İçimizden uçurulan güzellikönümüzdeki manzara el değmedik oyuklarda güleç günün yol bulamadığı bir türlü anahtarı uymayan, büyüyen delik nerede susuzluğumuzun arttığı yerde o harıl harıl akan su su oluğu yitik bir ülke değil burası değil,öyle kolayca çiğneyip atmak bir kara tünele döndürmek cehenneme çevirmek için her yeri batıdan doğuya devler masalda sanırdık çeşmemizdeki suyun tümünü içen "bir canlansa düş dünyamızdaki gerçekler nasıl çıkıp gelirdik, yeniden ergenekondan" eller kesik eller kan yeni füze ısmarlamalar savaşa hazırlıklar geçip gidecek zamanda biz kalacağız burada! ırayan olgu, yutulan acı,zehir! can yaratan erdem sessiz kesik ağaçlar altında çoğalan gölgelerimiz soluk aldığımız manzara: içimizden uçurulmaya çalışılan güzellik karınca adımımızı bekliyor bir sanat eseri kıvamında dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar atı alan üsküdar’ı geçmeden kalmayacak izlerin izini sürüyorum darma dağınık bir koyun sürüsü nerede kaldı beklenen kılavuz çoban! 28. 12. 2012 / 03. 08. 2015 / Nazik Gülünay |