-Peşrev manzarası yere saçılmış susam taneleri her yanından iğrenç doygunluklar sızan bulaşıklar oda dolusu kafa karışıklığı en çok konuşanın en anlaşılmaz kaldığı sohbet ayar ipi bozulmuş storlar memesi tıkanmış ocaklar televizyonda boyundan büyük ecel taşıyan çocuk annem namaz sonrası güzellik yarışması izliyor elinde doksan dokuz bana düşünmek bile sevap geliyor.-
masada birazdan lağım olacak beş türlü yemek etrafında gafil insanlar not gafil burada kötü manada tüketilmiş değildir. susmadan evvel her şey apaçık bilinsin istiyorum tıpkı şehremininin her perşembe yaptığı gibi pis yalanlarıma güzel entariler giydirmek suretiyle.
arkasını kimsenin okumadığı takvim yaprağı fırtına uyarısı yapıyor. en azından ben haberli öleceğim demek. herkes kadar ansızın ölmeyi hakkediyorken
bendeki hakiki şair sızısı böyle olması gerekmiyordu halbuki böyleden kastım gerçek ve hakkedilen sızılar size hitaben konuştuğuma bakmayın ben soyunma kabinlerindeki aynalarla da konuşuyorum birinin beni izlediğini umarak birinin bir yerden bir tek sana bakıyor olması aslında pis görünse de nimettir. -tıpkı sarmısaklı işkembe çorbası gibi- yalnızlığın adam öldürmeyi öğrendiği bugünlerde.
bir sürü lafını nereye koyacağımı bilmediğim için içimden geçenlere miktar veremiyorum sayıştay beni affeder umarım bir sürü korkum var desem hep bir ağızdan me’leyecekler de öcülerim beni bulacak diye endişeleniyorum.
dünyanın korkunç yerlerinde yaşamadığıma şükrettiğim sırada yemek masamın ortası ninova’ya dönmüyor mu? insan korkularını annesine bile söylememeli ki benim annem tuvalet yolunda öcü yok derken bile korkuturdu beni ah en emin yerin kendilerinde mevcut olduğunu sanan anneler! bütün emin yerlerde tünedim ben. geriye bir tabut kaldı ona güveniyorum.
şimdi şuraya "nanay gülüm" yazsam elinde meyve kasesiyle klavyesini okşayan okur akışı bozdun diyecek oysa onun bilmediği çok şey var herkesin bir kaçış usulü olduğu mesela bu bir intihar pusulası da olabilirdi hayatın münasip bir yerine sokuşturulmuş şiir hakkında acayip çok ve sürü şey bilen insan adım tam, soyadım tek harf haberimi okuduğunda ağlar mı dersiniz aslında çoktan bozulmuş bir akışa kapıldığımı anladığında.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
karışık şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
karışık şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok belli ki, çok acayip karışık duygular içinde yazmış olduğunuz şiirinizi okurken; tamam dedim; bu arkadaş da bizden... Böyle şiirleri seviyorum. yapmacıksız,, doğal ve içten geldiği gibi..
Türkçemiz ne kadar zengin değil mi? Örneğin bir peşrev kelimesi bile başlı başına düşündürüyor insanı.
Çok zengin bir dilimiz var. Baksanıza peşrevin anlamlarına.. PEŞREV : Halk hikayelerindeki türkülerin arasındaki mani şeklindeki dörtlükler. Türk musikisinde bir saz eseri türü. Farsça "önde giden" demek olan pişrevden bozmadır. Tek çalgı veya umumi fasıl başlarında çalınır. Rüzgara karşı atılan, ucunda demir yerine kemik bulunan oklara da peşrev denir. Bunların boyları kısa olduğu gibi yayları da dar olurdu. Eskiden topçu tarafından kullanılan, açıktaki personele yakın mesafeden atılan şarapnelin bir çeşitine de peşrev denirdi. Bunlar saç bir muhafaza içinde birçok misketten meydana gelen bir top mermisiydi. Çayırda yapılan yağlı güreşlerde; güreşme hazırlığı, güreşe girişi ifade eden ahenkli hareketlere de peşrev denir.
