DÜŞÜN... NEDEN ?Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bekir Oğuzbaşaran,
DÜŞÜN NEDEN? , hece ölçüsünün sekiz artı sekiz on altılı kalıbıyla ve gazel nazım şekli ile on beş beyit hâlinde yazılmış bir şiir.Beyit sayısı bile bana manidar geldi...Bilindiği gibi Hicrî on beşinci asır içinde bulunuyoruz.Bu bir tefekkür şiiri.Şair sesli düşünüyor ve okurunu da bu düşünce silsilesine dahil ediyor.Hesaba çekilmeden önce nefsini ve öteki nefisleri hesaba çekiyor, düşünmeye davet ediyor denilse yeri.Birinci beyit şiirin bütünündeki mesajı özetliyor sanki: "Dört bir yanda feryat figan kurtulmak zor cendereden/Ah çekenler hep Müslüman tefekkür et düşün neden?" Verdiğimiz matla örneğinden de anlaşılacağı üzere şiirde iç kafiyeler de kullanılmış.Yani musammat bir gazel bu.Oldukça yüksek bir ahengi ve tonu bulunuyor.Her beyitin ikinci dizesinin sonu, vurgulu bir muhasebe ve murakabe ifadesiyle bitiyor: "tefekkür et düşün neden?" Bu ibare gazelin nakaratı oluyor.Şiirde belki de en fazla kullanılan sanat; ’ istifham’...Nakaratlardan önce kafiye kullanmayarak söylemek istediklerini daha rahat dile getirmiş şair.Çok güzel, çok anlamlı bir şiir. Her konuda sorumluluğu başkalarına, ötekilere atmadan, doğrudan doğruya ve öncelikle her şeyden kendimizi mes’ul tutmamız gerektiğini dile getiren Mehmet Âkif tarzı bir şiir.Mecit Bey, taşın altına en önce kendi elini, kolunu ve vicdanını koyuyor.Müslüman’ı düşünmeye, gerçek ve derin Müslüman olmaya çağırıyor diyebiliriz.Tebrikler. Erhan Çamurcu; Mecit Bey merhaba efendim. Dini ve manevi hassasiyeti bulunan güzel bir şiir kaleme almışsınız. Daha önce paylaştığınız şiirlerde de benzer bir hassasiyet görmüştük. İstifham sanatının anlatım gücünden gayet başarıyla faydalanmışsınız. Sorduğunuz soruların cevabı maalesef ki yine bizde gizli. Bu nedenle tecahül-i arif sanatı olarak da kabul edilebilir. on altı heceli dizelerinizde sekiz artı sekiz durakları ve bu duraklar içinde 4+4 durakları bulmak mümkün. 4+4+4+4 gibi bir durak oluşuyor ki bu da şiirinize üst düzey bir ritim katmış. Bununla beraber şiirdeki güçlü kafiye de ahengi oldukça yükseltmiş. Şiirinizin akıcılığı içinde bazı söyleyişlerinize küçük dokunuşlar iyi olabilir sanıyorum. ""Sus!" diyorlar her tahkire, ağır geldi bu fakire" dizesinde "ağır gelir" şeklinde söylemek daha iyi olabilir. "s/öz" şeklindeki kullanım şiire fazladan bir çağrışım katmamış. Bulunduğu yerde bu ifadenin "öz" şeklinde okunabileceği bir durum yok. Bu nedenle hiç ayırmamak daha doğru olur sanıyorum. "dar kurmuşlar" ifadesi de gözden geçirilebilir. Uzun ve didaktik bir şiir olması nedeniyle yer yer ifadeleriniz bir parça kuru görünüyor. Ancak genel itibariyle gayet başarılı bir şiir kaleme almışsınız. Tekrar tebrik ederim. Nice güzel şiirinizde görüşmek ümidiyle. Saygılarımla Mesut Duran; Mecit Bey merhaba. Güzel, etkili ve diri bir şiir kaleme almışsınız. İstifhamla okuyucuyu şiirin içine çekmeyi başarmışsınız. Her beyit sonunda düşünmeye davet ederek dilin okuyucuyu harekete geçirme işlevi başarıyla kullanılmış. On altılı heceyi duraklarıyla başarılı bir şekilde kullanmanız şiirin ritmini olumlu etkilemiş, ahengi sağlamış. Zordur uzun heceli dizelerde hakimiyet, gayet başarılı. Biçim bakımından musammat gazeli andıran şiirde dizelerin ikiye bölünebilmesine imkan tanıyan bir kullanım