Hacı
Sh: 405
(Isparta Yalvaç Sücüllü Kasabası sert, gırtlak hakimiyetinde konuşur Halil Emmi Kökboyacısı olarak gelir bizde konaklardı, hediyesi de kökboyası..) BIKKA’NIN HALİL Bıkkanın Halil harman önü düvenciler gelirdi, eksik çakmak taşlarını tamamlayarak, düvenleri tamir ederlerdi semerci; havut otunu deper uzun çuvaldızlarla sıkı sıkı dikerdi, harman sonu boyacılar; her kazana ayrı renk koyup renk renk boyarlardı gelin tacı olacak ak tavuk tüyleri ıstarda heybe, yün yastık olacak yünler yumak ya da gelep ipler kazanda kaynatıldıktan sonra çelenlere serilirdi o günlerde çalılıklar, çelenler, yerdeki-duvardaki taşlar hatta eller mavi, kırmızı yeşil sarı renk - renkti "-Sücülü’lü Bıkkanın Halil;! artık hacı, haaa;! Hecaza ğetmiş garısıynan hac’ıda arkadaş olmuşlar Yalavaşlı bi basmacıynan devrisi yıl bizim Sücüllülü kökboyacı Hacıağa oğlan everecekmiş, çekilip varmış.. ehliyalıynan gapısını çalmış.. Yalavaşlı hacı basmacı arkadaşını zeyaret etmiş dünürüynen, geliniynen oğluynan bunnar basmacıyı görmeden daha en yünsek mertebeden “-vayyy aleyküm!! es-selam ehlen ve sehlen koşun çocuklar goşuunn.. çay söyleyin hacı amcanıza, düğüürbubanıza davşan ganı ossuuun.. amman ha! … gardaşıımm.. gözeler gözeli i(n)san Hecaz arkideşim Ahiret gonşum teşrif etmiş mekanımıza neüz-i billaaah adımına nurlar yağsın, hamd-ü senalar osnun inşaallahu Teala biz memniiyn olduk, haşa sümmaşa Allah Rabbim Tealallah da ondan bin gatından i(y)razi osunn hoş geldin Hacı Halil ağğa!” hoş-beş, niyaz, temenna eskiler, yeniler, hacılar hocalar derken fırsatını bulduğunda Hacı Halil Ağa meramını arzetmiş “hayırlı bir iş için urba” “-selamın yete(r).. evelallah, emrin olur buva!” bizim Halil ağa "-hacım şu kaça" dese basmacı"-yau sana ne oluyo kes oğlum ondan om-beş metiro” Halil Ağa “-okuluk” de(y)cek ossa “-oğlum ayır ordan ikkiyüsyimbeş parça” “-hacım çok değil mi” demeye ga(l)ksa “-fazla geleni iyade ede(r)sin Hacim benim malımdan şikatım mı vaa(r)! üş fazlasına benin deyen buvamın o(ğ)luna satarin evelallah” iççamaşırı, dış çamaşırı örtüsü, çarşafı, dastarı peşkiri, tülbendi, şarpısı papbası, çorabı, gelinliği, fanilası hamam havlısı, şampiyonu, kınası kesesi, takunyası, sabını, meşrupası cukcuğu , bardağı altılı pasda servis dakımı bizim Hacı Halil Ağğa susmuş hacı basmacı coşmuş; eli erdiğini gomuş arada bir hacıhanıma, damada olmadı gelingıza sormuş hu gelingızıma, hu damat o(ğ)luma hacı hanıma, dünüre, dünür hanıma keşmiş, biçmiş, yığmış tezgaha bazılarını da sarıp sarmalayıp “herkeşe teş(h)ir olmaz, sadacana senin gibi mühim doslara tafsiyye” ettiklerini de yan tarafa bazılarını da dezgahın altına. göz alıcı ne varsa, desteleyip, sarmalayıp, paketleyip koymuş gözleri felfecir , dili “ha-şa” “sümma(ha)şa” okumuş masa üstünde çentikle olmadı el ayarı, göz gararı, kesmiş-biçmiş koymuş.. “-gaynanaya fistan , gaynataya gömlek hacıhanım apla’ya ma(h)sıs