7
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2234
Okunma

Sh: 405
(Isparta Yalvaç Sücüllü Kasabası sert, gırtlak hakimiyetinde konuşur
Halil Emmi Kökboyacısı olarak gelir bizde konaklardı, hediyesi de kökboyası..)
BIKKA’NIN HALİL
Bıkkanın Halil
harman önü düvenciler gelirdi,
eksik çakmak taşlarını tamamlayarak,
düvenleri tamir ederlerdi
semerci; havut otunu deper
uzun çuvaldızlarla sıkı sıkı dikerdi,
harman sonu boyacılar;
her kazana ayrı renk koyup renk renk boyarlardı
gelin tacı olacak ak tavuk tüyleri
ıstarda heybe, yün yastık olacak yünler
yumak ya da gelep ipler
kazanda kaynatıldıktan sonra
çelenlere serilirdi
o günlerde çalılıklar, çelenler,
yerdeki-duvardaki taşlar hatta eller
mavi, kırmızı yeşil sarı renk - renkti
"-Sücülü’lü Bıkkanın Halil;!
artık hacı,
haaa;! Hecaza ğetmiş garısıynan
hac’ıda arkadaş olmuşlar Yalavaşlı bi basmacıynan
devrisi yıl bizim Sücüllülü kökboyacı Hacıağa
oğlan everecekmiş,
çekilip varmış..
ehliyalıynan
gapısını çalmış..
Yalavaşlı hacı basmacı arkadaşını zeyaret etmiş
dünürüynen, geliniynen oğluynan
bunnar basmacıyı görmeden daha
en yünsek mertebeden
“-vayyy aleyküm!! es-selam
ehlen ve sehlen
koşun çocuklar goşuunn..
çay söyleyin hacı amcanıza, düğüürbubanıza
davşan ganı ossuuun.. amman ha!
…
gardaşıımm..
gözeler gözeli i(n)san
Hecaz arkideşim
Ahiret gonşum teşrif etmiş mekanımıza
neüz-i billaaah adımına nurlar yağsın,
hamd-ü senalar osnun inşaallahu Teala
biz memniiyn olduk, haşa sümmaşa
Allah Rabbim Tealallah da ondan bin gatından i(y)razi osunn
hoş geldin Hacı Halil ağğa!”
hoş-beş, niyaz, temenna
eskiler, yeniler,
hacılar hocalar derken fırsatını bulduğunda
Hacı Halil Ağa
meramını arzetmiş “hayırlı bir iş için urba”
“-selamın yete(r).. evelallah,
emrin olur buva!”
bizim Halil ağa
"-hacım şu kaça" dese
basmacı"-yau sana ne oluyo
kes oğlum ondan om-beş metiro”
Halil Ağa
“-okuluk” de(y)cek ossa
“-oğlum ayır ordan ikkiyüsyimbeş parça”
“-hacım çok değil mi” demeye ga(l)ksa
“-fazla geleni iyade ede(r)sin Hacim
benim malımdan şikatım mı vaa(r)!
üş fazlasına benin deyen
buvamın o(ğ)luna satarin evelallah”
iççamaşırı, dış çamaşırı
örtüsü, çarşafı, dastarı
peşkiri, tülbendi, şarpısı
papbası, çorabı, gelinliği, fanilası
hamam havlısı, şampiyonu, kınası
kesesi, takunyası, sabını, meşrupası
cukcuğu , bardağı
altılı pasda servis dakımı
bizim Hacı Halil Ağğa susmuş
hacı basmacı coşmuş;
eli erdiğini gomuş
arada bir hacıhanıma, damada
olmadı gelingıza sormuş
hu gelingızıma, hu damat o(ğ)luma
hacı hanıma, dünüre, dünür hanıma
keşmiş, biçmiş, yığmış tezgaha
bazılarını da sarıp sarmalayıp
“herkeşe teş(h)ir olmaz,
sadacana senin gibi mühim doslara
tafsiyye” ettiklerini de yan tarafa
bazılarını da dezgahın altına.
göz alıcı ne varsa, desteleyip, sarmalayıp,
paketleyip koymuş
gözleri felfecir ,
dili “ha-şa” “sümma(ha)şa” okumuş
masa üstünde çentikle
olmadı el ayarı, göz gararı,
kesmiş-biçmiş koymuş..
