5 - Kırk Yıl Sonra / Seher Vaktihiç unutmam bir güz günüydü, harman sonuydu sabahın ayazında, köyün çıkışında Osman Çavışın karısı damda dikele kalmıştı.. Eriklerinaltı’nda sürü köpekleri hırlamadılar bile belimde kalın bir ekmek çıkısı Celeptaş’a taraf, Akmehmedin peşinden; başım önümde, yözyaşlarım yanağımda yol-yol adamın eşleğin terkisine binmem için ısrarı “gel oğlum yorulursun, daha çok uzak gideceğiz” babam ardım-sıra bakakalmıştı dönüp baksam görecekti, ağladığımı …. adım gibi emindim, dönüp baksam gözleri dolu dolu Allah biliyor ya hiç ardıma bakamadım gözümün önünde daha dün gibi belki geri döndü o dakika ama sanırım peşim sıra epey geldi yol boyunca, ünlese seğirdip gidip sarılacağım sıkı-sımsıkı ne ben ardıma baktım, ne de o ardımdan çağırdı, “-bobam” diye bize; başı dik dutmak, dönüp, geriye bakmamak, sana verilen emeklere, Dualara-dileklere boş vermemek, ananın-babanın hakkını helal etdirmek gururlu-onurlu olmak öğretilmişti ahval ve şerait ne olursa olsun illa “onurlu” biz de sadece onurlu olduk başka hiç bir şeyimiz de olmadı başka şeye de ihtiyaç da duymadık şükür zaten bir daha da görmek nasip olmadı; rahmetliyi hala yanarım; keşke hayattaki tek keşkem budur; keşke köyde kala da, taş taşısaydım gerçi bize fikrimizi sormadılar da; ha sorsalar ne diyecektik ki ömrü heba ettim hâlâ yanarım şuramda bi sızı daima” …….. |
KİMİNLE KONUŞSAN BIR YARALI YANINI ANLATIYOR.
Tebrikler,
selâmlar..