar tabır gumandanı beni almağuçu Rizeli birini ğöndermiş tabırdan abıla İrizeliliyi garşısına alıyoru “-kumandanına benden selam söyle kendine isdediğini emirber alsın benim emirberim Isbartalı Gaya” deyoru gözünün içine-içine bakıp “-geri dön marş! marş!” “-isdikamet gışla” “-benden selem et dediklerimi de aynen elet gumandanına” … “-emirberim Isbartalı Yakıp, yani Yakıp Gaya” ….. neyise.. Allah’ın onarcağı bu bi bazar günü senin gumandan yarbay şöferini istedi, olcak ya, o da -çarşı izinli- punduna de(n)k getirdim ya gari beklediğim fırsant çıktı deye, gonta(ğı) gaptığım gibi nası topuklarsın, basarsın gaza ıldırım fızıyna evinin öğünde alıvıdım soluğu cipin öğüne aştım forsunu bu gülelek endi ğeldi, “tak!” bi selem çakdım bakdım memnin bi tekmil verisin “-emret gumandanım” gapısını aşdım esas duruşda bekleyorun “-hadi bakalım” dedi “-gösder kendini, görelim seni” işdee şöferliğe terfim böyleynen oldu bi yere davetli miyimiş neyimiş “-dıkgatlı sür” dedi “-insan kendi hatasını bertaraf eder sağa getdiyse, sola gıvradır , fızlı getdiyse ayağını gazdan keser emme garşından gelen ustamı, acemi mi ayık mı zerhoş mu, hırlı mı-hırsız mı bilemesin elo(ğ)lunun hatasını telafi edemezsin Alah mafaza coluğumuz çocuğumuz var” dedi “-onun uçu(n) sen dikgatli sür imi asdanım sonura garışman bak senin de çoluk-çocu(ğu)n var benim de sen sen ol, hızmatı bok etme” ben gayet muntazam, kendinden emin getçe(ği)miz yeri tarif etti, sankı kırk yıllık şöferin “-len sana ehliyet vermeyenin” dedi ben sekiz köşe oldum hiş gonuşmadan eliynen tarif etmeden göz işaretiynen getçeğmiz yere vardık, bi menevre seğirtdim gapısını aşdım seninki cipden endi bana “cipden ayrılma emi” deyip adamların yanna ğetdi hararetli hararetli bişiyler gonuşdular, “-olmaz sonura der” ğibi derkene, bireş sonura yanıma geldi “-bizi takip et, gözünü benden ayırma” dedi işin işinde bi boklug var emme “-len netçen” dedim ... “-sana ne evelallah, gumandanım işini bili” valla esger arabası deye yol veriyollar değilse Londura Asvaltı ğibi nası başetcen ne ğadar getdik bilmeyon emme benim belim bacaklarım filen dutuldu, uyuşdu şeer gözükmez oldu ğetdi deniz gıranında bi yere ğeldik cibi isdop etdim, yanında esas duruşda bekleyon tabır gumandanın işaret çakmasıynan seğirttim çakı gibi bi selam “-!kıp Gaya .sparta! emret gumandanım” sesimin yankısından utandım valla zert gapıyı tıkıldatdılar bizim gumandanınan bi adam içeri ğirdiler bireş sonura gapı tekral açıldı diğer adamlar da girdiler derkene iki kişi de biz ğirdik daracık bi yer oturcak bile yer yok epeyli bi bekledik o ara dışardan üş gişi daa girdi galantor bişiyleridi arkalarından gapgara keyinmiş foterli-gara gözlüklü iki adam daha geldi yalınız onnarı bek bekletmediler biz höööyle begleyoz ğari bi de o üş gişi içerden gapı açıldı gara gözlüklülerden şişman olanı gapıdan zor geçelek içeri ğirdi derkene ötekine bi bakdım kıyne… bi rovelver var adamın belinde