Peşrevin ne kadar da çok anlamı varmış :) İtiraf etmem gerekirse "önde giden, başlangıç, giriş" tanımının dışındakileri bilmiyordum. Teşekkürler bilgi için. Öğrenmiş de oldum.
Müthiş müthiş müthiş Neden bütün insanları birileri izlesin diye düşünürken yalnızdırlar birde ev dedikleri hapishanelerinden çıkmazlar Tebrikler benim gönlümde kabul gördünüz ve ben sizi izledim izleyeceğim
İzlemeniz ve izleyecek olmanız mutluluk verici. Yazan bir kişi başka ne ister ki. Şiir malesef becerikli olabildiğim bir dal değil ama yine de sözleriniz için çok teşekkür ederim. Sevgilerimle.
hakiki öyküler yazan bir yazarın kaleminden çıkan kötü bir şiir- bu söylemi, ''bugünkü kıyafetin çok kötü, çünkü sen bu kadar kötü giyinmezdin'' tonunda okumanızı rica ediyorum- iyi şiirlerinizi de biliyorum çünkü, ki iyi dediğimi de çok iyi hatırlıyorum. bazen bu benim şiir tarzım gibi ifaderlerle de karşılaşabiliyorum, bunu doğal karşılarım, ki doğrudur da. ama burada tema ve konudan çok ben şiirin estetik duruşuna bakıyorum, laubali bir dış görünüşe sahip. bazı dizeler iyi bir kötü bir öykünün cümlesi bile olamayacak kadar yavan: *gafil burada kötü manada tüketilmiş değildir. vs. tabi bütüne baktığımda. ve hakikaten karışık bir şiir.
doğru söze ne diyebilirim ki. Zorlamayla olmuyor bu işler onu anladım. Şiir başka bir yetenek. Okumayı dinlemeyi çok çok seviyorum ama sanırım yazmak konusunda on kere düşünmeliyim :) Çok teşekkür ederim.
şiiri iki defa okudum.sonra birkaç noktasına tekrar döndüm. yazmanın ürkekliğini açıkça son pasajda verdiğini zaten görüyoruz.şiir kimsenin tekelinde değil yani kimseye hiçbir konuda ah acaba,denmez.bu noktada hemfikiriz. ikinci, şiirden ne anladığını yazmakla şiir tahlil etmek bambaşka şeylerdir.birilerinin şiinden ne anladığını yazmasına çok da takılmıyoruz.bunda da hemfikiriz. yalnız hakket- kelimesine takıldım ben.eğer bilinçli bir tercihse nakşet- anlamına uygun okudum ben değil ve yazım yanlışı yapılmışsa bambaşka anlamlara çıkıyor.ha bunu yaparak belki de çift anlamlılığa vurgu yapıyorsunuzdur.benu da sormuyorum. baki selam
Hakketmek yazım hatası. Bilinçli yapılmış bir şey değil. Şiirde ürkeklik var fa öykü de yok mu. Ben hiçbir zaman kendinden eminlerden olamam. Olduğum gun bittiğim gündür. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendimi şanslı hissediyorum. Saygımlarımla.
Şöyle kollarımı sıvayıp, küpelerimi de düzelterek endam hâlimi kolaçan edip yoruma başlayayım, öylesi bir yorumlamak isteği var ki şimdi.. Keşke vaktim de çok olsa. Sanki maraton koşusuna hazırlanıyorum da... Umarım hatrı sayılır birkaç cümle kurabilirim.
Daha önce kaç şiirinizi yorumladığımı düşündüm de bir ân, hafızam beni yanıltmasın diye farkettiğim her ne ise paylaşmak istemiyorum... Şiir sayfalarında ya da yazı sayfalarında, yâni okumalarımda üye ismine bakmam bâzen şiirin ismini de en son okurum, bâzen de son dizeden başlarım ilkinden pek etkilenemediysem.. İlk dizeleri okudum bana sanki tanıdık geldi ve o zaman üye ismine bakmak istedim. Sonra da gâyet tabiî dedim..
