rahatsız edici bir kelime olursa kimlikte sana verilmiş ad yaşamak artık tanesi her gün ölüme düşen gündür tadabiliyorsan glikoz heyecan verebilir de kaçıncı kattan düştüğünün de pek önemi kalmaz pul koleksiyoncu arkadaşlarının birer birer seni terk ettiği kahvenin adı bahtiyar mıdır, nefes nefese alınan ada bayırıdır belki de tığ gibi delikanlıların içip yüzdüğü sahil uzun bir tarif ister bilge yalnızlık sözlükte veda iyi tarif eder çocukların hüznünü hep bir yere gitme telaşı vardır ecel geliyorken, şekersiz bir sakıza ram olmuştur biraz da tavdır
karışıklık iyidir akılda kalabiliyorsa artık geriye dönemeyeceğini bilip bela bile okumak zevk vermez tarifini vermez de öyle intihar sevdalıları sessizce gidişlerin örtülü bir ödeneği vardır gök katından dizlerine kadar çöküp, topuklarından yalanası bir heykel dumanın çekip çekiştirebildiği kadar toplu olduğum zamanlarda
birden embriyo büyüklüğünde yutkunma uyanır göğsüme kadar iniverir örümcek dans eden arının iğnesindeki acı gibi yalnız akşamüstleri çevrili kovanların en büyük dulu kraliçe seksin günah olduğu işçilerin hüznünde günlükler alın teri masalı daha uzunca yatıramıyor insan kendini yalnız dolaşırken saklama sanatına döner bir zaman sonra göbeği bildiğin kallavi
en nihayetinde insan arkadaşının pezevengi sayılır duygusal olanlar iyi bilir balkonun yerini hiçbir yerin alamayacağını siyaha acıyan şüpheyle kırıntılı melodramlar vardır -merhaba nasılsınız, derken sandalyeye tutunup ampul değiştirirken hoş bir ses duyuvermenin zevkiyle ayak kayar sandalye düşer, gün gelir iyi bir iç döker nice ama vardır o kısa düşüşün öncesinde ikisi de aynı anda olup bitmiştir istenmeden kalp kırma yetisi kazanan insanların da suçu daha büyüktür isteyerek kıranların geçerli bir sebebi varken
iyi gelir gül suyu havuz sefasına aynı zamanda dudakların da haritada yeri olmalı insan biçim seçik doğranırken daha neler götürür kefeninde bıçak en çokta öldürürken utangaç bir gelin olur suç başkasındadır hep istenilerek kaçılmamıştır el evine gemilerin seferi yoktur böyle iğrenç topraklara upuzun yataklar yoktur odalarda içkiler asitli birer canavar olur gece olunca dışa büyüyen caddelerde uzanmış birkaç kedi gölgesi arabaların çarpmasını bekler leş yiyiciler çocuklar gibi ağlar her sabah yaşlı kadın kirli elleriyle domates doğrar kan akar avuçlarına, mum ışığında ölüm çalar
güzelim masumiyete de acımadıktan sonra yeryüzünde daha ne kalır en tehlikeli tehdit bir insanın dudakları arasındayken adam gibi çıkmaz, tahminler de geri kalır kupon boylu boyuna da yatmaz klozet diplerinde sarı bir çişin üzerine çekilen sifon kadar gaddar his ne varsa silmek ister biraz aşk da buna dahil ampirik acılar ansiklopedisi ciltsiz basılır koltuk altına sığar
yine de hatırası olacak işlere yönelmeli tabelası sökülmüş domuz kasabından frankfurterlik sosis almadan insan ismini önemsemeden iyi olmalı ah diyememezliğim, yastığın dibinde yarım dolunay kurnazlığında elleri terleyen bir kadın gibisin haramdan bir bakış satın alıyor kombine tepkimeler buna taze ağlamış bir gözün ıslaklığı da dahil
çok yıpranıyorsun göğsün uzun bir gece kabusuna benzemekte bonservisi ucuza kapatılmak istenen bir hayal olup ismini görünce serseri bir kan mevziye doluyor
teleskoplara bakmadan biliyorlar artık olmayan bir gezegensin.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'salvation' şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
'salvation' şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Eşyaya verdiğin yepyeni ruhlar da cabası.
"bıçak en çokta öldürürken utangaç bir gelin olur"... gibi...