dağ başını duman almışbenden çıktım yola bize giderken gündüz aydınlık yerlerde gezindim düşlerini bıraktım gecenin sokulgan uysal kedi unuttu beni hiç pişman olmadım fırlatıp attığıma anlaşılmaz miyavlamalar verecekti her kapı aralığından baktığında nasıl bozuk bir yoldu kavgası sürekli kendi gözünün içine bakmaktan ürkek insanlar şartlanıp önlerine konulan yemeği yemeye bir şey beklemeden öylece atacaklardı beklentilerini kuramadan düşünü ulaşamayacakları yere tarihe gömülmüş osmanlı’yı gösterecekti birileri geçmişin yayını gererek,okunu ileriye atmayı çoktan yerini almıştı ok tarihin çöplüğünde düşünecektim siz safsata derken gerçeğe bize bir köprü arayacaktım bağımsızlık gibi, özgürlük gibi sözcüklerle nasıl kul olmaya alışır bir millet bağlarını çöz(e)mez unutur bağımsızlık uğruna atalarının dökülen kanını toprağını, mezarını vatan aşkını!.. ey siz diyecektim uyanın mezara dönen evlerinizde ulusça bir marş söyleyin dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar zamanıdır!.. 04. 06. 2015 / Nazik Gülünay |