Serbest şiir, tıpkı deneme yazmak gibidir diyecekken tam, aklıma denemenin ne olduğu geldi. Şöyle ki daha şiirsel olabiliyor çoğu zaman ama makalede şiirsel olamazsınız. Eleştiri yapacağım ve sanırım olumsuz olacak birkaç cümle, beni engeller misiniz deyi endişeleneyim mi acaba.. Son zamanlarda sitecek buna odaklanmış durumdayız, olmayan korkular âniden rücû buluyor.. Ama üzgünüm, ben korkamıyorum hiç. Yâni engellenip engellenememek meselesi ile hiç ilgim olmuyor, bebekler de sobanın ne olduğunu bilmediklerinde yaklaşırken korkmuyorlar.. Ben de sanırım eleştirinin hoş karşılanmamasının kıymete değer olduğuna inanmıyorum, yâni nedir bilmekle ilgilenmiyorum.. Eleştiriden başka bir şeye benzemedikçe yapılan yorum.
Denemeye değinirken kastım her ne kadar şiirvâri bir anlatımla donansa da yazı, yüklem kullanırken ya da nesne, bunun telâş edilecek bir yanı olduğunu düşünmeyiz çünkü yoktur. Fakat şiirde kelimeler törpü ihtiyacı duyarlar ve dizeler satırlara çok benzemekle birlikte farkı hissettirmelidirler... Paragrafın dilediği gibi bitmesi lüksü varken bentlerde beyitler'de vs. böyle bir hürriyetten söz etmek zor..
"...aslında pis görünse de nimettir."
Burada bitenin adı satır. Aradaki dizeler, bölümünün son dizesinden önce netice bildiren ifâdelerle süzlenmez genelde .. İmgelemek, imgelerle belemek, kaplamak, süslemek.. Bunun doğruluğunu savunan bir okur değilim, hiçbir zaman camdan şiir okumak istemedim aslâ. Ağladım desin kalem benim dilimden.. Ancak bu da demek değildir ki imge, taş duvar. İmgelerden, satır ile dize arasındaki muhalefetten kasıt, şiirin az sözle çok mânâ barındırması gerektiği gerçeğini vurgulamaktır ve bunu elden geldiğince kulağa hoş gelen, kalemin, estetiğin vâr olduğunu ancak kaygılı olmadığını hissettirerek okura sunması gerekir. Ve her ne kadar sıradan söylemlerin de şiirde yeri olduğunu bilsek de şiirde derinliği hissedebilmeli okur. Bunun da aslâ bilgi ile olacağına inanmam. Şimdi bir şiir bilim profesörü edâsı kuşanıyormuşum gibi hissettim, alâkam yok.. Yâni demek istediğim şu ki şiirin tamamında bir öykü havası hissediyoruz ancak sayfadaki çalışma için nesrin hiçbir tanımını kullanamayız çünkü şiir ile nesir arasındaki farkı bâzen hissettiriyor kalem. Ve tam "hadi ama.." derken toparlanabiliyor.. Misâl.
"-Peşrev manzarası yere saçılmış susam taneleri her yanından iğrenç doygunluklar sızan bulaşıklar oda dolusu kafa karışıklığı en çok konuşanın en anlaşılmaz kaldığı sohbet ayar ipi bozulmuş storlar memesi tıkanmış ocaklar televizyonda boyundan büyük ecel taşıyan çocuk annem namaz sonrası güzellik yarışması izliyor elinde doksan dokuz bana düşünmek bile sevap geliyor.-"
İlk kısmı okuduğumuzda dediğim ikilem son mısranın bir önceki ikinci mısra ile uyumunda kendini tekliyor.. O şiir nesir ayrımının göze kulağa akla kâlbe çarpmasını bir tek bu ayrıntı engeller ya da engelleyemez..
Sonraki birkaç bölümde bunu hissetmekte güçlük çekebilir okur. Ancak düzen o kadar sağlam kurulmuş ki okunmaya, düşünmeye değer.. Hisler ile ilgili bir şey diyeceğim elbet, son satırlarıma saklamak istiyorum fikrimi..
