Tırtar / Teklifteklif senin Datdiri güçcük gızı Hizarcı Nevzat’a verdiğinde yeni damadı teklif etmişler de düğün öğü , bizim bobalık da onnarınan goya bizi zeyarete ğelmiş.. o zamannar; “deniz”, “gayık” dedinmi Hobano(ğ)lu cip dedin mi Zühtüynen Godalolu, hesabı.. başga vesayit mi varıdı neyse, bunnar Godaloğlu’nun cipden enerine enmez, cık cık cık görecen bi! bi(r) sarmak-gürmek bizikinnere file bi temenna sabısına gavışmış gopay gibi yapışdılar mı bizikinnerin yakalarına görcen mabbeti bi! ele! dinine yandımın.. valla bizikinneri anamınan-bobamınan yani haz-öz dünürlerin arasında bu mabbeti görmedim vay anasına breh brehh bireehh, eller de neler varımış yauu.. garısı bi yandan, Datdiri kendi bi yandan benim bobalığa nassı yüksürüyollar “-çıkın Alla(hı)n aşgına", .. "-obal da boynunuza" .. "-len düğür; huruya gelini(r) de ekmek yenmeden gedili(r) mi vay bire gapbicik vay len el bana ne demez len” .. “-yau biz bi dünürlere varalım, gızımızı bi ğörelim” dediler ise de ı ıhh- “nuh deyorular peygamber demeyollar” izbar üsdüne izbar cuap dünden hazır.. “-orası da bizim burası da onar bizim yabançımız mı valla olmaz yau, ele-ğüne garşı heş de(ği)lise bi yorgunnug çayı için de öyle valla salman yauu..” “-yau hele siz de bi tanışın, birbirinize bi alışın da! öyle, sonura çıkar yatarız biz yabancımıyız sizin köve ik diba mı geliyoz bizim o(ğ)lan evelallah da(h)a çok geli-ğederiz, ” dediler ise de “-valla salman len ha gahbicik ha netçen sen, biz tanışır yatarız arkamızdan atlı mı govalayo hemi de tanışdık tanışcamız gadak, sayanızda, evelallah.. sizin tanıdığınız bize yeter de artar da” “-epap valla münasip düşmez yau” “-valla yemin etdim yahu ora da bizim bura da” ünneriz Hacıya o bura ğelsin, senin aya(ğı)na uzak bi yer mi? Yau ha gapbicik ha!”.. bakdım olmaycak “gagaşla ğöz arasında” ben ordan sıvışdım pııırr do(ğ)oru eve Allah var ya bireş de bunnarın bu “Gaşığara İşi”nin hacıanası o, yani bizim bobalık duyduğumuz o bitirivmiş o önayak oldu bana galısa da arayerin ilafı çoğ olu de(ğil) mi herkeşin a(ğ)zı kesen de büzebilcen mi .. bize geli(p) ğederkene, bizim Datdirinin ğızını bek beğenmişimiş, bizim analık da “-beker o(ğ)lum yok, eğerine bi(r) o(ğ)lum olsaydı hu ğızı gaçırtmazdım” demişimiş “aş tavık kendini darı ambarında görürümüş” hesabı sankı senin o(ğ)lan olsa “-me(h)! ” deycek var ya! i(n)an o(ğ)lu böyle öyle ya gari Datdirinin bizikinnere temennaları bireş ondan bizim köyün en teze damadı bizim üş barnak enişde noldum-öldüm ille beni çağırtdırıyo.. Allah var ya ben de bizim gayınbobaynan geldikleri uçundur, “iki, iki da(h)a dört”, “ayın aydın yol belli” “şe(hi)li telifi”dir deye bek oralı olmadım, hemi de o zamannar Nevzatı da taha tam-türüs tanımayorun.. düğünde-müğünde garşılaşdıysak hanı gıyabında, annacanız uzakdan uzağa, Allah sizi inandırsın annac annaca gelip de bi(r) m(uh)abbetimiz olmadı asla.. neyise; bunnar izbar-üsdüne izbar bobam “-gakıvı len çoğ ayıp olu(r) o(ğ)lum, gapbecik bi i(n)san içine ğarış” “-len boba ben esgerciliğe ğederken bile hurda gapı konşuykan bile deği(l) onnara.. dezemgile bile, hetda heş kimsenin davetine ğetmedim de hinci durduk yerde Datdirilere üsdelik böyle bi ğünnerinde neye ğedeyin” dedimise de…. ı ıhh “-ule o(ğ)lum adamlar hurda bi ğapı gonşu “bize ağzını eğmeyo(r) ” derler.. nenecen hemi de musafirlerimiz var orda hemi de benim değil, has-öz senin onnara ğarşıda ayıb olu(r) ikiğün sonura, “-musafirlerini bize silkividiler de ğaşdılar” derler ele-ğüne ğarşı “selam aleyküm” de otur, hemi de belki musafirleriniz ala-ğedin deye ünneyodur herifçioğlu” demeye ğalmadı bu seftede Hal(il Ağ)a bizzat kendisi “-len gonşu gönder o(ğ)lanı yau Allasen