Sesi En Uzun Rüya
nasıl eski bir demden düştüyse gölgemiz
ayaklarımız bundan öteye gitmedi eski adlara bağlandı yalnızlığımız yağmura çerçeve yaptık ya göz kapaklarımızı gözyaşlarımız ayrılığa müzmin hapis... biz mevsimleri ayraç yaparak her sevişimize yeni okunmalar bahşettik aşka sokaklardan çekilir çekilmez üşümemiz üşenmesiziz anımsatmaya çıplak dallı ağaçları ilk ışıklara sevdalı böcekler hâlâ sarhoş saçlarımızda resimler başucumuza küs biz küsmeye küsüz küsuratsız yitiğiz gecede ve ya bir eksik ya bir fazla sabaha devamımız..." "zamanı bana olan uzaklığınla ölçüyorum ya doğmamışım ya ölmüşüm uzaklığı ölçüyorum bana tanıdığın zamanla ya gelmemişsin ya gitmişsin farklı adreslerde hep aynı eve girmek gibiydi bu ömür yolculuğu ya da aynı adreste hep farklı bir evden çıkmaktı sonsuz bir ölüme kendi notalarını unutmuş bir şarkı gibi ağlıyorum yolları değişmiş son köyde beni söylemeni arıyorum şimdi sesi en uzun rüyada..." kağan işçen... |