Bu arada, okuduğunuzu düşünmek için sizinle yaşamak gerektiğini sanmıyorum. Görüyoruz. Bir yerlerden esinlenmemek kadar değerli olan nedir acaba kalemler için.. Gördüğünü kendine uyarlamaya çalışması kişinin bâzen, yâni okuduğu Halil Cibran ise bile o şâire ya da yazara karşı kötü düşünceler, sonradan peydâ olan ön yargılar oluşuyor bende. Umarım önümüzdeki birkaç hafta Halil Cibran’dan kırpan kimseyi okumak şerefine nâil olmam. Şu an üzerinde uğraştığım bir çalışma var da.. Diyorum ki, çalışmaların kalemine has olması da önemli, size bunun için de teşekkür etmeli..
Ve bütün. Uzun bir çalışma olmuş ve inanın hepsini okudum. Bâzen okumalarda olur ya “onca söz ve sonunda hiçbir şey mi..” dediğimiz. Kullanılan sözcükler bir öykü bütününü anımsatmaktan geri durmuyorlarsa da zenginliği farketmemek mümkün değil. Benzetmeler, îmâ belki kinâye.. Üslûbu var kısacası kaleminizin. Bunun yazın için en önemli unsurlardan olduğunu düşünürüm, ne denli doğrudur pek de ilgilenmem. Hissettiğim bu çünkü.. Ve aslında insanımızın konuşmakta bile zorlandığı zamanlarda olduğumuzu düşünürsek, epey donanımlı bir kalem olduğunuzu bilerek okumak okura iyi geliyor..
Konuşmak bâzen bir iki dize için bile sayfalarca sürebiliyor, ben şimdi hissî hâle bir değinip gideyim..
Korkular neden? Şiir boyu bir ürkeklik öyküsü okuduğumu düşündüm.. Sanki sanrılar, yaşanmışlıklar olduğu gibi bugünün çığlığı.. Kim size şiir yazamayacağınızı düşündürüyor ki.. Hayır, kastettiğim korkular şiir yazıp yazamamakla ilgili değil. Neyle ilgili olduğu okuru ilgilendiren bir şey de değil ama okura bunu hissettiriyorsunuz yazdığınızın adı mektup olmadan.. Şiir bunun için tehlikelidir. Çok iyi okurlar oluyor bâzen, içinizde sır diye bir şey kalmıyor.
Nasıl bir eleştiri yaptığımı henüz bilmiyorum ama söylemek istediğimi şöyle özetleyecek olursam.. Şiir, nârin nâzenin bir kulvar..
“ klavyesini”
Bu türlü terimsel ifâdelerin sanki yerinin olmadığı bir yer gibi.. Ancak bunlar imzasızlık gibi iyleştirilemeyecek eksikliklerden değil.. Sâdece şiir için vakti var mıdır insanın, olmalı tek soru yazıp yazamamak ikileminde.. Nesirde bu vakit saatle sayı ile ifâde edilebilirken şiirde bu imkânsızdır. Vakit, hâldir şiir için..
Güzeldi okumak. Dünkü öyküde hâlâ aklım.. Vakit..
Paylaşım için teşekkürler..
Sevgiyle dâima..
**Havin_** tarafından 7/16/2015 6:09:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
" şiir mi yazı mı belli değil diyen ilk kişi değilsiniz.."
Çığlık atasım var..
Böyle bir ifâdeyi bir çalışmayı işâret ederek kullanmadım hiç, genel söylemlerimdendir.. Ve aksi çalışmalarda vurguladığım bir husus.
Evet, yorum yazarken birkaç dosya hazırlamak telâşım da vardı ama çok dağılmadığımdan eminim.. Ben böyle demek istemedim. Kaleminizi nesre şartlandırmak doğru değil, birkaç ayrıntı dışında pekâlâ iyi şiir yazabilirsiniz demek istemiştim.. Kaleminizin pek çok niyetliden üstün nitelikleri var.. Yorumda buna değinmiştim.. Fakat pek değinememişim gâliba.. Daha çok çalışmam gerektiğini düşündüğümden şüpheniz olmasın..
Engellemek mi. Ben açıkça hakaret edenleri bile engellemedim 😊 sonra nedir mi şiir mi belli değil diyen ilk kişi değilsiniz. O yüzden talimliyim. Ben ne yaparsam yapayım şiirim nesire kayacak. Ama estetik konusunda haklısınız. Biraz daha yumuşak olabilirdi. Ve de ahenkli.
Çok sözle bozmak istemiyorum akışı.
Çok çok beğendiğimi bilmeni isterim...