Seyyahlar
Seyyah
“-ulen huncucuk sahatı bile gavurdan alıyoz” “-nolcag bu memleketin hali” “-işimiz yok Alamana uşaklık ediyoz” “-Atatürk paflikeler gurcağdı hani?” polis damadının ziyaretinde Hacımehmetoğlu görmüşde “-gurmuş, gurmuş” dedi “Nazilli’de bi basma fabırkası var ben deyen 30-40 dönüm sen de 50-60 dagar” te bobam te! gözüyün alabildiğine i(n)san elerdiğin yer pambık balesi gamyonnar vızır vızır; nere ğediyoru o ğadak basmayı kim keycek şaş gal gari Hacımehmetoğlu bir Nazilliyi bilirdi Bedel Antebi, Semerci Senirkent’i, Ankara’lı Depeyurdun altından başka bir yeri bilmezdi ama adı niye Ankaralı “-Allah bilir”di. sonra sonra kepeneği sırtından atıp gedenler Alamanı Hacıoğlu Mehmet’le Ankara’yı Tıkırdak Seydişeer’i Hasanüseyin Söke’yi Avilden, Kenan’ın sayasında İstanbul’u öğrendi Hasanali’nin Hüseyin Mahmut beyle Konya’yı, Vakıfları. Necati, Şaban beyin sayesinde İzmir’i bi atmışbir oynamış, ne zaman dört gişi bi(r) araya gelsin, dinle gari bu ağalar ne zaman ağızlarını açsalar arkalarına do(ğ)ru kaykılırlar ellerini ya yelek cebindeki köstekli sahata atarlar ya da oralardan aldıkları dakıma cığara dakar tellendirirlerdi ve çok möhüm bi hadiseyi anlatmaya başlarlar oradakı i(n)hsanların söylediklerinden beyanatta bulunurlar, olmadı mayışırlar dirsekten destek alıp yun yastıklarda “olmaycak işin anasını yatmak beller”di mencilistekilerce ayıplansalar da “el var” demez, böyük-güçcük dinemezlerdi şe(hi)r görmüş bedevi |