“-gaynanaya fistan , gaynataya gömlek
hacıhanım apla’ya ma(h)sıs dastar, çar, fistan, önecek
hacım sana da illa bi dakım elbise gerek
el içine çıkıyorusun;
sen bana burag, neneceen” diyerek
lazım olan-olmayan aklına ne geldiyse
hısımlara, akrabalara
bebelere, gayınnara,
görümcelere, baldızlara
yakınnara, büyükannelere,
evlerdeki dedelere
“el içine çıkılacak Hacım,
lazıma baha ermez”
Halil ağa sustukça
“-ehemmimi, mühimime
tercih etmek ilazım”
işimize gelse de,
gelmese de”
Hacı susmuş……….
basmacı gonuşmuş
“-Hacım..
Ahiret gonşum
Hecaz arkideşim
evelallah!!! has-öz gardaşdan eleri
can gardaşım”
“-“hacı”lık bir humayın gibidir
ahiret gardaşım
neye dersen eyatlı bi güneş çalsa ilekelenir”
……..
“-eyisi mi sen beni diğne gözel Hacım”
yükte hafif, pahada ağır
Halil Ağğa susmuş ister-istemez
helbet Hecaz arkadaşının bir bildiği vardır
“-iyi ki” demiş, içinden adam
“Hecaz arkadaşım var
değilise neüz-i billah bunlar akıla gelmez,
biz bu işin içinden çıkamazdık
Allahın sevgili guluymuşuz vesselam
Hacının dediği gibi “lazıma baha ermez”.”
..
basmacı devam etmiş..
“gonşu akıla gelmez bayramda, düğünde
eyi kiyne gelmişiniz bu naçiz gul Hecaz arkedeşine”
..
“yolu bilene gılavız gerekmez, emme biz n’olcaz
Senin uçun ne işe yaracaz
ve lakin danışmak gerek bi işleri bilene
ne demişler;
arab eli öpmeynen, dudak gararmaz
sen bilmen sizin gasaba kaç hane
emme bağa sor, sayayın iciğinden cücüğüne”
Hacı Basmacı;
“Haccı Hallil Ağğa”nın düğün
tedariğini natamam tamamlamış
kendinde bulunmayanı
sağdan-soldan getirterek
“bu zamanda böyle dostluk mu var”mış
herkese illa bir Hecaz arkadaşı gerek
Yalavaşlı;
kendince bir sürü hesap-kitap etmiş
eski yazıyla yazmış
yeni yazıyla çizik çekmiş..
guya epey bi tenzil etmiş..
ikram izzet etmiş enivemiş
Halil Ağa
"gelinliği bari kiralasak"
diyecek olsa
"-ne!
sen napıyon yau
gelinniği kiralaycak adamın
bu galite yerde ne işi vaa(r) arkideş!
Allah Allaaahhh
tevbe suphanallah..
orda dur bireş"
!……………
"-Allah Allaaahhh
töbossun olmaz Hacı
yau sen ne dimeğ isdeyyon yauu
heç olcek şey mi arkideş
ben demad-o(ğ)luma, elin galdırdığı
gelinniği gulladırı(r) mıyın heş" demiş
Halil Ağa
"-şu varıdı hacım" demeye kalksa
“-ben gözel gelinnime
eski şey mi gullandıracan bee”
sonura hacının gulağına eğilir,
"-destur ver hacım,
münafikliğ itmeee.”
..
orda bi dur
senin bildiğin gadak,
benim unutduğum (v)maa(r)
bişiy biliyoz ki!
deyoruz şurda yahu Allah Allaaahhh
vallahi ve billahi
Mü’min gardaşımın hayrına
senin eyinniğine
emme ve-lakin illa!!!”
!!!?
olmadık bir azametle hiddetlenir..
“-dediğin gibi bi tedarik görceğsen
ged!!…
..
get başga yerden al arkideş”
..
“-benim malıma..
garezim mi var len
….
düğün dediğin ömürde bi tefa
sen beni diğne
ele bakma
hacım üş gün sonura ilaf-söz olur,
daş yerinde ağırdır,
ağırıkane yeyniceklik etme
..
vesveseye gark olup da,
kör şeytana uyma
neneceen
sen beni diğne arkideş
..
leen bağa bak.. yoğusam seni..ha!