gabzası gümüş kakmalı, simli bi dalavere var bu işde eşgare, gün ğibi, bişiler, bi hinlikler dönüyo vallahide billahide emme ne! Allah var ya işgillendim “-ulen” dedim, “-ya içeri girende de” “-Allah mafaza” gerşi bizim yarbay (.) evelallah beşini de halleder, o gadar guvatlı, atik zaten her zabah cimnasdik kültür-fizik aklına ne geliyosa yapardı İtallen çukuruuu, Hint çukuru demişsin bizden âlâ zıplar çıkardı eşşek dansı demişsin elli kerre şınaf çeker, halada dırmanır tel örgünün altından sürünelek geçer “-yat!” dedi de yattın mı “-topukdan gurşunu yediniz” deye çinnerdi ayaklarımızı her şey nizami olacak çakı ğibi bizinen barabar sabah siporunda o da sipor ederdi … de dey(e)ce(ğim)n değil böyle köfün , harar gibi gumpir cuvalı ğibi.. bobayiğit bile olsalar ne yazar evelallah bana mısın demez beşini bi galemde yere sererdi emme rovelver var işin içinde bobayiğit filen dinlemez valla zaten tüfek icat oldu, mertlik bozuldu biliyonuz, isderine isdemez insan ikirciklenme(z) mi işin içinde iş olabili valla yanımda da hiş bişiy yok leen gene de elimine(n) yan taraflarımı yokladım işallah yanılıp-yenilib de topluyu almışmıyındır deye … emme ne ğezer hiş değilise kama-mama nerdeee bu ğarada yağırnımdan aşşa sovuk sovuk ter jilet keser ğibi akıp geli “heyvah” dedim “heyvaahh” Allah’ın onaracağı ğari ya çok geşmeden bizi içeri çağırdılar biz içeri giriyokan onnar da goca bi gapıdan başga bi yere girdiler görünüşe de bakarsan hallerinden de oldukca memninner “-ohhh” deye derin bi nefes aldım “-çok şükür bin şükür Allahım” işin içinde ölmek var, ölmezsem, hesap-bermek var o ölmekden de beter Allah mafaza her şeyden evela; suç benim üsdümde de galabili kim götürdü? been! “neye?” “sen gumandanın şöferi min” “yooo” “eee” gel de cüvapber ahret sorularına ayıkla pirinciyin daşını işin yoğusa çık işin içinden uzatmayan gari.. bana “-buyur” ettiler içeri ğirdik, ğıcır ğıcır yerler sankı karargahda denetleme var başdan sona temizlenmiş, o ğün yengatdan boya-badana edilmiş gibi tükür tükmü(ğü)nü yala ta öyle sanki gumandan gelecek deye hazırlanmışlar; valla yerlere basmaya gıyamazsın hanı bizim denetleme olu(r) da ya(hut) da başgumandan gelebili deye her taraf yengatdan boyanı(r), parıl parıl edili(r), masalara peçete file gonulu(r) da sonra toplanı da saklanı ya valla tam da öyle her taraflar morundan yeşiline, sarısından gırmızısına yanar-sönerli ilambalar ıldır-ıldır ortalığı şavkardıyo isanın gözlerini gamaşdırıyo goca bi masanın etrafında sendelleler sıralandık hep barabar emme izzet-ikram taltıf bana sanısın ben candırma garağolu başçavışıyın onnar da nefer kimi sandellemi çekiyo(r), kimi öğüme peşkir seriyo(r), hepiciği ayakda gözüme bakışıyollar işaret ediyon oturun deye orta yerdeki duzlug, biberlik, peçetelik bana dooru yaklaşdırılıyo(r), görsen şaşarsın içimden garib anam hu hallarımı görseydin neyimiş senin o(ğ)lun sen neyimişsin len Kara Yakıp breehh breh olu(r) da