Sandığa Saklı Mimozalar
I.
bir gece yürüttüm çocukluğumdan kuzineli, ölüm bilmeyen odalarda/öyle ki daha dedem sağ’dı gül renginde nevresimler seren anneler ve uyku kaçıran hain sivilce telaşları, küsmeyi öğretirdi beyaz tenli ilkbahar kıyılarında pürüzsüz hayatlara kupa basılırdı babanın kalantor sırtına kışın da bir anlamı vardı, hasta olmanın da erken biten yıldızsız gökyüzü masalları gibi, zırt diye kesilen elektirikler ve hatta akmayan musluk suları.. II. işte o zamanlar titremeyi paylaşırdım sonsuzluğu koyardım masaya o pencereden uçup gitmeyi öğrenirdi bende, ilk kuşuma şiir yazmayı kalbim ışıktan hızlı giderken ve kitaplarım daha sararmamış bir ülke kadar büyük tuvallere çizerdim hedeflerimi yalnızca onun adı ikna ederdi beni ve yokluğu , oyundan ansızın atılmaktı aşka inanmak istedim oysa daha bir kaç acı yılım varken kirli bir temmuz sabahı, bir kaç fantastik macerada sarı bir sandığa kapattım mimozaları geç de olsa anladım hayat pipolu, zengin bir aristokrattı Çiğdem (Parla) Yüksel |
Emeğine
Sağlık
Saygılarımla...