Ahirete Kaldı Kavuşmalar
Ahirete Kaldı Kavuşmalar
... Şimdi kuşlasam kuru dalları serçe dolusu uyansa insanlar uykularından rüvayda olup düşsem kızgın çöllere soğutsam kum yangınlarını Pencerede sevdiklerini bekleyenlere el sallasam yaşlı amcalarla teyzelerle muhabbet etsem saatlerce kulağıma küpe yüreğime sürur nasihatları aksa kapatıp kepenklerini gönlümün kitlesem kötülüklere Çocuklarla saklambaç oynasam kan ter içinde kalsam uçurtmalara mektup takıp kuşlarla gurbete yollasam ak sakallı derviş yüreklime kuzusundan selam söylesem anacağızımın tüm işlerini bitirip birde çay içsek şöyle uzun uzun seyre dalsam yüzündeki izlerini yılların anlatsa bana her iz sakladığı hasreti söylese bir bir akıl işi mi be anam zaten ayrılıyoruz ölünce mecbur ölmeden ayrılmakta neyin nesi kim icat etti gurbeti dünyada kavuşmak nasip olmadı istediğim her an ...Deki anam yorgun yıllardan bana kalan hasret ayrılığın bir gününe bin gün beraber yaşlansak yinede dinmez yüreğimin yangını koyup tartsak ayrılığı vurup şakağından dar ağacına da assak yinede kafeslarde tutsağım anacığım tutsak Vatanın adını gurbet koyanları fırlatıp atsak uyuyup uyanıp Eshab-ı kehf’te üç asır yatsak tası tarağı yorganı döşeği derleyip satsak ne var ne yok hatta ata yadigarlarını katsak o kadar yorgunum ki anlatamam ne yapsak dinmez bu hasret eğer babama kavuşmazsak ... Yunus Ça |
kalemin var olsun