bu ğadak olu valla ….. çok geşmedi, iki ğarı geldi, Allah sizi inandırsın emme ğarı bu! valla bakmaya gıyamazsın derler ya öyle bişiyler sarı saşlı, kara gözlüklü, dudakları boyalı omuzları çenteli her yerleri eşgere ben buradayın deye ba(ğı)rıp duru gosdak-gosdak yörüyelek içeri bi girdileri kii besili goçun guyruğu gibi hopur hopurlar, maşallah suphanallah gaba etleri at arkası ğibi valla billa gerdek gecesinde hamileci galı(r) bunnarın böylesi.. aval-aval sorudagalmış allak-bullak olmuşuyun ikisi de boylu-poslu dalyan gibi simsiyah keyimli yerde sürünüyo birinin etekleri öteki pantollu erkek gibi zilli bi de takka geymiş kalın-gırmızı kemerli benim palaska haltetmiş bizim kumandanın girdiği gapıdan içeri süzülüvidiler bildircin gibi ben bakagalmışıyın angutlaşmışıyın sanki hu yaşıma geldim daha görmedim öyle bi dişi houvffff hincikinner ba(h)sediyo da aç-aç file olurumuş garılar soyunurumuş.. gedenner ağzının suyunu akıda akıda annadıyollar da biz burada namıs bekcisi de(ğil) miyiz, höyle gözel garı böyle gözel garı, dinnermiyin Allasen Canab(ı) Allah daha bunnar gibi bişiy yaratmamışdır zannımca, ha gerçi analar neler doğuruyo da hu yaşın sahabı oldum aradan bunca zaman geşdi aklımın bi gıyıcığında o garılar durup duru daha dün gibi yauu! neyise gard(a)şım! lafın birini goyup ötekine geşmeyelim garşımızda izbandut gibi, iri kıyım, cesametli bir adam kolu baca(ğı)mdan galın gafası kel, çenesi, yüzünün bi yannı anının iki yannı dikişli gaşları eğri, valla heybetinden garşısında titirersin, ağız-göz hareketiynen bana “-neytdiyon” mu deyo nasısın mı deyo, nerdensin mi deyo, ne isteyon mu deyo bişiyler sordu durdu naçar yanıbaşımdakınnara filen bakındım adam benim kıro olduğumu anlayınşa belki acıyıp, beni kendi halime burakdı kendi bildiğine bakıp, işine döndü ataşın üsdündeki tavaya bişiy dökdü o bişiyler atdıkçana tava alaf alıyo o alafta adamın ense kökünden siğim siğim ter dökülüyo yumbarlak , yumbarlak bişiyler daa höyle tavayı yokarı do(ğ)ru fıldıratdırıyo havadakınnar gene alaf alıyo soğulcan gibi tuhaf bişiyler daa olmadı kemre gibi bişiyden kocaman bi bıçağınan içine bişiyler doğrayo emme valla tel tel tavaya düşüyo, düşdükce cozur-cozur benim gafa içeri girenlerde gözlerim adamın bişirdiklerinde ocağın üsdünden cazır, cozur sesler valla bi bakdım, gortlangoz , ilan kabığı, sıçan kafası ğibi bişiylerinen dezgahın altı dobdolu oturduğumuz yerin arka tarafındakı masada on gadalak adam var, adamın biri “yemen”, “işmen” dedikce, yeyo zılgıdı irikıyım adamlar gollarından dutmuşlar ötekinner ha-bire zoruna yediriyollar hiş bi Alla(hı)n gulu da “-durun yau.. gardaşım siz neytdiyonuz ayıp oluyo valla” demeyo.. şe(h)er yeri de(ğil) mi her goyun kendi baca(ğı)ndan hesabı aşşamellenin belası bizim köyü alakadar etmez deye kimsenin belasını kimse üstlenmeyo ıcıcık dik dik bakayın dedim bizim masadakınnar gaşlarını garartdılar “-sakin ol, otur garışma sen