Nevzat ille senin Hida(yet)tı isdeyoru” ben içimden “-hey .mına ğodumun döyüsü biz gızını isderkene, yolda ğörsen selam vermeyodun n’oldu.. hinci gapıya dura-ğo(y)dun bensiz boğazından ekmek geşmeyo(r) mu” dedim tabi içimden bobam da yüksürüyo(r) öyle bi yandan ona da hu denmeyoru ku ı ıhh dedimise var bi sebebi öyle ya emme kime deyon gardaş! .. bu işin bize bi ceremesi olacak emme dur bakalım ne? gerçi verilmeycek bi(r) hesabım yok emme valla gene de insanın nutgu dutuluyoru adam gakar dutar, yakama yapışır da….. “bizinkiyne aranızda ne ğeşdi” derse der mi der? yerin gula(ğı) ver demişler öyle ya azında bakla ıslanmayan biri şirplemişdir böyleyken böyle “onnar Dudu’ya dünür olduydular..” meremetsiz, namert mi yok köyde “iki paralık oluruz valla goca köyde” deyon kendi kendime duralakdan bobam geldi “-gak len, “varıyoru” dedim hinci gosgoca adam kendi gelmiş gapıya.. gak bakayın eşşolu eşşek, evin-yerin ayrı olmadığı gapın ayrı açılmadığı mühletçene sen taha mükellef bile deği(l)sin, ben ne dersem o olu(r) bu evde adamlar “köpe(ği)mizi uyutmaycaklar” bizim evi yol etdiler gele-ğede ayıp deye bişiy var yau emme eyi emme kötü hurda bi gapı gonşu” .. bizin ki yüzüme bakdı “get nalet osun” dedim, bu ilafın üsdüne evi ayırmanın heş değilise gapıyı ayrı aşmanın zamanı gelip-geli zati hurda iki ğün sonura güçcük bilader esgerlikden geldi miydi papıcımız dama atılacak nassı olsa yollar ayrılacak eyisi mi kötü olmadan yol yakınıkana, başımızın çarasına bakmalı etirafı golaçannamalı Öte Malle odası mı olu Goca Durmuşun Mükerremden aldığı virane mi Güçcük Boladın tekgöz mü Yörüğebenin Goca Aliden aldığı ev mi Göşmenevi mi? o da olmazsa Üsük Melidin evi daha da olmazsa Gökçe Mamıdın ettiği gibi Allahın honuna.. gedip meraya Gamışdan bi(r) tol da mı dikemen "Ya Rebbim sabır ihsan eyle" dedim böğüne ğadar sabretdim ha iki ğün sonura yüz yüze bakılacak en eyisi mi, dedi-godu olmadan eyiykeneee, kötü olmadan Allah bi imkan verse de başımızın çaresine baksak.. “boba-ana böğüne gadak yedik-işdik ee gari bilader de esgerden geliyoru hadin bize müsaade” Yakıp Gelininin ettiği gibi herkeşden önşe bizimki dutdurur mu ben anamdam-bobamdan ayrılman deye zati bi evde karı-ğoca aynı gabağa işemediler mi işler sarpa sarar uykun gaçar.. gari; hıfzoluncaya gadak aklıma da başga yer gelmez anlaşıldı bu iş fazla uzadı daha fazla uzamasın kötünnüg olmasın.. hurda el adama ne demez, yeter ki kötünnüg olmasın emme içim "cız" etdi valla ben kendimi bilip durun işde bu cız bi tefa duyuldu mu bişiyler gopar, gopar da bi taha da dikiş dutmaz olmadı mı olmaz olmaz geder vallahi nezarete atılısın da hani sanki çıkış yokdur da öte tarafı idama gadar varıvırı öyle bi tecirbe kötünnüg olmasın deyon emme benden başka buna bu cep(h)eden bakan, bu cenahdan gören, düşünen eden yok bobamın başga o(ğ)lu var beni neynesin.. gızı da var.. ab(l)amı bile ğörmeyon mu bi çalım, bi fiyaha, bi poz? neyimiş de.. ev bobamınımış tarla bobamınımış çoluk-çocuğuma bobam bakıyomuş kendileri çoluk-çocuğun nafakasını temin etcez deye imannarı gevreyomuş demek öyle ha! bizim gız canın sağ olsun.. ekmeğiniz gatığınıza denk geldi gayı biz de yan geldik yatıyoz.. demeğ unuduldu len taha dün ötüyon sankı düne ğelesiye seni kim geri eletiyodu, hemi de kaş tefa başım belaya garıldı galdıydı senin sıpaları kim avıdıyodu, garınnarı nerde doyuyodu üsdünü-başını kim alıyodu evlerinin daşını kim çıkardı kim çekdi temeli kim gazdı usdaları kim ekmekledi deyen var mı………. yok…………….. olmaz tabi ….. pelit gabıkdan çıkdı mıydı çikin gabığ-unuduldu gari demek ki, hepisi unuduluyo tabi hinci gapıları ayrı açılıyo, adı “ev saabı” oldular ya canım o(ğ)lannar deliğannı oldular