dastar, çar, fistan, önecek hacım sana da illa bi dakım elbise gerek el içine çıkıyorusun; sen bana burag, neneceen” diyerek lazım olan-olmayan aklına ne geldiyse hısımlara, akrabalara bebelere, gayınnara, görümcelere, baldızlara yakınnara, büyükannelere, evlerdeki dedelere “el içine çıkılacak Hacım, lazıma baha ermez” Halil ağa sustukça “-ehemmimi, mühimime tercih etmek ilazım” işimize gelse de, gelmese de” Hacı susmuş………. basmacı gonuşmuş “-Hacım.. Ahiret gonşum Hecaz arkideşim evelallah!!! has-öz gardaşdan eleri can gardaşım” “-“hacı”lık bir humayın gibidir ahiret gardaşım neye dersen eyatlı bi güneş çalsa ilekelenir” …….. “-eyisi mi sen beni diğne gözel Hacım” yükte hafif, pahada ağır Halil Ağğa susmuş ister-istemez helbet Hecaz arkadaşının bir bildiği vardır “-iyi ki” demiş, içinden adam “Hecaz arkadaşım var değilise neüz-i billah bunlar akıla gelmez, biz bu işin içinden çıkamazdık Allahın sevgili guluymuşuz vesselam Hacının dediği gibi “lazıma baha ermez”.” .. basmacı devam etmiş.. “gonşu akıla gelmez bayramda, düğünde eyi kiyne gelmişiniz bu naçiz gul Hecaz arkedeşine” .. “yolu bilene gılavız gerekmez, emme biz n’olcaz Senin uçun ne işe yaracaz ve lakin danışmak gerek bi işleri bilene ne demişler; arab eli öpmeynen, dudak gararmaz sen bilmen sizin gasaba kaç hane emme bağa sor, sayayın iciğinden cücüğüne” Hacı Basmacı; “Haccı Hallil Ağğa”nın düğün tedariğini natamam tamamlamış kendinde bulunmayanı sağdan-soldan getirterek “bu zamanda böyle dostluk mu var”mış herkese illa bir Hecaz arkadaşı gerek Yalavaşlı; kendince bir sürü hesap-kitap etmiş eski yazıyla yazmış yeni yazıyla çizik çekmiş.. guya epey bi tenzil etmiş.. ikram izzet etmiş enivemiş Halil Ağa "gelinliği bari kiralasak" diyecek olsa "-ne! sen napıyon yau gelinniği kiralaycak adamın bu galite yerde ne işi vaa(r) arkideş! Allah Allaaahhh tevbe suphanallah.. orda dur bireş" !…………… "-Allah Allaaahhh töbossun olmaz Hacı yau sen ne dimeğ isdeyyon yauu heç olcek şey mi arkideş ben demad-o(ğ)luma, elin galdırdığı gelinniği gulladırı(r) mıyın heş" demiş Halil Ağa "-şu varıdı hacım" demeye kalksa “-ben gözel gelinnime eski şey mi gullandıracan bee” sonura hacının gulağına eğilir, "-destur ver hacım, münafikliğ itmeee.” .. orda bi dur senin bildiğin gadak, benim unutduğum (v)maa(r) bişiy biliyoz ki! deyoruz şurda yahu Allah Allaaahhh vallahi ve billahi Mü’min gardaşımın hayrına senin eyinniğine emme ve-lakin illa!!!” !!!? olmadık bir azametle hiddetlenir.. “-dediğin gibi bi tedarik görceğsen ged!!