garışırsan, biz de garışmak mezburiyetindeyiz” mi demeğ isdeyollar, yonusa “-otur senin gafanı da biz gırmayalım” mı ben süklüm-püklüm guyru(ğu)mu altıma aldım oturdum “süt dökmüş kedi”, ürkek pani ğibi bi yandan da “-hey vah” deye sovuk sovuk terlemeye başladım yüre(ği)mde bi gümbürtü gorkmadım desem yalan valla emme irenk vermeyon da narasın ödüm bokuma ğarışdı körkütük biri yatıyo höyle en arkada bilmen zilzurna zerhoş, bilmen zopa attılar da zıbardı, öylecene gala-galdı ağşam garannığı çökdü, camdan bakdım dışarısı zifiri garanlık yan taraflarda da(h)a iri-yarı bi sürü adam var …. derkene.. bizim masaya da işkiler filen gelmeye başladı “-daha yıllanmış şarap getirin” deye geleni geri yolladılar ben de bi marak; bayat, üsdelik şarap değil mi bu Allah mafaza zehirlencekler foterlinin biri şişeyi zornan açıp, kokladı, ötekine de koklattı valla kendilerinden geşdiler zevgden, benim öğüme de doldurdular, godular.. lamba pacası ğibi bi bardak hadin bakalım dediler gadeh tokuşduruyollar “-dinimizçe günah” filen deycek oldum, ne gezer adamlar nuh deyollar da peygamber demeyollar.. izbar üsdüne izbar annaşılıyo kiyne “-burada ikram geri çevrilmez, adama ana-avrat küfretsen ondan evladır” duyar da inanmazdım demek kiyne yörükler bile bişiy ikram ederler de gabil etmezsen hor gördün sayarlarımış dutdurdular bi “esger ağa hadi bakalım yarasın” “-ben şöferin,” ………….. ı ıhh “-hemi de valla billa acemiyin ik diba bi direksona ğeşmek nasib oldu” deyorun yooo “-yahu” yüzlerine bakıyon sıradan, her birinin ayrı ayrı narasın “bana-mı deyon” deyen yok ………….. “-direksona -ik diba- geçiyon, deyon size” ı-ıh işin aslı marağ etmeyon desem yalan acıkmışıyın da üsdelik teslim oluyorun naçar ………. son bi cesaretinen, “-hemi de kumandan bişiy demesin” ……… yalvar-yakar, boynumu bükdüm mayıl mayıl yüzlerine bakdım, “-esger yer-içer” ………….. “-yediri-içiri”, ……… “-yedireni-içireni de sever” ………. “-esger içer, içeni de sever” ………… “-asıl işmezsen, gumandan bize ğızar” dediler “mezbur işcez gari, gurtuluş yook, aşlıgdan ölmekdenise de yecez, mezbur galısak da işçez “ehveni şer ” dedikleri bu olsa ğerek” … “hanı sinmecik oynarkana seni arayannar yaklaşdıkçana saklanısın da uzaklaştılar mıydı da, bulsunnar deye ha bire fıyığınan işaret verisin ya aynı mitli öyle, işin aslı; bi yandan işmekden çekiniyon, bi yandan da “-şarabı marağ ediyon, canım çekiyo ”, şıra ya(h)ut da ergen şurubu gibidir nassolsa deyon gafamca gerçi, işin garibi ben onnarın da dadını bilmeyon ya; Yassörende bi düğüne getmişler de onnar annadırkana duyduydum bi emme; ilan etine, gortlangoza ne decez en eyisi şarabı hazır etcez, lokmayı çıynamacaz boğazımızdan geşmezse bolcana bi yudum şarab alıp dah edecez arkasından yudacaz şertler şert ossun bi de acıkdım emme hele dinine yandımın ocakdan buram-buram sarımsaklı kokular da geldikçene “-nhııııfffh huooffft” ocakdakı iri-yarı adam goca bi ziniynen geldi kendi eliyle bazar