getdiler de sünnet etdiremediydiniz de benim düğün de kesdirtmedik mi okunuzu ben etmedim mi sünnetçiyi ben dutmadım mı beş guruş bekledim mi, teklif mi etdiniz alcağınız varıdı da üsdüne mi yatdım bunca zaman gelenizi-gedenizi ekmeklediğimiz cabası anam hâlâ kınanda çevrilen iki arşın bezin keşiğini ödeyoru peki anam onu kime aldırıyo ha? banaa!! kelek ekdiysem iki cızı da onnara ayırmışıyındır göğerilik de iki garık da olsa bosdannık, firenklik ucun-kıyı da olsa soğan kumpir dedikleyin isgelen benden, gılik benden nadas eden ben satlık bi yer varısa “boba öderler yatarlar çoluk-çocukları deliğannı oldu abamgile alıvıralım, ikiğün sonura el içine garışcaklar” içinden gelmeye gelmeye bobama dedim de ben alıvıdım iki belik yerleri oldu emme… gün geldi unuduldu hani ne demişler keser döner sap döner gün gelir hesap döner … e-gari hökmü yok hinci bizim oğlan-gız birec geç oldu ya gari sıpaları sırtımızdan enmedi Allahı var “bizim çocuklar ” bağırlarından yitmedi sırtından eğsmedi emme görüyon işde; “köpeg ayağına su dökmüş gadar gelmedi” neyise; benden yannı halal hoş olsun emme gücüne gediyo insanın isder inanın, isder inanmayın o "cız" yakıyo guruduyo damarları.. neyise de! “-bobam da sankine kiyası ” gakdım-dutdum, canım isdemeye isdemeye ha gerçi “gönülsüz osdurukdan, bok çıkar” derler emme dur bakalım, sonu neye varacak bakdım senin Halil Ağa bekleyip duru damın başında “-bosdiyi oş de Halil Emmi” “-ge(l) gara yeğen ge(l)” dedi, gari köpeklerini “-oşş” deyvidi o namert olasıca da.. sinece kirt bişiydi, Allahın kıtmiri zati ne yalan söyleyen bi adamı sevmeyo muyun çoluk-çocu(ğu)na, tarlasına takkasına kedisine-köpeğine de ifrit olurun inanmazsınız garnımda bi a(ğ)rı peydah oldu işta(hı)m-mişdam gaşdı.. ömrü hayatımda ilk defa adım attığım bi ev hanayda birileri varıdı emme bakmadığım-görmediğim uçu n selam-melam mermedim kimseye.. okarı çıkdım gacur-gucur insan o merdimeni, daban tahtalarını bile bi elden geçiri(r) a gapberif elin keser dutmayo mu “elinden kör eşşek su işmedi mi” sanki bana neyise de bi adam gayfadan çıkmadı mı cığarayı elinden düşürmedi miydi böyük var güçcük var demedi miydi bil ki evinde düzen dirlik yokdur onun uçu cığara içiyodur, onun uçu evinden gaçıyodur gayfadan başga getçek yer mi var bunnar bobalı o(ğ)lannı Hallemmi de, Üseyin de ikisi de aynı herze düzenneri de göz öğünde benim uçu da Allah var "ha varlar ha yoklar" işde o gadar.. taha tanışmadan bille bu çocukdan pirelenmeye başladım gerçi ha yenmişimiz yok içilmişimiz yok emme olsuun!.., ne de olsa kapılarına adam (dünür) yolladım işin aslı başga varılcak gapısı çalınacak bi yer de yoğudu valla hinciki gibi aklımdadır bi yandan bobam ilk tefa benim uçu bişiy yapıyo ben de ilk tefa “adam yerine goncan” deye seviniyon bi yandan da “işallah olmaz” deyon içimden sanki başga biri taha varımış gibi yoğudu o ğün etibarıynan başga biri taha yoğudu, vallahi-billahii... neyise de aklıma hep; olduk-olmadık deyusun biri olmadık bi laf eder bi(r) çuval inciri mahfederiz ondan sonura ayıtla gari, mercimeyin daşını elin ağzı kesen değil ki büzecen öyle bile olsa kendim Zülfikar uçu “-valla hinci ne yalan söyleyen bireş gözü suludur” dedim de adam da onu “suluğöz, murayının teki” sanmış ya o hesap; hinci senin Üş Barnak “-Hal(i)la Ğile dünür geden oldu mu dediyse birine adam da olsa, çoluk-çocuk da olsa e deycek duymuşdur bi yerden bizden uçu, “-onnar getmişler” der mi, der o da bunu “-demekkiyne bizinkiynen aralarında bişiy var” deye yorumlar mı yorumlar ya da alt tarafı adı üsdünde Datdirinin gızı kendi ağzıynan yumurtlamış da olabilir olmadı o başka, vardır bi hayırı emme “nesebimiz o ğadar da geniş deği(l) ” valla