TABUTUMU MEHTABA ÇIKAR YA HIZIR !Gözlerimde yangın şehirler, Külü bir başka, dumanı bir başka, Kundaklayan bir başka. Sinsice gökkuşağını kesiyorlar üstümüzden Her sabah göğsüme tığlarla yazılan talimat, “Su taşı Kerbela mahsurlarına” Kanserli akşamlara giriyorum Kendimi içimden fırlatarak, Geride ayaklarımı bırakıyorum Bir ilkokul kitabından düşüyorum bütün ırmaklara, Gençliği neşter gibi vurmuşum duvarlara Taksit, taksit öpüyorum intiharları İri memelerinden, Güle kangren, Karanlığın resmini fırçalıyorum sulara, Kırlangıçlara ütopya artık mavi gökyüzü Birde uçurumların ucuna rehin bıraktığım bedenim. Bileklerime sarılı cesetlerle giriyorum düşlere Çığ düşüyor ceylanların gözyaşlarından üzerime, Her sabah göğsüme tığlarla yazılan talimat “Su taşı Kerbela mahsurlarına” Kulağımdan içeri giriyor baltasıyla İbrahim, Mansur kabrine hazırlık yapıyor peygamber sofrasında Yastık altında cennet aramayı bırakıyor sofi Kalbimin haritasına bir tur dağı bırakıyor yıldırımlar Bir Ulubatlı hasan yalnızlığı dökülüyor mahpusluğuma Asr-ı Saadetten göğsüme iliklediğim esmer bir gül Dört mevsim kanayan kuşlarıma bahar sevinci Karantinaya alıyorum korkularımı Gece dünyaya yürümekten Gece dünyaya yürümekten Adım düşüyor sağır kayıtlara Kaygılı günde abdal yüreğim bir ötekine sansar edasıyla Hayret gecenin dudakları kesilmiş ustura ağzı sözcüklerde Kayıp laboratuarında bir akrep kendini sokmaya hazırlanıyor Bir gün yezitlere tekin olmayacak elbet sokaklar, Tabutumu mehtaba çıkar ya Hızır, deymesin namahrem eli, Her sabah göğsüme tığlarla yazılan talimat “Su taşı Kerbela mahsurlarına” Şimdi Mevlana iklimlerinde tanıyoruz âdemi yeniden, Ay kapkara, nazar deymiş güneşe, Yangın yeri şehirler, Bakarsın kıyameti kopmuş deccalın, Fil ordusu, tepesinde ebabiller, Kayıp ilanında ebrehe, Güneş silkinmiş kuyulardan Olması gereken yerde olduğu zaman Spastik bir tablodan çıkan hayatımızın kıblesi Yıldızlarla yan yana yazıldığında Kendimi ürperti haritasında rasathane gibi hissetmediğimde, Bir hazan mevsiminden ayakkabılarımı bırakıp kaçmadığımda Bana aşkı öğreten Hira’yı tutmak geliyor avuçlarımın içinde Ve bir ömür beklemek kutlu yolcuyu Sevr dağında Her sabah göğsüme tığlarla yazılan talimat “Su taşı Kerbela mahsurlarına” Gözlerimde yangın şehirler, Her gece gökyüzünü yeniden boyamak geliyor içimden Bütün beyaz bulutlara pencere açıyorum, Bırak ay girsin göğsümden içeri Bırak her sabah göğsüme tığlarla yazılsın talimat “SU TAŞI KERBELA MAHSURLARINA” |
Duygu dolu yüreğinizden taşarak,
has yürekliler yaylasına ulaşan
ve burada edalanan asil duygulara ufuklar genişliğinde selam...
Kaleminize has ahenkli saygı...
Bunlardan daha koyuca tebrikler...
Cemre duygularında yıkanmış yürekle ve şiirle kalınız..