teninden kirleri, yeninden umutları ipliği sert bir lifle çıkaracaklarmış sanıyorlar haykırış susturabilir tırmalarken huzursuzluk kulaklarda bir dünyanın kurumuş gülü koyduğumuz kitap çoktan sahaf fahişesi oldu ipe sapa gelmez ayrıca benim söyleyeceklerim ben söylemekten de çok geriyim karşıdan gelen bir vapur da kavga eden iki adam hiç oğlan olmamış gibi küfrediyorlar şimdi yağmur uzun bir süre gelmeyecekmiş
öyle pis üzgünüm ki anlatamam, anlayamazlar, bu ayak sığmıyor o pabuca ihtilal gemisi filan da çürüyor bilinçaltı sosyalist takıntısı çatlaklar olgunlar güzellik konusunda bahçenin eriğini söylemeden geçemezdim iri, yuvarlak ve lezzetli bir erik tıpkı genç bir gül gibi, kokuyor da yassı omzumda şerbeti akıyor dumana karışıyor gözleri nasıl bir yılan ki boğarken seni sevebiliyorum diyor saçları taranırken tüm saçlarını kaybedebilme kabusuna dair bu korku
kendimi anlamıyorum.
ama gitti, nasıl gitti, saçları döküldü, güçsüz kaldı kimse bilmedi, görmedi uzandığım bir hayal düşüğünün karnını okşarken beyaz bir gömleğe sarıl döndürdüler filmi makas tam ortasından kesemese de ağladım cımbızla yolmadan kıllarımı boşluğa düşerim dönemem insan sebep arar ölümler için
söz vermiyorum.
sana güzel havadisler anlatmak isterdim gözlerimde kaderini oynatırken ellerinle okşarken ruhun dayanacak bir dağ arıyor susadığın çeşme kireç krizinde bastığın yerlere mayın döşüyor mazi yemin bile kaidesiz uzuyor tekerlek üzerinde ıslanan lastiğin erketeye yatanı bilimin vazgeçemediği sapkınlığa sürüyor şüphesiz hayal kurbanı da olabilirdik gidiyorduk
mektep bitirdiğin için okunmuş sudur terin saçlarını yatırdığın örümcek taşı da ıslak zorla öpüyor ayaklarından mahmur kaynayış gece olunca dönüp geleceği yastığın yarısı
son kuruşuna kadar harcamaya niyetli insanların iyiliği fırlatınca uzay bile terk eder yer çekimsizliği hüviyet cüzdanlarımızda matemimizi pek yazmazlar taşa uzanan ellerimizde kırlangıç selamı vardır kirli beyazda gri mutlak bir fotoğraf objesi olduğu günden beri ince bilekli kızlar sosyete, kalınları ana olur şekerli suyun içinde sümüksü bakirelikte erir nöbetçiden alınıp içilmiş uyku hapı kadar da hantal insan fotoğrafların da üşüdüğünü bilmez çoraplarından iddialı bir münazara konusu çıkmaya yakın
başlık parası tığ gibi delikanlılar ve güzel kızlar için paha biçilemez geri boşalır su
kimseye söylemeyeceğim senin için ağladığımı dün gece sıcak bir şiir söyleyecek kadın adama, film bitmeden dalacağım uykuya adalet mahallenin ortasına sıçan karganın ağzında sakız kalacak parklarda kumlar kedi boku ağaçların dibi erkek dölü
uyruğum olduğu üzere inciniyorum kendimi kandıramıyorum
sigara çay bardağına yastık halıya ekmek kahvaltıya ışık doğuya emanet
zamanı gelince kanlanmış gözlerimizde hür haritalar çizeceğiz ağırlaşacak bedenlerimiz kaldırmayacağı gün gezegen biz çoluk çocuk sek sek oynayıp artık gitmeyeceğiz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'gone' şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
'gone' şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Gidemesin hiçbir çocuk
daha çok oyunları var oynanacak...