ne yalan söyleyen hinci gene de beni bi sıkıntı basdı doğruyu ahretde mi söylecez Üş Barnak yakamıza yapışırsa ne deycez öteden beri gelip-getdiğim bi ev olmadığından onarın o işlentili gapının mandalı da mubarek ne zertimiş şırkkadak açarına aşmaz, gıcırdayalak zarpadak yüklüğe dayanmadı mı gapının arkasındakı ırbık devrildi zati canım burnumda sırtım terledi bi ma(h)çıp oldum valla bizikinner aya(ğa) gakmadılar önşeden görüşüncekli emme, eski köyün teze enişdesi höyle baş köşeye oturup duru üst ayağa gakdı ben girinçe tabi tabi o beni tanıyoru da ben bek fe(h)metmedim çocu(ğu) “-enişdelerin gülü gel bakalım yau valla ben senin uçu geldim bak kaynatanı, da get(ir)dim” …. “Allah Allaahhh” gucuklaşdık sarmaş-dolaş hapa-hap.. bakdım valla Nevzat deliğanlı da bi arkadaş eyi bi epap boy-pos endam demişsin benden kırk tefa daa gabadayı valla hemi de girişgin, benim gibi mılığını yıkan tostos yere bakan, gara damak deği emme nalet osun hu cığarayı ırcat edennere neye içerleri ki? .. Alla(hı) var hinci tokalaşdık da, yalınız varıda elinin yarısıynan insan bi tühaf oluyo ya tabi o da bana “-enişde” deyoru böğünkü ğibi aklımda yazık eli gavşırmadı elimi.. bi ğün mesel söylerkene Bocut Kazım dediydi “barnağınızın biri kesilecek hankını kessinner” deye herkeş işaret barnağı hariç ekseriyeti de “cüce barnak” dediydi hankı kesilmesin deyinçe ben “başbarnak” dediydim “başbarnağ olmazsa ötekinner bi işe taramaz” deye “ulen hu çocuk gibi zehir gafalı yok” dediydi dünkü ğibi aklımdadır Nevzatının tokalaşayın derkene içim cız etdi ölşmek gibi olmasın adamın hurdan üs-yannı yok tomruk biçerkene hızara gapdırtmış.. bakdığımı fehmedincekleyin gösderelek, gayatla sakin “meslek gazası” dedi senin Üş Barnak, hafsizden gulama eğildi “-Alla(hı)n aşgına enişde yau dışardan balık kokusu ğeliyoru, benim de bu barnakdan uçu balık yemem yasak hinci yemesen gayınoğlan, ta denize ğetmiş balığ uçu adamlar zati gariben, ma(h)çıp olmasınnar ben o değilden ekmeğin içine düreyin sen bi za(h)met çakdırmadan kütele ğetsin” bi acıdım kıı içim acıdı der(h)al insan "hamdolsun böyle bi derdim yok" bile deyemeyoru bu ne galenderlik şaş gal.. valla derin bi soluk aldım hani Yılmaz Güney’in filimlerinde oluyo ya adam idamlıgdan yargılanıyokan nerden çıkıyosa asıl gatil bulunmuş oluyo, ya da tam asılacağıkana yalancı şahit ölüm döşe(ği)ne düşüyo da her şeyi itiraf ediyo ya aynı mitli, tam öyle oldum “-ee olum sen aş değimin” “-len bırak hinci, o sonurakı me(v)zu” anam-avradım ossun içim gene “cız” etdi saçım çekiliyomuş gibi acıdı tüylerim tiken tiken gel de işme hu mereti, insan cığara işmesinde neytsin.. "vay gadersiz zavallı" dedim, içimden adam ömr-ü hayatında bi tefa evlenmeye ğaksın gele-ğede, gele-ğede “ayaklarına ğarasular insin” bi sürü goca(g)afalıynan nişan daksın, kaş dene gapalıynan gelsin yetmez toprak basdı, olmadı deliğannılar (işlerinde ben de varın aslında) otopuslarını daşlasın bi sürü cereme çeksin gayınbobasının teklifine ğelsin onu da zufraya ğele-ğele balık ğelsin adama da dokdur “-balık yeme” desin adam da kendi garnını deği de, bu Datdirilerin izzeti nefsini düşünsün olcak şey mi ya! demek ki beni çaarmasının asıl hekmeti bu “gader mahkumu” dedikleri bu olsa gerek öyle ya.. insan feleğe gahrediyoru emme bana ne beter osun dinine yanayın bizim köyde gız almayaydın.. tabi…. başka köyden, taha Türkçesi o(ğ)lan-gız birbirini ğörmeden dünürcüynen evlenenin ahiri bu olcak, bu durumu benden eyi bilen mi var hanı Nasretdin Hoca eşşekden düşmüş de “bara ğidi dokdur çağrın” deyeyennere “duruuun” demiş, “-durun” ………. “-siz bana eşşekden düşen birini bulun eşşekden düşenin halını, en eyi eşşekden düşen annar” “çencere