Sefer Bitti İnecek Var KaptanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Susmanın yorgunluğu da, insan kalabilmenin kırgınlığı da,bazen dayanılır gibi değil...
Dağ tutkunu bir kırlangıç aşıp geldi adam bildiğim tüm mesafeleri Tek istediğim gülüşünün kıyısında bana yer vermesiydi. bir karıncayı bile incitmeyecek kadar merhametli iken gözümde hiç olmamış birini gördüm köprücük kemiklerimde. Sızlattı kağıt kesiği bir sızı burnumun ucunu Küçük rolümü gördüm büyük oyununun içinde. Perdeler kapandığında anlamıştım ki; ’’Issız bir adamdı ’’Kimse iyileştiremeyecekti O’nu.... İsterdim ki;Benim gözümden baksaydı bir kez bana ... Görebilseydi ölmeden önce aşkın güzelliğini içine kaçan kelebeklerin coşkun çırpınışlarında... Yıkayıp denizin maviliğinde bedenini vira vira deseydi mutluluğa... Nefesi nefesimde sarmaş dolaş sevinçle uyansaydı sabahlara. Isıtmaya çalışsaydı buz tutmuş ellerimi alıp nasırlı avuçlarında. Nefes alış verişimin huzurunu hissetseydi boynunun kuytularında Çok üşüyorum dediğimde sevgisiyle örtseydi üzerimi. gözlerimin dolduğunu içimin acıdığını hissederdi belki o zaman... Boyarken ayakkabılarımı aldırış etmeseydi ellerinin lekelenmesine Yıkarken çamaşırlarımı aldırmasaydı sırılsıklam oluşlarına. Yalansız bir çoşkuyu gözleri kapalı güveni bulurdu sonsuzluğunun içinde Ovalarken ağrıyan yerlerimi sevgiyle ayak tabanından avuç içine duymazdı romatizmalı ellerinin sızısını. Tüm ihtimalleri de alarak yanına göç etmeseydi doğru bildiği yanlışlara... Dönülmeyecek mesafelerde olmazdı ruhuna sığınak ararken vurulmazdı kendi mermi kovanıyla Kim bilir belki de; Çürümüş menekşelere haykırmazdı yazdıklarında.... Yosun tutan kalbin korku tüneli gibi Issız Adam. Kayıp da düşmek hatta sakat kalmak var. Koşarak belkilerin peşinden bir elim sende bir elim gelecekte mendil sallar gibi olmak da var... Ne kırgınım, ne de kızgın... Tescillendi yiğitliğin haksızlığının dergahında helal olsun haklarım nur topu pişmanlıklarıma... İşte çoğulum artık-yalnızlık senin olsun zamanın eli çekip çıkaracaktır beni düzlüğe umutsuzluk çığı düşmeden üzerime... Heveskar ruhumu tırmalayıp durdukça benden önce giyindiğin beden... Titrer içimin kırılganlığında sisli aleviyle bir lamba Hazinedir ayrılık şarkıları bazen düğümlenir fay çatlağı gibi boğazıma. Mezar karanlığı sevda parçalanır penceremde demli bir çay eşlik eder yağmurca elvedaya Çileyi kuşanır taşra,alışkındır desem de bu denli acılara... Ferda Özsoy |
Beğendim…
....................................... Saygı ve Selamlar...