Bir avuç kül anılardan arda kalanUykumun firari olduğu vakitlerde Geçmişin gözleri düşer geceye sokak lambaları titrek soğuk Baykuş çığlığında asılı kalır sözler Yalnızlık örtülü gözyaşlarıyla Bir duvarın ardında ölür gülüşler İnsanlar gölgelerin kalabalığında İnsanlığını kaybederken kırık bir aynada bir başka yüz bulur hepsi Tanınmıyor birbirine yabancı sahte slüetler Bir kuşun kırık kanadında yankılanır sessizlik Ve gecenin karanlığında başlar Ardı arkası kesilmeyen korkular zamanla anladım anılar en ağır taşları taşırmış Bir hayat daha hüzünle tamamlanırken suskunluğumda kaybolur her iz Ateşe sardım küle bastım Sevgili mektuplarını hayat düşlerimin parmak uçlarında Akıp giden bir nehir gibi bir çocuk Yalnızlığını sarar rüzgârın uğultusuna Bütün dünya sessiz ve bir mezar kadar derinken eski bir melodinin siyah beyaz notalarına takılı kalan ağıt gibi yüreğim Zaman kum saati gibi dökülür Seslerin izleri silinir duvarlardan Her adımda bir hayal daha yıkılır Her düş biraz daha kırılır Ve sonunda Her şeyin adı “hiç” olur Meryem Ayan |
o kalan kül yüreğin yangınıdır sönmeyen
Çok güzeldi
Tebrik ve sevgilerimle