dışın gara seniki benden gara” hesabı ta .mına ğoyan her yerin ayrı bi ürüsümü var bobamınan, gayınnamın arasında çekdiğimi ben bilirin valla-talla gerçi bobamın derdi imanı harcağı para; da ötekinner de gız evden çıkasıya ne edebiliseler edecekler işin aslı fesli birez de gökgörmediklerinden Akdışarlı Tafik Ağaya uyuvuruyollar durup-durup bişiy çıkartdırıyollar yok höyleydi, olmadı böyleydi emmisinin o(ğ)lu, dezesini gızı kök sökdürdüler valla-billa nişanda dakılan iki güçcük, bi böyük gafalı olmasa baya da geçileri ayırcağdık ben hinci bobama ne deyen, arkadaş yazzık elinden bişiy gelmeyinşe o da ha bire bana diş gıcırdadıyo ha bire bana çımkırıyo hat da; benim bi gabahatım olmadığını bile-bile “-işallah senikinner de sana etsin” deye ilendi bile zavallı oyusa; “-ürüsüm yerinde galmaz, evelallah icabeden her bişi yaparız dünür” deye olmadı "senin durpun böyüğü taha he(y)bede" deye go-ya mesarif etdirtmeyen de adamları tuncukduran da ebi-ceddi kendi valla netsinner yazzık ellerinden ne gelir, emme ne benim, ne bizikinnerin bi(r) gabahatları var, etirafdan dürtükleyenner, hömerdenner, gaz verenner, şiirenner gelenner, gedenner getirenner, götürenner yetiyo zahar anamdan emdiğim süt burnumdan geldi “-ız galsın "düğününün de, esfer-i safirisinin de" deyip, çekip getceğdim hani vallahi” ne(ti)ççe de; içimdeki yangıynan başımı salladım bizim teze enişde de derin bi soluğ-aldı benikinin yanda;.. onunku zolda zıfır galı(r) bu ğarada da zufra da bi yandan atılıb batı(r) öyle yaa ekmek vahtı.., garnım ac olsa sa işda(hı)-mişdam galmadı valla hekimden deği(l) çekenden sor dedikleri ğibi çekmeyen bilmez, benim de başıma gelebili(r)di de! öyle.. çok şükür bizim çocuklardan, böyle bi(r) irezilliği yaşamadım!! bereket versin, içimden Canab-ı Allaha şükrede şükrede bi ğaldım benim başıma ğelse neyderidim deye yalınız ki hu kesin ben bu adam gadar geniş, hu adam gadar ıra(ha)t de(ği)lin, olmazdım vesselam.. töbeler töbossun.. bi yandan da; kendi içimde harbediyon Allahın onarcağı, olacak ya bereket versin.. Üş Barnak enişde beni buldu ben o köyden deği(l) Üş Barnak o tarafdan hiş kimseyi bilmeyorudum tanımayorudum.., değil tanımak; has-öz esger arkadaşım bile ossa, ne habar yollayabilirin.. ne görsem selam verebilirin, ne çekilivarın birinin yanna.. işin aslı biziki de bek eyi bi adet değilimiş töbossun öte sözün beri başı; Allah var hinci doğruyu ahretde mi deyelim.. neysem; zufrada da, ola ola bi balık, bir-iki baş acı sovan herkeşin öğünde ikişer ekmek bi(r) de ortada duz çıkısı, ban(a)caz “-hadin” dediler zufraya sokulduk emme herkeşin gözünün öğünde gözlerinin içine baka baka "bi(r) çuval inciri bok etme"den bu işin işinden nası çıkcaz ayıtla bakalım Hidat efe "bulguruyun daşını" Nevzat balığın gılçığını ayıtlamak maksadıynan oyalanıyo Halil A(ğa) hemen yüksürüyo “-hadi bakalım garayeğen” Gayınnası olcak gedikgeme ğarı “-siz ne bilceniz bizim burda zabah gej olu” “-yeyorun yeyorun, elinize sağlık valla bek gözel olmuş anne” valla "anne" deyişi bile hiş a(ğ)zına yakışmayoru ben "gellaba" demiş bulundum öyle geldi, öyle getti nerdeysem üş sene oldu varısa da, yoğusa da gellaba! anası olduğunu bilmeyodum kiyne Datdiri garı “-nişanlın bişirdi, zahır öyle olu” töbe töbe; vay anasına, anası gızından havas ağa valla, vay oğlan bunnar dünden ırazıymış bakasan “-ee valla öyleye; zehir de olsa yerin anne” “-va!” len bu nası iş yau, el-e kitapsızlar len bu ne "nesebi genişlik” len." dedim içimden "-yook canım, yodan geldiniz, hanı fakıt oldu, acıkmışsınızdır “-öyle öyle, nassı olsa gayınnamın evine ğediyorun deye valla üş gündür bişiy yemediydim ıçcık da sevincimden” vay anasını beeehh!, herifçio(ğ)lundakı