6
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
424
Okunma
Uykumun firari olduğu vakitlerde
Geçmişin gözleri düşer geceye
sokak lambaları titrek
soğuk
Baykuş çığlığında asılı kalır sözler
Yalnızlık örtülü gözyaşlarıyla
Bir duvarın ardında
ölür gülüşler
İnsanlar
gölgelerin kalabalığında
İnsanlığını kaybederken
kırık bir aynada
bir başka yüz bulur hepsi
Tanınmıyor
birbirine yabancı sahte slüetler
Bir kuşun kırık kanadında yankılanır sessizlik
Ve gecenin karanlığında başlar
Ardı arkası kesilmeyen korkular
zamanla anladım
anılar en ağır taşları taşırmış
Bir hayat daha hüzünle tamamlanırken
suskunluğumda
kaybolur her iz
Ateşe sardım küle bastım
Sevgili mektuplarını
hayat
düşlerimin parmak uçlarında
Akıp giden bir nehir gibi
bir çocuk
Yalnızlığını sarar rüzgârın uğultusuna
Bütün dünya
sessiz
ve bir mezar kadar derinken
eski bir melodinin
siyah beyaz notalarına takılı kalan
ağıt gibi
yüreğim
Zaman kum saati gibi dökülür
Seslerin izleri silinir duvarlardan
Her adımda
bir hayal daha yıkılır
Her düş
biraz daha kırılır
Ve sonunda
Her şeyin adı
“hiç” olur
Meryem Ayan
5.0
100% (11)