ekmeğine dolduruvidi üsdüne bi sürü gırmızı büber, başga baharatlar, ebem ıramatlığın ekelediği gibi gıdım-gıdım deği(l) kısmıklık ne arar, baya bonkör adamlar nerde sakladılarısa bunca zaman 63 yıllık şarabınan bizim gupalarıda bi ğözel doldurdular “-hadin bakalım” dediler “-hadin şerefe” “-sağlığınıza” “-esger ağaya” dedi biri önşe herkeş benim gupaya vurdu sonura birbirlerininkilere tokuşdurdular gupaları en garşı köşedeki gakdı, uzatdı gupasını tokuşdurduk gari neyeyse töbe esdağfirullah n’oluyosa herkeş şaraplara yumuldu bakdım ağızlarının uşlarıynan işdiler tabi beni zerhoş etcekler, “yermi gara cücen" gargara ettiler eh gari dedim, ben de içeyin onnar ğibi, höyle ağzımın ucuynan ben de emme daha ağzıma alırına almaz “-eleyh!” demişiyin, “-ne len buu!”, “-donuz sıkısı valla ağzım-boğazım yanıyo-gavrılıyo gözlerimden gulaklarımdan ataş fışgırıyo şimşek çakıyo ortalıkda yer yerinden oynayo sen sanısın zenzele var dünya çalkalanıyo başımda dönüyo buğarada içerden de dabanca sesleri geliyo heyvaaahhh demekkiyne bunnar beni zarhoş edecekler belki de kumandanı vurdular, ikimizi de ortadan galdıracaklar, valla bi şarampola sürüyvürüler üsdümüze de iki kürek toprak kürüyvürüler bizim bura geldiğimizi gören bilen mi var, kim gördü, kim bile bilir bilse ne yazar, minareyi çalan gılıfı davşır derler adamlar köpek dolabını ona ğöre tertiplemişdir hepiciğinin aynı gabağa siymediği ne malim olmadı, üsdelik şöferi de acemiyimiş deyviriler suç üsdümde galır gumandan hadi neyise ya benim arkamı kim arar, kim sorar kimim var esger ocağında “-kim vurduya gedecez” deyon içimden aklıma garip anam, çocuklarım geliyo aklıma emme illa ki sarığız sarığız dedimde dağıtıma gedece(ği)mde, günnerce Allah sizi inandırsın yol boyunca hayalını okşayıp durdu(ğu)m incik-boncuk aldığım “sarığızıım” deye aldıklarımı okşadığım sarığız dağıtım izinine geldim dee, öpüp-kokca(ğı)dık aklımız sıra sarığızı beni tektipin içinde görünce yad-yad baktı eyicene torlaşmış gelmedi yanıma bile yaban(s)ıdı zahar, bön bön bakıyo barnakları ağzında “-gel bakayın sarı ğızım” deyon omuz silkiyo guca(ğı)ndan düşmedi(ği) bobasını unutmuş len ağa valla gelmeyo yüksürüyo golundan duttum, guca(ğı)ma alayın dedim basdı ağıdı-fığanı valla bi ğücüme gedti hay dedim “hu esgerliği ırcat edenin” bakdım anamın gözleri doldu gözlerimin içine içine bakıyo hanı esgiden bişiy odlumuydu “-sen de ana-boba ol da” o zaman annarsın deyodu ya başımı salladım “-haklıymışın ana” evladın üzerine guruluymuş dünya hepiciği bi yanna Sarığız bi yanna ilk gederkene Yazılıya aşşa tertiplerinen kovalaşdık getdiydik de dağıtımdan sonura… ayaklarım yörümedi esgerliğe, yüksünmedim emme gahroldum gerçi ha hoş Sarığız tersleninşe köyde bana mapısane ğibi geldi emme uyuyokana öpdüm-kokdum gene de emme o boynuma sarılıvıdığı canıma can gatarıdı ya olmadı… onun yerini valla-billa hiş bişiy dutmayomuşumuş emme ne yalan söyleyen esgi dadı yoğudi