… .. get başga yerden al arkideş” .. “-benim malıma.. garezim mi var len …. düğün dediğin ömürde bi tefa sen beni diğne ele bakma hacım üş gün sonura ilaf-söz olur, daş yerinde ağırdır, ağırıkane yeyniceklik etme .. vesveseye gark olup da, kör şeytana uyma neneceen sen beni diğne arkideş .. leen bağa bak.. yoğusam seni..ha! Hacı Abla mı fişdekleyyoru acıba! ö(y)le bişi varsa bak, obal da boynuna beni günaha sokma, neme gerek hu üş günnük dünnada dirliğine müsepbip olmeyen buva!” “-sen, gel ben Hacı arkideşini, ahret gonşunu diğne hincikinne(r) asri, zamane… ?? zaman sana uymaycak, sen zamana uyacan hacım zaman bizim zamanımız de(ğ)el gari onnarın zamani, iki gün sonura baş kakıncı olur nemi(e)nazım” .. “-Allah m(uh)afaza sen bana gulak ver sakalını yerine goy güccük hesabı boş ver çiğlik etme yahu! he hacım! he benim ahiret gonşum, Hecaz garındaşımm baya bildiğin va(r) ya? has-öz gardaşlarımdan elerisin töbossun" Halil Ağa; "-hacım şu gerekmez hemi de da(h)a bunun arkasından gelen va(r)" derse "-emme yaptın sen benim ahretliğimsin, böğüne böğün sen.. sen benim bitecik ahiret gonşumsun orada da görüşecez inşa-Allah sennen … ne-u zü billah, hekmetinden söval olunmaz i(n)şaallaaahh.. ne dediyk! dii sen benim Dünna-Ahret gardaşımsın damat da benim oğlum-evladım sayılma(z) mııı evvel-Allahh canımdan can sayılı(r), hemide candan ulu, candan eleri, canımdan datlı! bunna(r) dova edecek bize ikiğün sonura bunna(r) başga kimimiz va(r) leen arkamıza bakmadan arkada goyup getceek ulen! münafikliğ etme eyy Allahın sevgili gulu kırkbin kerre maşşallah tühh! tüh! maşşallah suphanallah hu çapıt uçun mu düşünüyossun eh! madem ö(y)le deyosun; gönnün hoş ossun, de bakalım bee o da bizden oluve(r)siin, heş olmaz olu(r) mu? helal osun bu(v)aa ha hacı arkideşden de kâr etmeyiverelim lafı mı olu(r) hacım evlat bunnaaa(r) evlat iki gözümüzün nuru maşallah tûh tûûh suphan Allah" ……… “-sen ki Cenab-ı Rabb-il Aleminin mübarek topraklarına yüz sürmüş Cenab-ı Hakk Teala Celle Celalüh Haziretlerinin mübarek sevgili bi gulu olalak hu fakir haneyi zeyaret ederek, bizi düşünmüş, bizi arzı etmişsin helal rızık kapımıza şeref vermişsin Allah-ı Azimüş-Şan da senden irazi ossun Rabbim Tealallaahh; Yövmil Gıyametde seni de cennetlik mü’min kullarına ilhak eylesin i(n)şallah… … evliyaların, velilerin, veliyullahların yüzü suyu hormetine lutfet elinden öpeyin mubarek insan şükür sana gözel Irapbım Teal-Allah şefaati Ya Resulullah bereket-i Halilullahh, Şefaati Resullah Halil-irbem bereketi ver gözel Irapbım Allah’dan i(n)şaallah” "-hacım şu hesabı!” "-ne! sen bana paramı teklifat ediyon len çık şurdan, get başımdan get başka işini gör münafık fasık gullar gibi hesap ha! o ne yauu sana da mı hesap dutacaz gönünden ne goparsa bizi ki peygamber bazarlığı müslüman get! get başga işini gör get şurdan." velev kii Hacı Ağğa üç gün sonra gittiyse, hecaz arkadaşına bi çalım, bi azamet "-ne! çık len şurdan senden para isteyen mi va(r), düğünde basmalar, parça bezler yağmış adeta hecaz arkadaşından geline, damada sağdıca, çalgıcılara taksilere, münübüslere, arabalara.. ağır misafir Hacı Basmacı, maaile Hacc’ın faziletlerini anlatmış odada-pacada kahvede, düğün evinde her önüne gelene bin azametle teselleme getirmiş Hacı Hallil ağğa’lı elbette baş köşeye gurulmuş