Hacı Abla mı fişdekleyyoru acıba!
ö(y)le bişi varsa bak, obal da boynuna
beni günaha sokma,
neme gerek hu üş günnük dünnada
dirliğine müsepbip olmeyen buva!”
“-sen, gel ben Hacı arkideşini,
ahret gonşunu diğne
hincikinne(r) asri,
zamane…
??
zaman sana uymaycak,
sen zamana uyacan hacım
zaman bizim zamanımız de(ğ)el gari
onnarın zamani,
iki gün sonura baş kakıncı olur nemi(e)nazım”
..
“-Allah m(uh)afaza
sen bana gulak ver
sakalını yerine goy
güccük hesabı boş ver
çiğlik etme yahu!
he hacım!
he benim ahiret gonşum,
Hecaz garındaşımm
baya bildiğin va(r) ya?
has-öz gardaşlarımdan elerisin töbossun"
Halil Ağa;
"-hacım şu gerekmez
hemi de da(h)a bunun arkasından gelen va(r)" derse
"-emme yaptın
sen benim ahretliğimsin,
böğüne böğün sen..
sen benim bitecik ahiret gonşumsun
orada da görüşecez inşa-Allah sennen
…
ne-u zü billah,
hekmetinden söval olunmaz i(n)şaallaaahh..
ne dediyk! dii
sen benim Dünna-Ahret gardaşımsın
damat da benim oğlum-evladım sayılma(z) mııı
evvel-Allahh canımdan can sayılı(r),
hemide candan ulu,
candan eleri, canımdan datlı!
bunna(r) dova edecek bize ikiğün sonura bunna(r)
başga kimimiz va(r) leen
arkamıza bakmadan arkada goyup getceek ulen!
münafikliğ etme eyy Allahın sevgili gulu
kırkbin kerre maşşallah
tühh! tüh! maşşallah suphanallah
hu çapıt uçun mu düşünüyossun
eh! madem ö(y)le deyosun;
gönnün hoş ossun,
de bakalım bee o da bizden oluve(r)siin,
heş olmaz olu(r) mu?
helal osun bu(v)aa
ha hacı arkideşden de kâr etmeyiverelim
lafı mı olu(r) hacım
evlat bunnaaa(r) evlat
iki gözümüzün nuru
maşallah
tûh tûûh
suphan Allah"
………
“-sen ki Cenab-ı Rabb-il Aleminin
mübarek topraklarına yüz sürmüş
Cenab-ı Hakk Teala Celle Celalüh Haziretlerinin
mübarek sevgili bi gulu olalak
hu fakir haneyi zeyaret ederek,
bizi düşünmüş,
bizi arzı etmişsin
helal rızık kapımıza şeref vermişsin
Allah-ı Azimüş-Şan da senden irazi ossun
Rabbim Tealallaahh; Yövmil Gıyametde
seni de cennetlik mü’min kullarına
ilhak eylesin i(n)şallah…
…
evliyaların, velilerin, veliyullahların
yüzü suyu hormetine
lutfet elinden öpeyin mubarek insan
şükür sana gözel Irapbım Teal-Allah
şefaati Ya Resulullah
bereket-i Halilullahh, Şefaati Resullah
Halil-irbem bereketi ver gözel Irapbım
Allah’dan i(n)şaallah”
"-hacım şu hesabı!”
"-ne! sen bana
paramı teklifat ediyon len
çık şurdan,
get başımdan
get başka işini gör
münafık fasık gullar gibi
hesap ha! o ne yauu
sana da mı hesap dutacaz
gönünden ne goparsa
bizi ki peygamber bazarlığı müslüman
get! get başga işini gör
get şurdan."
velev kii Hacı Ağğa
üç gün sonra gittiyse, hecaz arkadaşına
bi çalım, bi azamet
"-ne! çık len şurdan
senden para isteyen mi va(r),
düğünde basmalar,
parça bezler yağmış adeta
hecaz arkadaşından geline, damada
sağdıca, çalgıcılara
taksilere, münübüslere, arabalara..
ağır misafir Hacı Basmacı, maaile
Hacc’ın faziletlerini anlatmış
odada-pacada kahvede, düğün evinde her önüne gelene
bin azametle
teselleme getirmiş Hacı Hallil ağğa’lı elbette
baş köşeye gurulmuş
atmış, üfürmüş, savurmuş,
haram-helal, fayız hususunda
eski köylüye yeni adet buyurmuş
her şey dediği gibi olmuş
şükrün bini bi para
nurlara garkolmuş..