dillere bak ben deği bobalığın yanda kendi bobamın yanda bile böyle gaylangaş ilaf edemen, etmen.. hu yaşdan sonura da, edemeceenn.. kimse gusura bakmasın.. bizim ürüsümümüzde yok öyle “lök gibi” oturduğumuz yerden gakmayız, evelallah üsdümüze ilaf gelise o başka o da tek kelam; “heye, hıı, hı-hımm cık, ı-ıh, olmadı bobam bili” o gadak.. bu ğarada göz-göze geldik bizikinnerinen benim vakarımdan memninner demek ki herkeş bir olmayoru emme yıvıdannarı da kimse beğenmeyoru adamdan saymayoru ves-selam bu işin sonu heş yüze gülmeyoru emme Allah sonunu hayır etsin.. demek kiyne göresek Halil Ağa bana bakdı o değilden bomboz benim irenk içimden .mına ğodumun döyüsü beter ol i(n)şallah adam zengin gülüşü ğüldü “-tabi canım adamlar zabahdan beri yolda acıkmışlardır” “heh heh!” de narasın, ilaf ossun valla zorunan.. kimsenin gözünün içine bakamadan.. göz-göze gelmeden.. Nevzat arada bi çakdırmadan bana ekmek verme mahanasıyınan balık veriyoru kendi gatıksız çomaç yeyoru sovana dayanıyoru valla o(ğ)lan da, nassı etdiyse o tek eliynen bek gözel ayıklamış çıkla et bireş duz ekeleyorun küteleyorun ardı-ardına.. dadından yenmeyo.. Nevzata bakıyorun, sovanı dayanıyoru bi yandan o mubarekde ayaz mı yemiş ne zehir-zıkkım çay soğanı değil ki adamın gözlerinden ataş fışkırtdırıyoru ha i(n)san bi fasille file ğor ocağa n’olcak zoba yanıp duru işde insan ağşamdan ısladıvırıp da iki sovan doğra, bi gaşşık eğşi içine bütün bi acıbüber atmaz mı gaynasın yatsın zabbaha gadak, ağşama gadak içinden gelecek emme ille de göresek ben hinci nerde bulayın ebemgarıyı evelallah yokdan var ederdi emme bize de zırnık koglatmazdı ayrı mesele ani-takke donyağda soğan öldürü(r), mercimek böree, deri peyniri, sandıkdan bekmez Allah ne verdiyse "hadin buurun" deye sat dökdürü(r), eklemeden edemezdi “-ele ğüne ğarşı yaddan yabandan bi çıkağelen olu(r) bi el öğüne çıkmak gereğir gün bulduğun gün yenmez” deye bir yandan zokurdanalak ne dediğinin farkında değildi bu ğarada ani-takke aklıma ğeldi “-yau Ümmü Bacı afıyon, yemlik, sokarık , güneyik garagavık filen yok muydu ne de olsa enişde bilmezdir ha! eyi olu(r)du “-yok len ay gara gardaşım Hidat olsa da şeytseydik eyiydi emme n’arasın.. valla heç aklımıza ğelmedi talaşadan olmadan gedesice, halı çıkarcaz deye, arkamızda atlı etişşiyomuş gibi ha iki ğün sonura çıkıvıraydı hasbam laf mı dinneyoru olsa ha! ekmeğ etdiydik ha bireş de otböre(ği) ederdik, höyle çökeleklicene, acı(lı)cana, iki de yımırta gıraydık tö(o)hh! hiç aklıma ğelse ya gudurasıca gelinde kendi başına varıvımış gurk basdırmış ne ğadar yımırta varısa o(n)lmadan gedesice i(n)san bi sorar hincikinner adam yerine gomayoru dediğin dedik gibi goduğun goduk gibi olmayoru valla bek eyi olu(r)du emme, dün file gedivisem harmanyerine ordan arpalığa taraf geçivisem de bi etek gazıp gelsem olmamıydı emme unutduk Nemzat yavrım gusura bakma gari “-yok yok, anne tabii telaşe vaa damet gelcek gaa” deyye “-emme etdin abıla (yeğen) Halil’i gönderivin anam birez önce getirdiydi(n) nası olsa yumuşdur ha nolcak alt tarafı ot deği mi bu anam dikdi, bobam suladı mı Alla(hı)n otu enişdeye de nasip olcağmış demek nasip meselemesi işdee kimse kimsenin nasibini alıp gaşmazımış” gapıya gözüm çaldı.. anamın güneyiği Nevzatın imdadına bi yetişdiykine meğerise adam daha önce hiş güneyik file yememişimiş gıtlıkdan çıkmış gibi bi yumuluyo bol-derin dolduruyo ha bire küteleyo sonratdan deyvidi de işin aslı hiş sevmemiş garavığı, güneyiği “sütlenmiş acı malır gibiymiş” emme gapbamalı; balık yerine yerkene, hiş öyle demeyodu gazdavlayı , gazdavlayvırıyodu ayıklamadan bile çomaç ediyodu otu, basıyodu duzu hondalayı hondalıyıvırıyodu başga bişiyden