herkes bir gün süt dişlerini hatırlar doğrusunu söylemem gerekiyorsa çocuk gibi gülünce geçmiyor hiçbir acın uzaklarda bir ray gibi soğuk bacakların kalkıp gidiyorsun bir köy evinde paltosu delik adamın elleri güçlü bir omzun yanında uyumaya ihtiyacı olan kadınların rahatsız olduğu yerden kopuyor gerçek his bana kalmamalı kalırsa çekip gidenlerin hikayesini yazamam annem gibi kokmuyorsa
normal bir durumdan bahsediyorum üç metrelik gider borusu alıp eve dönüyorum bir yere sokulacağından olsa gerek kıvrılmış poşetinde satıcı bayanın gözlerindeki gülümsemeyi hatırlatıyor ne güzelsin sen kırmızı gün, terli yastığın kokusu bile güzel sen olsan, ellerin olsa, saçların olsa yastığı çırpıp havalandırırdın bir sabah vakti çayı demler, yanına uzanırdık ekmeğin bizim şükretme halimiz köpekler gibi sofranın yanında uzanmak olurdu herhalde bundan rahatsızlık duyabilen komşuların kapı zili kadar tatsız çıkardı sesler senin sesinden de dinlemek kalırdı bazı günler
bunları neden anlatmıyorum kimseye bana kimseden bahsedilesi gelmiyor, koca hiçlerdeyim güzel bir adamın ellerinden çıkmış heykel gibi kalsın yüzün bugün inanma, biçim değiştirme ve takas etme günü nezaket hanım olsa, yüzü şeytan gibi bakıyor derdi, kulağı sıçan götü saçları da ot parçası, gözleri yılan, kaşları zehirli ok her şeyi dağıtıp, ampul soruyorum evin odalarına duyların ihtiyacı kadarı çıkıyor tavanın göbeğinde bir niyet çekişmesi de mevcut bana hayır, hayır olmaz diyen başka bir yerin olsun daha rahat çıkıp gidebileceğin bir kapı ağzı temizliği de buna dahil sen her birine dahil, nasıl da eriyorsun, şeker kamışı sert olduğunda coğrafya baştan yazılsın yumuşadığında ulu orta aşk, tekrar mı etmeliyim sözlerin ağırlaştığı yere özlem diyorlar iyi yazarların şiir yazamadığını da düşünüp kederleniyorum çam yarması bir boğum şu sıralar göğsümden geçecek de sen bir fakirin zifaf gecesi gibi geleceksin kolay olmayacak
o günlerden gelemiyorum annem ölüyor her gün, su daha sert, hissedemiyorum annemin elinde ince bir tığ kalbime batıyor darısı başıma günler annemin öldüğü günden geliyorum mezar başında eşarbı madamın birbirimizi sevip öldürmüşüz yalan! günden güne erimez aşk, güneşe de inanmaz mı insan bahar da yine gel diyor bana, lale açacakmış
sen kıvrılınca çarşafın izi müebbet güzel kalsın her sabah gözlerini ilahi bir jilet ayırsın öyle şehvetli cesetler birikiyor ki kalbinde eski küflerin çinkosu ayrık saklanmalarına gözyaşlarını karıp, sevişen gölgeler giriyor bunları kaldırıp, evin önüne koymanın vakti rüyamızın yanaştığı iskelede olabilir
etini yarınca kan akmıyorsa, böyle bir şey mümkünse güneşin doğuşuna şahit olabiliriz beraber kulağımın içinde ağır tonajlı duyumsuzluklar biriktiğinden daha keskin mırıldan dünyanın kaç bucak olduğunu
incinmek ne demek o kapının anahtarını kaybedip liğme liğme olmadan yalnızlığa dönmeyelim
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'chop' şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
'chop' şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
ikinci güzel siirdi
ve her sey kurgu olarak yerli yerindeydi
tebrik ve selam
.....r