deli hasan ve iskelenin kumları
suyun yüzünde bayram, koca gözlü balık pulları
rüzgarın köpük, köpük ağarttığı mavilik... bütün bu kuş kanatları, erken çocuk sesleri... marazı var lakin balıkçı hasan’ın laf anlamaz bir şahikanın sırtında yüzü yıldızlara komşu, inemez düzlüklere, dağları sanki denizi bıçaklamakta aşağı minarede dehşetli sabah ezanı (uyanın!) kan kızılı bulutlar, taka izleri silinir birbirinin ardından, dalga diplerini döver deli çığlığı kum gibi bir nefes dökülür iskeleye yaza çeyrek var bir kadın çıplaklığında kadından kan, ten ve can çekilir kan kuma karışır, kum kusursuz bir sessizliğe ölüm ölüm olalı görmedi böyle şenlik (uyanın!) böylesi bir tersine var olmak giderek ölmek, boyuna azalarak yaşamak uçurtma sonları süzülürken havada uçurtma mevsimi kıvamında yaza çeyrek var bir kadın çıplaklığında bir marazı var diyorlar balıkçı hasan’ın (uyanın!) vurur hasmının yüzüne, yüzüne, hasmı dilsiz... tüysüz, tüleksiz pusatı çifte su verilmiş balık pulları, deniz kestaneleri tahta tekerlekten bir bacak, şarap şişeleri, sorgular ve cinayet dosyaları yarası beş parmak izi, beşinde de inceden bir kağıt kesiği bin yıl sürdü desem yeridir bu cinayet uyanın! iskelede milyon kere kum tanesi yanar sessiz sedasız bir cehennem... yansın, kime ne? kumda kan, kanda gül kurusu hasan’ın aklında “güneşin bütün doğuş yerleri” elinde filiz, filiz kan çiçekleri kimseye ilişmeden açar öylece uyanın! |
uyanın!
iskelede milyon kere kum tanesi
yanar sessiz sedasız bir cehennem... yansın, kime ne?
kumda kan, kanda gül kurusu
hasan’ın aklında “güneşin bütün doğuş yerleri”
elinde filiz, filiz kan çiçekleri
kimseye ilişmeden açar öylece
uyanın!
Harika olmuş,tebrikler...