yemeyodu tabi hinci unuduldu nere yemeycek zati, gala-gala balık galıyo geriye o da o’na yasak, hinci oldu mu bu? Allah var ya, haralda “ziyafete gonacan” deye essahdan üş gündür bişiy yememişimiş herifçio(ğ)lu ya da işdaha getirdi bizim nadas Arpalığın otu.. gayınnası öğüne öğüne sürüyo mancar gibi gızarmış Gaziri balığını “-ha bakayın Nemzat, bak gayının senin uçu aldı-ğeldi” “-yau gocağarı demadın adı Nevzat, Nevzat ayıboluyo valla yau” “-yeyorun yeyorun, anne, önemli değil baba” “-aman bee! ha öyle oluvusun benim dilim dönmeyoru” “-fark etmez anne siz bana iki ekmek daa utaşdırın hele valla ömrü hayatımda bu ğadak acıkmadıydım” meğerisem derdi-ğünü “önü boş gamlasın doslar alışverişde görsün”ümüş de! deycen ben ha bire “valla ben olsam, gakınca ğederdim” deye kendi içimde verip-alıp harbediyon ben ekme(ği) mi yedim, ekmek beni mi bilemeyon benim gayınnaynan, gayınpeder de höyle annacımdalar bizinki gelmediydi eyi kine dereden-depeden gonuşuyollar kel alaka ha bire Halil Ağanın; benden, benim gayınpederden başga bildiği yok ku dağarcığı da o ğadak zati, tabi gakıp dutup da “Hidat aslında bizim gızı isdeyodu da vermedik, eyi ki vermemişiyiz, verseydik bak hinci tanışmaycaktık mı” deycek der mi der deye bi de ıldırım fızıynan gelip-geçiyo aklımdan valla hinci “hızmatı kel etcez” zati garnım da gazlanıp duru o da bek oradan daş galdırmamağ uçu haralda abidik-gubidik, olur-olmaz şeyden bahsediyoru neyimiş de; güçcü(ğü)kene “ben gocağarı alcan, iki ğün sonura ölü(r) tarlaları bana galır” .. “dokdur olcan, gızlara inne vurcan” derimişiyin de vırt-vızırık, ebes, ebes şeyler beter ol, .mına ğodumun döyüsü derkene benim bobalığa “-len valla eyikine ğetmediniz değilise bizim gayının çocuklarını çağırcağdık ha onnar ha siz, nası olsa bu zufra atıldı demekkiyne size nasip olcağmışımış kimsenin nasibi, kimseye nasip olmazımış” deme(z) mi efe valla Nevzat’ın bonkör-bonkör ikram ettiği kılçıksız balık boğazıma dıkıldı ileri ğetmeyo, su file işdim emme narasın ömüğüme daş gibi oturdu ğaldı, yumruklayıp file ederken ba(ğ)rımı gözlerim file çelerdi töbossun “-getmen” deye yemin file de etmedim emme Allahın işi, orasını bilemecen yalınız kiyne ben Nevzata acıyodum “gadersiz” deye hu düşdüğümüz hala bak gari gızardım-bozardım “yau ben gelmece(ği)dim ulen valla hu bobam yarından tezi yok evi ayıracan n’olusa ossun” “ele avradını, dinini imanını ….. döyüsü, gelmeselerimiş, gayınının çocuklarını çağıracağımışımış da bilmen neyimiş, ne demek len bu hinci sankı gıtlıkda mı galdıydık ele .mına godumun döyüsü ele len eyi ki bu adamın gızını almamışıyın, her gün kesin böyle bi dangalaklık ederdi bi de çoluk çocuğa garışınca bunun çoluk-çocuğu bundan farklı mı olcak "eşşe daşşandan anlar"dı, anladırdı.. ağzından bal damlaycak değil ya Ya Rebbim sana bi(r) deği bin kere şükür olsun, Töbe estağfirullah töbe, Ala(hı)m günah yazma, Allah senden bi(r) deği bin kere ırazı olsun Halil Emmi eyi ki gızını bana vermemişsin, dutduğun altın olsun ebeceğzimin; "olan işden bi(r), olmayan işde bin hayır um" dediği işdahacık bu! Allah ırazı osun Halil Emmi hu ettiğin uçu da benden yannı halal-hoş ossun Gedikgemenin gızını alsan o da anası ğibi beceriksizin teki olu(r) nası olsa, iki el öğüne çıkamazdım valla” …………… biğün depesine bi vuru insan çık işin içinden nası çıkarsan gari benim ki….. baya ra(h)fan canııımm essahdan garı” de! şükrede, şükrede bi galdım, içimi ferahlık gapladı ki eve gelikene, içim-içime sığmayodu Canab-ı Allah sevindireceğ oldu muydu gulunu "önce eşeğini gaybetdiririmiş" ya hani işdecik öyle varı-varmaz, sarılcan ayileme decen ki "Allah senden ırazı ossun" neye derse.. ne bileyin ben.. o da hinci “-eskinkini