Hacı Halil Ağğa! düğünden sonra
çıkmışsa haşa huzura
basmacı selamı almadan daha
hesap muhabbete,
muhabbet boğulmuş “davşan ganı çay”a
bi soluklanma arasında
Hacı Halil ağğa
“-hacım şu bizim he…” demeye kalksa
“-yau arkideş ne eviyossun”
sonra hiddetle bir illallah
"-fe! suphan-Allah
töbeler töbossun
Ya-Rabbim, Ya! Resul-Allah
Allahım!, sen bana sabır ver
Ya-Rabbim, cık.. cık.. cık!
get len şurdan, münafık!!
ne biçim adamışın yauu
töbee töbe
her zamanki gibi hediye me(v)simin masılıyna
bizim Hacı Halil ağa
bir ay sonra tekrar varmışsa;
“-bre ğidi çay etişdirin Hacı Amcanıza”
her zamankinden büyük
"-hacım hu sepedi boşaldivirin”
“-Allah senden iyrazi ossun
………..”
“-bi de şu bizim hesap"
basmacı ağzına dıkmış lafı
basmış kalayı
"-çık!! çık! şurdan derhal
bi daha da gelme! haneme
yüzümü göremezsin vallahi! ve billahi
ne bu alemde ne ayhiretde
tercih ederin olmadığın cehendemi
…
üçden-dokuza şert osun
hakkımı heylal etmen..
iki c(ih)anda
ya hu! el bana ne demez len
bizim dostluğumuz paraynan mı
sen beni, bu fukara kul
hecaz arkadaşını taniyememişsin herhal
bizim dosluğumuz bazara gadar deel
mezara gadardır evel-Allah!!!..
sana göre öyle değilise çız üsdüme derhal
biz seninen hu fani dünyada arkideş
gerçek dünyada gonşu olcez inşallah
onun uçu a(ğ)zından çıkanı kula(ğı)n duysun ulen!
gula(ğı)nı eyi aş(ç), eyi diğne
senin teklifatın nedir
sen ne demeğ isteyon vetandaş
üş guruşa tenezzül eden
münezzehtir
yoldaş, arkideş, gardaş
ha-şaaa, sümma(ha)aaşşşaaa!
hu senin bana yaptığın cayiz midir hacı ağğa
ürüsva mı edecen beni elaleme
hordan gören-duyan el ne demez adama
benim de her Alla(hı)n gulu gıdak
haysiyetim, şerefim, el içinde etibarım
böyük tacirler yanında gredom ma(r) evelallah..
get şurdan gardaşım yaa
haddinden ziyade erezil etdin bee
Allah indinde hesabını sorarın vallah
yau senin yapdığın maazallah
garacahillig değil de nedir
İ(n)şallahu Teala duymazdan geli(r) de
günah yazmaz değilisee
yövmül gıyamete gadak ezap duyarın ma’az Allah”
..
her gittiğindeki gibi
altı ay sonra gene elinde sepedine
köyde ne yetişiyosa o günün behrinde
hacı basmacının huzuruna vardığında
gene aynı teraneler
gelsin çaylar, gitsin kahveler
hal-hatır.. muhabbetler
atılmış-savrulmuş
mangalda kül
Halil ağada hal kalmamış
her defasında sepet-sepet meyva
bin temenna selamla
davşan ganı çayla
iadeten birkaç parça basma
hesabı görmeye yanaşmamış asla
Halil ağa ne zaman varsa
Köyden kalkıp vardığında Yalavaç’a
arkadaşsız gitmemeli Hecaz’a
Halil Ağa “-bismillah” deyip çayını
bile karıştırmadan daha
bu defa işi halletmeye kararlı
“-Hacım” demiş ama..