de! d(iye)ece(ği)m şarap-marap deği(l) zehir-zukkum nesini sevip de içiyollar len bunun üsdelik bi de etek dolusu para veriyollar len ağa valla zehir gibi ağzım-dama(ğı)m filen börtdü töbossun yauuuu bi pısgırmışıyın , haydee Allah bilip duru ya valla bireş de bilelek hadi oğlum ortadakı zininin üsdüne şaklabanların ettiği ğibi o insan azmanı, o dev gibi adam üstüme do(ğ)ru bi geldi ki! olanca hıncı-hışımıynan gözlerini pertledelek “-ulan deple ulan ben senin …. nerden bulusunuz bu hanzoları” deye bi bağırdı adamın garşısında eridim, öldüm-bittim töbossun gorkudan ödüm sıttı ömrümde öyle bi ses daha duymadım bilmeyon valla billa namıkörlük işde baksaykı ben boşalmışıyın tepsiye “-anam mı doğurdu ulaynn!” dedi kereste de deği de baya bildiğin çam yarması o hışmınan üsdüme ğeldi dutmaya file gakdılar “-dur ulen” dediler “-kumandana ne decez” duyduğu mu var döyüsün “-heyt lan” dedi beni duttuğu gibi bi fıcıttı kapı-pençere gırıldı ben depe-taklak cumbalak gıldım getdim garnıma bi kıymık gibi bişiy sapandı cam gırığımıydı da bilemeycen gassığımda bi yanma, bi sızı sanırsın ataş içindeyin bi ıscaklık peydah oldu isbirto dökülünce alaf derakap yayılı ya aynı mitli öyle, ataş her yanımı sarıyo sanısın yanıyon yau gassığımdan ığıl ığıl her yanıma bi ıscaklık yayılıyo ellerimine yokladım ellerim, her taraf gan benden lıkır lıkır gan boşalıyo “-aldırdın beni ay gadın anam hakkını halal et garibanam yetim galdın Sarı Ğızım” deye ağıt-fığan ağlamaya başladım aldıran yok “-gumandanım etiş gayrı” deye inileyon, belli mi belki de o, benden önce ğetdi öyle ya; hiş değilise bi ümmet-i müslümanın(m) “galdırayın”, “dokdura götütüreyin” deyen yok garnımı dutalak yekindim gakayın, doğrulayın deye davrandım ı-ıh, narasın, tam debelendim dizime bi can geldi gafamın ıranzaya çarpmasıynan kendime geldim, gan-ter içindeyin çok şükür uykudaymışıyın uyandım. bereket versin herkeş derin uykuda hala töbossun yasdık bile cımcılık gari var öte yanı sen hesapla kovuş nöbetçisine bile görünmeden öğümü dutalak doğru helaya bereket versin uykudaymışıyın değilise gortlangozu da yeyceğidim işki içip günaha da girceğimişiyin garnım yarılıp belki gan gaybından getçeğidim gene de altıma etmişiyin de deycem bi çuval inciri maffetdik emme kimseye irenk vermedik varsın ossun ucuz atlatdık vartayı herkeş beni “şeytan aldattı ” sandı DİPNOT pusula almak: kimin hangi tertipte, nerede asgerlik görevini ifa edeceğini bildirir yazı badem salgara : olur-olmaz, baştan savma, ipe-sapa gelmez, pısmak/pusmak: saklanmak, kaçacak yer aramak gızgılı / kızgılı : kızgın, sinirli canavar: kurt yanarga: duygusal, hisli şargada: haşarı, şımarık, yaramaz, sulu, laubali, serseri tingoza: canlı, hareketli, kıpır-kıpır mötad / mütad: müteaahit iştima : içtima, toplanma, askerlikte sayılma maaf: muaf, sorumsuz mazife: vazife, görev cıdavı: fesat, fitneci, arabozucu fotin : potin, dolaf / dolav : dolap, lafe / lafa : levha