gördün geldin de bana mı sarılıyon” der mi der garı milleti bu.. derse-desin anasına satayın sarılacan sım-sıkı.. anam varısa da mı gayınnam varısa da vay anası yau o zamannar nerdeyse alıp-gaşcağdık, az habar getirmedi, dezem, dezeme, ona-buna file ganıvısam ……….. cık cık cık gene de Allahın sevgili guluymuşuyun çok şükür, bin şükür…….. o fakıtlar gebertsem filen etsem var ya! sineğ öldürmüş gadak gelmeceğdi gözüme Halil Emmi! ne eyi etmiş de gızını vermemişsin bana gerçi gızına ne deyen ben zavallı, hiş oralar da esmedi valla benden de eyi birine vardı emme bir-iki barna(ğı) yok varsın ossun mühüm olan i(n)sannık Allah gönlünün muradını versin gari ömür boyu dünya-ahret bacım osun! Gara Durdu” DİPNOT teklif: ziyafete davet, (“-yemeğe buyurun”) öğü : önü, öncesi düğün öğü: düğün arefesinde sarmak-gürmek: sarmaş dolaş, sevinçle sarılmak, ayrılamamak, sarılmanın uzun sürmesi anlamaında, kupay/kopay: kuşçu av köpeği, zağar Kaşıkara işi: Kaşıkara o civardaki yerleşim yeri olmasına rağmen, “Kaşıkara işi” ile daha çok, gizlice yapılan kız isteme, ağız yoklama, niyet öğrenme işleri kasdedilir olmuştur Hacıana: özellikle kız ve oğlan ile dünürler arasında arabulucu, haber getirip götüren kişi önayak olmak: fikir uyandırmak,tercih etmesini sağlamak, teşvik etmek me / meh : al, buyur, nah, işte barnak : parmak Üşbarnak : üçparmak doğru-dürüst, tam anlamıyla ağız eğmemek: hor görmek nene(ye)yece(ksi)n: ne yapacaksın, sana ne, seni ilgilendirmez, kahyası olma, karışman gereksiz nutgu / nutgu : nutuğu nutuk: söyley, konuşma, hitap, seslenme nutgu tutulmak: konuşamamak, seslenememek, konuşamamak mühlet: mütdet, süre mükellef : her şeye vakıf, adam yerine koyulma, köyün ortak giderlerine katılma yükümlülüğü üst-baş: giyecekler isgelen / iskelen : peleseng, soğan tohumu önce iskelen (arpacık) olur, ertesi yıl soğanlaşır bizim çocuklar : çorbacı, eşim, hanımım, karım anlamında kullanılmaktadır köpek ayağına su dökmüş gadar gelmemek: taktir edilmemek, yapılanların unutulması, vefasızlık kiyası olmak: kahyası olmak, ona ne ise, onu neden ilgilendiriyorsa anlamında ifrit olmak: nefret etmek, huysuzlanmak anlamında meshebi geniş olmak: rahat, namus meselelerinde yeterince duyarlı olmayan, başlalarının ne deyip demeyeceğine aldırmayan Gucuk / kucuk : kucak, kucaklamak, severek sarmalayarak kucağa bastırmak tostos: tos vuracakmış gibi soğuk bakışlı, domuşuk, somurtkan asık suratlı, asosyal kara damak: asık yüzlü, bir şey beğenmeyen, olur olmaza konuşmayan, asabi tip dürmek: etrafını sarmak, sarmalamak kütelemek: nereye nasıl düşeceğine, çarpacağına aldırmadan, fırlatarak atmak kadersiz: talihsiz, şansız, kara talihli oğlan-gız birbirini görmeden : görücü usulünü kasdediyor ürüsüm: kuşaktan kuşağa geçen adet, alışkanlık, an’ane, zufra: sufra, sofra, yemek yenilen eşya "ekmek"ten kasıt yemektir.. yemek aş olarak ifade edilir. ayıtlamak: ayıklamak, seçmek gedikgeme: bazı dişleri eksik, bakasın: görünen bu gaylangaş : gevşek, cıvık, laubali, şımarık, edepsiz, düzensiz, güvensız, kararsız yapılar için; düzensiz, intizamsız, yıvıtmak: cıvıklık, cıvıtmak, eğşi / ekşi : salça sokarık: baharlı nadaslı tarlalarda büyüyünce çekme olacak olan yemlik, sokarık, (karavık) karakavık ve güneyik hem ekmek arasında dürüm yapılarak yenilir ayrıca börekleride lezizdir. güneyik: hindiba malır : marul kazdavlamak: atak bir şekilde daha geniş bir yay çizerek kavranmak, honda/handa: sap yığını hondalamak: tutamı oldukça büyük tutmak, mümkün olduğunda daha hızlı, seri ve çok ekin yolunmuş olur. dıkılmak / tıkılmak : takılmak, ne ileri ne geri gitmeyecek şekilde sıkışmak Resim için Sn Mustafa ÜNAL’a teşekkürler |
Saygılarımla...