söz konusu. Sekizli heceyle dizildiğinde halk şiiri geleneğine uygun olarak abab cccb dddb biçiminde bir dörtlük nazım birimi karşımıza çıkabiliyor. Dolayısıyla her iki şiir geleneğinin izlerini de taşıyor. Hem hiciv hem taşlama tadında olmuş. Şiir dili bakımından sadece "kanıksamak" kelimesi şiirdeki dil bütünlüğünün dışında gözüküyor. Şiirde beyitler arasında anlam bütünlüğü güzel sağlanmış. İdareten ya da hece tamamlama, kafiye uydurma kaygısıyla eklendiği hissedilen herhangi bir unsur yok. Hacimli bir şiir olduğu da düşünüldüğünde bunu başarmak önemli. İfade gücü olarak sadece üçüncü beyti diğerlerinden geride buldum. Belki bunda şairin kendini şiirin içine kattığı tek beyit olmasının da etkisi vardır. Bu beyit dışında seslenmeler ve muhatap ikinci tekil kişiyle işaret edilmiş. Sadece bu beyitte birinci tekil kişi mevcut. Bir kusur değil, ihtiyaç duyulursa bütünlüğü sağlamak açısından dokunulabilir yine de. Bir de benzer şekilde sondan bir önceki beyitte "yakışmıyor bize bu hal" ifadesinde bize yerine sana zamiri düşünülebilir belki. Tefekkür edip düşünmemiz icap eden o kadar çok hal var ki, şiiriniz bu noktada takdire şayan. Tebrik ediyor esenlikler diliyorum. Vedat Ali Tok, Mecit Aktürk, düşün nede, derken cevabı hem kolay hem de müşkül bir soru soruyor. Asırlardan beri hepimiz soruyoruz. Müslümanlar niçin bu halde? Öyle ya hak dine inanıyoruz, Şanlı bir Peygamberin ümmetiyiz, o halde neden böyle sersefil bir hayat, neden dünyanın en geri milletleri arasındayız, neden hep zulme uğruyoruz, neden tembeliz, neden… Doğrusu bu tür soruların cevapları aslında basit buna Mecit Aktürk cevabı veriyor aslında: “Suç ne dinde ne asırda, aynaya bak her kusurda! Bir soluklan biraz dur da; tefekkür et düşün neden?” “Miskinliğin nesline zül tefekkür et düşün neden?” “Rehber iken bize Resul bilemedik yordam usul Günahımız çok velhasıl tefekkür et düşün neden?” Yani biz, mensup olduğumuz dinin emrine uymaz, mensup olduğumuz milletin geleneklerinden, göreneklerinden uzaklaşırsak olacağımız bu yani diz dövmek… Mehmet Akif de diyor ya: "Çalış!" dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun, Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun! Sonunda bir de "tevekkül" sokuşturup araya, Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya!” Mecit Aktürk’ün şiiri şekil itibarıyla musammat gazeldir. Aruz ahengi duyulan şiir 16’lı hece ölçüsüyle yazılmıştır. Şairi ve şiire görsellik katan sanatkârımızı tebrik ederiz. İzzet Irmak; Değerli Mecit Aktürk, yine damarıma basan, beni sürükleyen çok güzel bir şiiriniz ile karşı karşıyayız. Çok etkileyici bir üslübunuz var bence. Bunu bu şiirde de rahatlıkla hissediyorum. Bugün Âlem-i İslam’ın içinde bulunduğu buhranları çok doğru sorularla ve veciz ifadelerle sorgulamışsınız. Yer yer Mehmet Akif, bazen de Yunus Emre’yi gördüm satır aralarında. Bir yandan Nabi’nin didaktik tavrı ama öte yandan Mevlana’nın düşündüren hikâyeleri de dikkatlerden kaçmıyor. Şekil bakımından eleştirecek bir şey yok. Alışık olduğumuz dörtlük düzeni ve hece sayısı kalıpları olmamasına rağmen çok ahenkli ve kulağa hoş geliyor. Şiirlerinizi takip etmeye devam edeceğim. Selam ve muhabbetle… * Şiirdiller AKADEMİSİ ve Şiirdiller LOBİ Atölyesi * Dört bir yanda feryâd -figan; kurtulmak zor cendereden |
Teşekkürler Mecit Aktürk Kardeşim.