tektip: askeri elbise tertiplerinden sonra askerliğe başlayanlar donuz : domuz yürekli, cesur, iş bilen, tuttuğunu koparan zıpıtmak : dayak gedikli astsubay beg / bek : pek, çok şar : şehir, şehir merkezi davşımak / tavşımak : bir şeyi taşımak, yanında bulundurarak gitmek, götürmek ereze: kemer tokası dizgirmek: fışkırmak eletmek: iletmek, götürmek, ulaştırmak punduna denk getirmek : en iyi zamanına getirmek, fırsatını kollayıp uygun durumda harekete geçmek kıvırmak, çevirmek kıran: kenar, kıyı kalantor: zengin görünümlü, ensesi kalın bir tür tabanca işkillenme: vesveseye kapılmak, kuşkulanmak, şüphelenme çıynamak: çiğnemek köfün: küfe, iki tarafı açık sepet, burada içi boş anlamında kullanılmaktadır ikirciklenme: ikilemde kalma, teretdüt, duraklama, şüphelenmek, kulağa su kaçmak eşgere/eşkere/aşikare: açık açık, aleni, herkesin gözü önünde gosdak /kostak : havalı, cazibeli, alımlı, dolgun, etli-butlu, salınarak yürüyen özellikle kadın. sevişme isteğindeki ya da istek uyandıran kadın sorutmak: beklenenin dışındaki bir durumla karşılaşıldığında şaşkın-şaşkın bakakalmak soruta kalmak: şok olmak aç-aç: askeri birliklere konser veren, soyunan kadınlı eğlence cesamet: irilik, oldukça büyük olmak kıro: kırlı, cahil, görmemiş, görgüsüz, kaba-saba ense kökü: dal, boyunun arkası, baş ile gövdenin aka noktası yumbarlak: yuvarlak yumbarlamak : yuvarlamak fıldıratmak: çevirterek, döndürerek atmak kemre: koyunlar gübreleri üzerinde yattıkça zaman içinde bıçak kesmez sertlik ve katılığa erişirler, yakacak, duvarcık hatta arı kovanını yapımında kullanılır gortlangoz: salyangoz, sümüklü böcek gadalak/gadak: kadar ilk diba: ilk defa mayıl-mayıl bakmak: meyil vermiş, aşırı düşkün, şok olmuş gibi, salakçasına ehven-i şer: kötünün iyisi can çekmek: açlık duymak, yemeyi istemek, görmek istemek, özlemek şıra : üzüm suyu gıdım-gıdım: azar, azar, mümkün olduğu kadar az kısmık: cimri, pinti, bencil, elisıkı, kısam, varyemez zenzele / zelzele, deprem köpek dolabı :gurampa (kurampa) tertip, düzen, alavere-dalavere, siymek: işemek (daha çok kedi-köpek koç ve teke için) tektip: askeri elbise tor: çekingen, ürkek, yoz, sol, asosyal, kimse içine karışmayam yoplumsallıktan uzak torlaşmak: alışmamak, unutmuş olmak, soğuk davranmak yüksürmek: ısrarla istemek, davranış tarzında ısrar ırcat : icat, ortaya çıkarmak, adet haline getirmek yüksünmek : isteksizlik, iştahsızlık, tembellik, üşengeçlik, pıskırmak / tıksırmak : hapşırmak hınkırmak / tınsırmak: burnunu temizlemek komik dalkavuk deble /deple: patavatsız, düşüncesiz davranan nankör: iyilik bilmez çam yarması: iri yarı, devasa fıcıtmak : fıtlatmak, atmak cumbalak kılmak, cumbarlak: takla atmak, yuvarlanmak peydah olmak: hiç yoktan, beklenmedik zamanda, olmadık bir şekilde bir olay olması ığıl-ığıl : sızma şekli figan:feryat yekinmek: kalkmaya çalışmak debelenmek: çabalamak hela: tuvalet, kenef, yan taraf şeytan aldatması: uykuda cünup olma |