atmış, üfürmüş, savurmuş, haram-helal, fayız hususunda eski köylüye yeni adet buyurmuş her şey dediği gibi olmuş şükrün bini bi para nurlara garkolmuş.. Hacı Halil Ağğa! düğünden sonra çıkmışsa haşa huzura basmacı selamı almadan daha hesap muhabbete, muhabbet boğulmuş “davşan ganı çay”a bi soluklanma arasında Hacı Halil ağğa “-hacım şu bizim he…” demeye kalksa “-yau arkideş ne eviyossun” sonra hiddetle bir illallah "-fe! suphan-Allah töbeler töbossun Ya-Rabbim, Ya! Resul-Allah Allahım!, sen bana sabır ver Ya-Rabbim, cık.. cık.. cık! get len şurdan, münafık!! ne biçim adamışın yauu töbee töbe her zamanki gibi hediye me(v)simin masılıyna bizim Hacı Halil ağa bir ay sonra tekrar varmışsa; “-bre ğidi çay etişdirin Hacı Amcanıza” her zamankinden büyük "-hacım hu sepedi boşaldivirin” “-Allah senden iyrazi ossun ………..” “-bi de şu bizim hesap" basmacı ağzına dıkmış lafı basmış kalayı "-çık!! çık! şurdan derhal bi daha da gelme! haneme yüzümü göremezsin vallahi! ve billahi ne bu alemde ne ayhiretde tercih ederin olmadığın cehendemi … üçden-dokuza şert osun hakkımı heylal etmen.. iki c(ih)anda ya hu! el bana ne demez len bizim dostluğumuz paraynan mı sen beni, bu fukara kul hecaz arkadaşını taniyememişsin herhal bizim dosluğumuz bazara gadar deel mezara gadardır evel-Allah!!!.. sana göre öyle değilise çız üsdüme derhal biz seninen hu fani dünyada arkideş gerçek dünyada gonşu olcez inşallah onun uçu a(ğ)zından çıkanı kula(ğı)n duysun ulen! gula(ğı)nı eyi aş(ç), eyi diğne senin teklifatın nedir sen ne demeğ isteyon vetandaş üş guruşa tenezzül eden münezzehtir yoldaş, arkideş, gardaş ha-şaaa, sümma(ha)aaşşşaaa! hu senin bana yaptığın cayiz midir hacı ağğa ürüsva mı edecen beni elaleme hordan gören-duyan el ne demez adama benim de her Alla(hı)n gulu gıdak haysiyetim, şerefim, el içinde etibarım böyük tacirler yanında gredom ma(r) evelallah.. get şurdan gardaşım yaa haddinden ziyade erezil etdin bee Allah indinde hesabını sorarın vallah yau senin yapdığın maazallah garacahillig değil de nedir İ(n)şallahu Teala duymazdan geli(r) de günah yazmaz değilisee yövmül gıyamete gadak ezap duyarın ma’az Allah” .. her gittiğindeki gibi altı ay sonra gene elinde sepedine köyde ne yetişiyosa o günün behrinde hacı basmacının huzuruna vardığında gene aynı teraneler gelsin çaylar, gitsin kahveler hal-hatır.. muhabbetler atılmış-savrulmuş mangalda kül Halil ağada hal kalmamış her defasında sepet-sepet meyva bin temenna selamla davşan ganı çayla iadeten birkaç parça basma hesabı görmeye yanaşmamış asla Halil ağa ne zaman varsa Köyden kalkıp vardığında Yalavaç’a arkadaşsız gitmemeli Hecaz’a Halil Ağa “-bismillah” deyip çayını bile karıştırmadan daha bu defa işi halletmeye kararlı “-Hacım” demiş ama.. … ters ters bakmış, hitdetle gaşlarını çatmış gene Hacı Basmacı beklemiş.. bekletmiş Halil ağa bu defa kesin her zamankinden sert bir azar işiteceğinden emin bir kalay daha