ÇEYİZ SANDIĞINDA SAKLI UMUTLARIM
Sene 1988 aylardan kasım......
Kuytu köşelere gömdüm acılarımı Ceviz işlemeli çeyiz sandığımda kilitli mutluluklarım. Bir türlü gün yüzüne çıkamadılar... Hiç kullanılmayan dantellerim gibi... Çeyiz sandığındaki işlemelerim gibi Sararıp soldu hayata dair bütün umutlarım... Lal oldu dilim,ucuna gelenleri söylemeden yuttu. Sandılar ki suskun puskun uyuntu... Ezdikçe ezelim,başını kaldıramasın Gözlerimizin içine bakamasın.......... Eline koluna ip bağlanmış kukla hesabı Susturdular hep beni, Konuştular kendileri... Sabır taşı olsa çatlar dağılırdı. Ben aşkımı mutluluklarımı,umutlarımı gömdüm maziye Çeyiz sandığında gençliğim vardı,hayallerim vardı. Böyle gelin edilir miydi hiç kız evladı? Ruhumu bıraktım,benliğimi bıraktım baba ocağında Kurumamıştır daha akıttığım gözyaşlarım evin her odasında Anlatamadım,dinletemedim,dillendiremedim... Ahhh babam ah annem ne istediniz benden Neden hayallerimi koparıp aldınız ellerimden Çok mu geldi sofranızda bir tabağım bir kaşığım Neden hayallerimin katili oldunuz Neden beni açmadan soldurdunuz? Daha ben okuyacaktım,öğretmen olacaktım,, Anlatamadım bir türlü anlaşılmadım. İşte ben böyle böyle gelin edildim... Bu yüzden sevmem ben kasımı Bana ayrılığı hatırlatır,ulaşamadığım kavuşamadığım sevdamı Umutlarımı,aşkımı,gençliğimi, heveslerimi kitledim ben o gün Kendime ceza kestim taştan duvarlar ördüm. Anlatamadım dillendiremedim,çünkü hiç dinlenmedim O beyaz gelinliği ben o gün kefen misali giydim. Sustum,yirmilik umutlarımı katladım dürdüm... Hepsini hiç açılmayacak şekilde gömdüm. Ve ben o gün ruhumu öldürdüm... Yıllar sonra...... Öldüm mü? Yok yaşıyorum. Adına yaşamak denilirse... Suskun muyum? Yok susmuyorum.. Hiç konuşmadığım kadar çok konuşuyorum Şimdi onlar bakamıyorlar gözlerimin içine...... |