…
ters ters bakmış,
hitdetle gaşlarını çatmış gene Hacı Basmacı
beklemiş..
bekletmiş
Halil ağa bu defa kesin
her zamankinden sert bir azar işiteceğinden emin
bir kalay daha haketmiş
ama basmacı bu defa sesini yükseltmemiş..
yumuşacıııık
“-ne ulen münafık..
ulen ne lafdan anlamaz ahretliksin sen yahu he..
hıı!!
de bakalım ne!
buyur..”
"-Hacım ölüm olur,
zulüm olur”
“buyur”
Allahın emri
yarına çıkcamız ne malim
hesabı görüp helalleşelim"
dediğinde dee;
munis bir sesle kucaklamış
Hecaz arkadaşının sakalını okşamış
iki omzundan tutup
karşısına almış
başını omzuna
olmadı diğer omuna yaslayıp kucaklamış
omuzlarını bırakmadan
gözlerinin içine deri-derin bakmış
“-bismillaaahhh”
…
"-ulen..!!
…
"-ulen..!!
gapımızı çaldın, eyvallah,
bereket yağdırdın, şükür!
Rabbil Alemin’de senin ömrüne bereket yağdırsın..
İnşa-Allah!!
İnşaalla-u Teala her iki dünyan da nura gark ossun”
“-sen de İnşallah hacım” deyoru, Halil ağa.. yutkunuyoru
gözleri doluyoru
“-inan bu hesap beni huzursuz ediyoru” deyoru
hazır kimse yoğukana..
şu hesabı bi görsek! ha!!”
“-bismillaahh.. eyi madem..
pekey.. madem ısrar ettin..
gel bakalım da!
len sanada mı hesap dutacaz, münafik
göynünden ne goparsa ırafık
“hunu müynasip gördüm,
göynümden bu gopdu de”
eyvallah
gerisinden bana nee.. sana neee!!”
“-…”
Allah cezanı galdırsın
get!.... benden yannı
gatın gatın helal-hoş ossun."
Halil Ağa geldiğine pişman,
o(ğ)lanı everdiğine de(ğ)el emme
urba uçu Yalavaca geldiğine bin pişman
neytse nafile
Sücüllü’nün yolunu dutmuş her seferinde
birkaç parça bez boş sepetinde
..
bir,
üç,
beş!
n(ih)ayet iki sene sonura
Halil Ağa er vakit kapıyı çalıp,
"hacım bak Allahın adını anıyorun
hesabı görmeden töbossun getmen
mahçup oluyon valla yauv
uykularım gaçıyo"
der demez,
bizim basmacının canına tak etmiş
"-ne!
sen hesap mı deyon”
“-..”
“-....”
“-gel görelim hacım
…
gel otur..”
..
“-gel bakalım hacım höyle annacıma
bakalım-bakalııım
bizim kara kaplıya"
açmış -eski yazılı -
goccaman kara kaplı defterin eski sayfalarını
"-Bismillahirrahmanirrahiym!"
…
"-ahret gardaşım hacım"
böğün dünya yarın ahret
böğün mübarek gün cüm!a
gelelim senin urba hesabına
gara gaplının ak sayfasına
eveeet………,
evvet !!
Sücüğüllülü gadim dosd
Haci Halil Ağ!ğa!"
cem’an
"-binüçyus liyra!"
benyinden ataş fışkırmış senin Halil Ağanın
"-ne!" demiş
"-hacım neyttin sen Allah-lillah aşkına
ben üç yüz bile yoktur deyodum"
"-aldığımız alt tarafı bi düğünlük urba"
Yalavaşlı, Hacı Basmacı
hiddetle çatmış gaşlarını
eğmiş çehresini
..
…
…
…
bir müddet beklemiş
ne nefes alınmış,
ne renk verilmiş
"-Haci Efendiiiii" demiş
beklemiş,
“-…”
beklemiş
tekrar
"-Hac(i) Efendi" demiş,
………
"-biz seninen peygamber bazarlığı etdik."
“-..”
"-düğün ediyon,
durumun sıkışıktır dedik
dile goley bi hakkın ikki sene de bekledik,
…
onuna-bununa selam göndermedik
abıkata vermedik,
istida,
olmadık pusula
ona keza?
bi günden bi ğüne
gapını de(v)şirmedik
yolunu çevirmedik
"hacı bizim hesap" demedik."
“-..”
