Felçli bir bahar dokunmasın saçlarımıza
Yüreğim zonkluyor kentin gürültülerinden
Asıl beni ürküten şey bu değil, Ağzımızdan içeri giren Yanık barut kokusu olmasın gökyüzü, Balistik raporlara düşmesin Yeniden mavisi gözlerimizin Eşkıya hikâyelerinin Sırra kadem bastığı yer olmasın Mehmet Akif’in “Hangin çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” Dediği mekânlar. Gülün türküsünden ağdalanmış olsun acılar, Felçli bir bahar dokunmasın saçlarımıza, Kanımız adak diye sunulmasın ehramlara Çağır gelsin Karacaoğlan’ı, Yunus’u Dadaloğlu’nu, Yüreğimin buz kesmiş limanlarında Durdursunlar Sehpaların korsan olmayan yasal gemilerini, Şimdi bir ölü kadar yakınım toprağa, Aynada gördüğüm mezar taşları, Solgun bir çocuk resmi zarfların içinden çıkan hüzün Kirli yollara kuşlar serpiştiren öykülerim İçinden çıkılmaz zoraki tebessümlerle Uçurum kenarında açan çiçeklerle, Mülteci desinler adına kimliklerden kaçışımızın Nereye sığınsam bıçak gölgesi düşmesin yalnızlığıma, Başımı alıp memleket, memleket dolaştığıma, Havada kar, ateşte su, yürekte yar üşümesin Haklıyım, Yıldızlar benimle doğar ışığın rahminden, Kuşlar benimle uçar umuda yelken, Şimdi oturup tırnak uçlarımızda büyüyen Eşkıya hikâyelerini tercüme ediyoruz Sözlüklerde bulamadığımız kelimelerle Yüreğim zonkluyor kentin gürültülerinden Asıl beni ürküten şey bu değil, Lütfi Kireçci ________________________________________ |