haketmiş ama basmacı bu defa sesini yükseltmemiş.. yumuşacıııık “-ne ulen münafık.. ulen ne lafdan anlamaz ahretliksin sen yahu he.. hıı!! de bakalım ne! buyur..” "-Hacım ölüm olur, zulüm olur” “buyur” Allahın emri yarına çıkcamız ne malim hesabı görüp helalleşelim" dediğinde dee; munis bir sesle kucaklamış Hecaz arkadaşının sakalını okşamış iki omzundan tutup karşısına almış başını omzuna olmadı diğer omuna yaslayıp kucaklamış omuzlarını bırakmadan gözlerinin içine deri-derin bakmış “-bismillaaahhh” … "-ulen..!! … "-ulen..!! gapımızı çaldın, eyvallah, bereket yağdırdın, şükür! Rabbil Alemin’de senin ömrüne bereket yağdırsın.. İnşa-Allah!! İnşaalla-u Teala her iki dünyan da nura gark ossun” “-sen de İnşallah hacım” deyoru, Halil ağa.. yutkunuyoru gözleri doluyoru “-inan bu hesap beni huzursuz ediyoru” deyoru hazır kimse yoğukana.. şu hesabı bi görsek! ha!!” “-bismillaahh.. eyi madem.. pekey.. madem ısrar ettin.. gel bakalım da! len sanada mı hesap dutacaz, münafik göynünden ne goparsa ırafık “hunu müynasip gördüm, göynümden bu gopdu de” eyvallah gerisinden bana nee.. sana neee!!” “-…” Allah cezanı galdırsın get!.... benden yannı gatın gatın helal-hoş ossun." Halil Ağa geldiğine pişman, o(ğ)lanı everdiğine de(ğ)el emme urba uçu Yalavaca geldiğine bin pişman neytse nafile Sücüllü’nün yolunu dutmuş her seferinde birkaç parça bez boş sepetinde .. bir, üç, beş! n(ih)ayet iki sene sonura Halil Ağa er vakit kapıyı çalıp, "hacım bak Allahın adını anıyorun hesabı görmeden töbossun getmen mahçup oluyon valla yauv uykularım gaçıyo" der demez, bizim basmacının canına tak etmiş "-ne! sen hesap mı deyon” “-..” “-....” “-gel görelim hacım … gel otur..” .. “-gel bakalım hacım höyle annacıma bakalım-bakalııım bizim kara kaplıya" açmış -eski yazılı - goccaman kara kaplı defterin eski sayfalarını "-Bismillahirrahmanirrahiym!" … "-ahret gardaşım hacım" böğün dünya yarın ahret böğün mübarek gün cüm!a gelelim senin urba hesabına gara gaplının ak sayfasına eveeet………, evvet !! Sücüğüllülü gadim dosd Haci Halil Ağ!ğa!" cem’an "-binüçyus liyra!" benyinden ataş fışkırmış senin Halil Ağanın "-ne!" demiş "-hacım neyttin sen Allah-lillah aşkına ben üç yüz bile yoktur deyodum" "-aldığımız alt tarafı bi düğünlük urba" Yalavaşlı, Hacı Basmacı hiddetle çatmış gaşlarını eğmiş çehresini .. … … … bir müddet beklemiş ne nefes alınmış, ne renk verilmiş "-Haci Efendiiiii" demiş beklemiş, “-…” beklemiş tekrar "-Hac(i) Efendi" demiş, ……… "-biz seninen peygamber bazarlığı etdik." “-..” "-düğün ediyon, durumun sıkışıktır dedik dile goley bi hakkın ikki sene de bekledik, … onuna-bununa selam göndermedik abıkata vermedik, istida, olmadık pusula ona keza? bi günden bi ğüne gapını de(v)şirmedik yolunu çevirmedik "hacı bizim hesap" demedik." “-..” "-o ğün deviz şu fiyetti böğün bu fiyet habarın var mı senin ektisattan bu çark nassı dönüyo zannediyon e(n)flasyon va(r), memlikette