Nos
eskimemiş taşlara bakarken:
kaldırımlar numarasız sinema koltuğu trenler uzaklara iddialı sesleriyle ninni yıldızlar yüzüme öyle oyun arkadaşı uyku öncesi sokağın tozuna son heyecan... bu akşamı benimsesem eski akşamlar neden bu kadar kısa demem... yeni bir öğlen eski bir gün gibi : duvar otlarıyla düş ormanları avuturdum balkondan dışarıya ağlayan çocuklar kadar büyüdüm gençliğim emanet bir ceket gibi kokardı herkes gibi en son lisede taradım saçlarımı pencerenin oyuğunda haylazlaşan ilk yaza... gün ikindi oldu muydu ben kaçar ağbisi ve ablacım süiti: şimdi biz yollara karnı tok numarasında çakal taklidi en sevdiğin meyve sorusundan fazlasına yabancı toprağımız aşka kaçak bina diktirmemek adına mahalle kahvelerine kiracı ve tüm sokaklardan tüm sesler çekildiği azgın bir öğlende komşuya dilimlenmiş ekmekler gibi konuşacak sözlüğümüz ayağı kırık masanın muşamba örtüsünde bir bardak su gibi içilmeyi bekliyor gözlerimin pınarındaki zamanı ben gibi öpüşünün en son halini... çocukluğu severdim ya : bu düzende suç işlerdim gece gündüz an be an lirik iki çocuk şarkısıyla iç geçirerek güpegündüz büyüdüm derken bile işbirlikçi olurdu ya okaliptuslar çünkü mülkiyet duygusu ilk cinayetidir anın bunu bil yaşlanınca evladım diyeceğim sevgisiz kardeşim kieslovski’nin bir filmini taklit eder gibi sapsarı kesilirdim ölüme inanmak şaşırtıcı olsun diyerek kitaplar biriktirerek sırf senin için herkesi sevdim herkes için seni ve sevmeyi bir de... "klasik sonları sevmediğim için sevmiyorum ölümü korktuğumdan değil yoksa..." "sevmediğim için klasik sonları beni terk edeceğini bildiğim için sanki ben terk ediyormuş gibi yaptım bu sefer de yine kendimden kaçtım ennihayet ölüme kavuşmalıyım".. kağan işçen... |
Şimdi zaman hazırlıyor istemesen de.
Tebrik ederim saygılarımla.