dağşehrin ortasında çörten dudaklı atlar şık yalnızlığın tahta arabasını çeker yalnız bir adam çarptığı cini unutur çıktığı dağda ölür incir yaprağını denize uçuran rüzgar özlediği yaz günü intizar deresine düşer gelmişi geçmişi solar ayın yüzünde elleri toprak yolar kuytuya düşenin ayazını ölüm keser pusu sadece bahanesi sabır karartınca bahtı döner baş üstünde kavi celladın palası sallar kime gelirse aşk memleketi öç dağına göç verir |
bu kadar şiirsel olduğunu bilmezdim..