"-o ğün deviz şu fiyetti
böğün bu fiyet
habarın var mı senin ektisattan
bu çark nassı dönüyo zannediyon
e(n)flasyon va(r), memlikette eflasyon.
sana verdiğim fiyetten
alıp yerine goyyameyon ben
arkideş sen ne deyon"
"-eh! artık bizim de canımıza yetti
sen de birez mer(ha)emet et,
canına okuyoru milletin bu ektisat
ee… annayış gösdert gari
zaten işle(r) kesat,
!!!
sana göre işler ayna
çal-çal oyna
değil mi yaa!!
senin umurunda mı Yalavaşlı basmacı hacı ağa
boninin mühleti geşmiş, ona keza
başga ödemelerimiz de vaa
canım burnuma ğeldi vallaha
yete(r) gari yau yete(r)!
Alla(hı)n aşgına
………….”
“-.”
“…………….”
“-bu ğadar da olmaz amma!”
“-……”
"-bak arkıdeş
burası bi tecarethana
burada her bişşey para!
öde!”
“-…”
“-öde, değilse icra galdırıyın valla
heciz endiriyin hem valla hem billa
me(v)zu tecaret oldumuydu
plensipimden şaşman
benim annayışım bu
feriştahımış annaman
bobam mezerden gakcek diğnemen Hacı Ağğa"
Halil Ağa, düşünmüş,
"-senet yok, sepet yok desem
Allah mafaza, harcandı geyildi,
aldıklarımı iade etsem
aradan bunca zaman geçti eskidi”
hacı arkadaşı gene bunu
bağrından itmemiş
fayız gomuş emme borcunu
heş değilse taksitlendirivimiş"
de! de(ye)cen senin Bıkkanın Halil
namı diğer Hacı Halil Ağa
tö(v)be gadim dost Hacı Halil Ağğa
böyle düğün edivimiş
hacı arkadaşı basmacının sayasında!
“-gari hinci
Allah! duşmanıma dahi böyle basmacı
üsdelikde Yalavaşlı,
hemi de hacı arkadaşı
böylesi dost hele hele gadim dost
vermesin”
deye dova ederimiş
Terziler Ovasından yedi dönüm yer satmış
taksitden filan vazgeçmiş,
hesabı gapatmış.
“-vahtıyla bi dönüm yer satsam
oynaya galgıya düğün ederdim” derimiş
ne bi da(h)a hacı arkadaşının yanına ğetmiş
ne de bi daha o sokakdan, geşmiş
ne de hacı da olsa basmacılara etibar etmiş
Sn Hasan Çelikli’den derlenmiştir 1999.
DİPNOT:
havut otu: hasır, hasır otu
Hicaz: Müslümanların Hac bölgesi
basma: pamuklu bez, basmacı:manifaturacı
devrisi yıl : ertedi yıl devreden yıl.. müteakip yıl
dastar: Sücüllü’ye özgü beyaz pamuklu dokuma baş örtüsü, çember
şampuan
meşrupa / maşrapa: kulplu tas, su tası
cukcuk: sürahi (su boşaltırken cukcuk diye ses çıkardığından olmalı
Gelingız / gelinkız : gelin olacak ya da yeni gelin olmuş kişinin nişanlısı ya da eşinin ana-babasına göre adı
velfecir: göz, (kurnazlıkla) ışıl ışıl parlayan göz
fistan: kadınların (omuzdan ayağa kadar uzunlukta) giydiği tek parça basma entari
önecek/önlük: belden aşağı önü kapatan(60x90) düz çizgi işlemeli dokuma
diğne : dinle
yeğnicek:hafiflik,düşük iş
diğne: dinle, kulak ver
caiz(Arapça): uygun, münasip, yerinde, geçerli sayılan
rüsva: toplumda ayıplanmış, rezil olmuş kimse
erezil etmek / irezil etmek: acınacak hale getirmek, rezil etmek
katın katın: kat-kat, katbe kat fazlasıyla
eski yazı: Arap harfleri
urba;düğün için alınan elbiseleri ifade eder
Kadim: çok eski, ezelden beri
Peygamber pazarlığında taraflar karşı tarafın teklifini kabul eder, bir itimat söz konusudur
boni / bono : senet
mühlet / müddet : vade
Resim Yörük Ali Efendi
Sn Muhammet Güzel’in dedesi
Cennet Mekan Olsunlar
5.0
100% (10)