sen beni kahreden zambak fışkırma deme bana akma deli deli yokluğun kuyu vurmuşken bağrıma öylece yat uyu kurutulmuş anı çiçeği gibi bir albümün koynunda
mesafeler zapt eder mi sanıyorsun gözlerini bağlamak susturur bir ırmağın desibelini bu kadar kolay mı zamanı klonlamak neye yarar iki şarkı arası kadar fincan duvarlarına tırmanmak
havanın nefessiz kaldığını düşün buzların üşüdüğünü yakıcı gülüşler süzülürken kadranı kızıl vakitler istilâ etmiş basıncı düşmüş bir uçurtma tırmalıyor hınçla göğü
ellerin çenende bağdaş kurmuşsun bir cam önüne diş çıkarıyor diye kutluyorsun ayrılığı ne zaman düşürdün beni dua gündeminden bunun neresi ibâdet takvâya beş kala isyan değil mi bu düpedüz felâket
hafif bir serinlik çöküyor âniden cümle barikatları cem ediyor üzerine bir garip şarkı peydah oluyor bitiyor dudaklarında ellerine dokunmadan dansa kaldırıyor tüylerini
havada kış kokusu benden önce üşüyor özlemim şimdi şükürlerim bile küs diyorum "şimdi servilere düşüyor avaz sesim"** şimdi sesinin bile kokusunu özledim
ne zaman bahardan yana bir şarkı çalarsa ne vakit yıkılırsa yokluğumun saltanatı dansa kaldır beni varmışım gibi ellerimi pamucak tutarak sek bir buse kondur yanağınla yanığımı tutuşturarak
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Takvâ'ya Beş Kala şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Takvâ'ya Beş Kala şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.