eflasyon. sana verdiğim fiyetten alıp yerine goyyameyon ben arkideş sen ne deyon" "-eh! artık bizim de canımıza yetti sen de birez mer(ha)emet et, canına okuyoru milletin bu ektisat ee… annayış gösdert gari zaten işle(r) kesat, !!! sana göre işler ayna çal-çal oyna değil mi yaa!! senin umurunda mı Yalavaşlı basmacı hacı ağa boninin mühleti geşmiş, ona keza başga ödemelerimiz de vaa canım burnuma ğeldi vallaha yete(r) gari yau yete(r)! Alla(hı)n aşgına ………….” “-.” “…………….” “-bu ğadar da olmaz amma!” “-……” "-bak arkıdeş burası bi tecarethana burada her bişşey para! öde!” “-…” “-öde, değilse icra galdırıyın valla heciz endiriyin hem valla hem billa me(v)zu tecaret oldumuydu plensipimden şaşman benim annayışım bu feriştahımış annaman bobam mezerden gakcek diğnemen Hacı Ağğa" Halil Ağa, düşünmüş, "-senet yok, sepet yok desem Allah mafaza, harcandı geyildi, aldıklarımı iade etsem aradan bunca zaman geçti eskidi” hacı arkadaşı gene bunu bağrından itmemiş fayız gomuş emme borcunu heş değilse taksitlendirivimiş" de! de(ye)cen senin Bıkkanın Halil namı diğer Hacı Halil Ağa tö(v)be gadim dost Hacı Halil Ağğa böyle düğün edivimiş hacı arkadaşı basmacının sayasında! “-gari hinci Allah! duşmanıma dahi böyle basmacı üsdelikde Yalavaşlı, hemi de hacı arkadaşı böylesi dost hele hele gadim dost vermesin” deye dova ederimiş Terziler Ovasından yedi dönüm yer satmış taksitden filan vazgeçmiş, hesabı gapatmış. “-vahtıyla bi dönüm yer satsam oynaya galgıya düğün ederdim” derimiş ne bi da(h)a hacı arkadaşının yanına ğetmiş ne de bi daha o sokakdan, geşmiş ne de hacı da olsa basmacılara etibar etmiş Sn Hasan Çelikli’den derlenmiştir 1999. DİPNOT: havut otu: hasır, hasır otu Hicaz: Müslümanların Hac bölgesi basma: pamuklu bez, basmacı:manifaturacı devrisi yıl : ertedi yıl devreden yıl.. müteakip yıl dastar: Sücüllü’ye özgü beyaz pamuklu dokuma baş örtüsü, çember şampuan meşrupa / maşrapa: kulplu tas, su tası cukcuk: sürahi (su boşaltırken cukcuk diye ses çıkardığından olmalı Gelingız / gelinkız : gelin olacak ya da yeni gelin olmuş kişinin nişanlısı ya da eşinin ana-babasına göre adı velfecir: göz, (kurnazlıkla) ışıl ışıl parlayan göz fistan: kadınların (omuzdan ayağa kadar uzunlukta) giydiği tek parça basma entari önecek/önlük: belden aşağı önü kapatan(60x90) düz çizgi işlemeli dokuma diğne : dinle yeğnicek:hafiflik,düşük iş diğne: dinle, kulak ver caiz(Arapça): uygun, münasip, yerinde, geçerli sayılan rüsva: toplumda ayıplanmış, rezil olmuş kimse erezil etmek / irezil etmek: acınacak hale getirmek, rezil etmek katın katın: kat-kat, katbe kat fazlasıyla eski yazı: Arap harfleri urba;düğün için alınan elbiseleri ifade eder Kadim: çok eski, ezelden beri Peygamber pazarlığında taraflar karşı tarafın teklifini kabul eder, bir itimat söz konusudur boni / bono : senet mühlet / müddet : vade Resim Yörük Ali Efendi Sn Muhammet Güzel’in dedesi Cennet Mekan Olsunlar |