6 - Kırk Yıl Sonra / Anam“-ne zaman … bi yaşlı kadıncağız görsem elleri nasırlı, beli bükük, gariban! amaa; gözleri… gözleri sevgiyle bakan nur içinde yatasıca anam düşer yadıma anam! çaresizliğinden çare telkin eden “Allah beterinden saklasın, beterin beteri var ay yavrım” deyen kaderine razı olmadık işten bile bin hayır uman güçsüzlüğünden bize umut yeşertmeye çabalayan, anam! yoktan …. hiç yoktan var eden hiçbir şeyi esirgemeyen her öğünde bulup-buşurup sofayı donatan, açlığını hissetmeyen çocukları olmadan boğazından yarım lokma geçmeyen adeta bizim yediğimizle doyan, anam!.. bayramdan bayrama da olsa sofrada birimiz olmasa yüzü gülmeyen daha doğrusu yüzü hiçbir zaman hiçbir zaman gülemeyen gönüller dolusu hayırlı güzel dileklerini “ümmed-i Muhammed’in tüm evlatlarına” da dileyen eli böğründe; yoları gözleyen anam! “bi araba düdüğü duyulsa… gecenin geç yarısında şoseden bir araba şavkı yalasa ‘Yıldız Güneyi’ni” Akgedikden bir araba dönse köyde bir kamyon gürlese evladını beklermiş anammmm anam! nerden bulduysa o günün behrinde kimden ödünç aldı kimbilir kimbilir nasıl geri ödedi inan o zaman da aklıma gelirdi kuşağının katından çıkardı da iki buçuk lirayı “-eyi sakla, düşüreyin deme imi gadınım” diye cebime sıkıştırdı bilmem nedense bir dondurma alıp yemedim o iki buçuk lirayla sanki sarılira sahibiyiz, Öyle ya” o günün behrinde.. tam iki buçuk lira nerden bulunur anam! aaah anammm! yoldan her geleni kendi evladı sanan değilse, hiç değilse bir selam bekleyen, “iyi” haberine kuşkuyla yaklaşan, gözleri yolda gönlü, gurbete uçan evlatlarının, mutluluğunda sağlık haberlerinde ecel geldiğinde bile mutlanan anam………. Fotoğraf için sayın Kenan Demir’e teşekkürler |
Bizler de bir sıkıntımız olduğunda annemizle paylaşırız.
Bizi en iyi dinleyen, anlayan odur.
Tebrikler,
selâmlar..