-Unut unutturduğu kadar.-Unut unutturduğu kadar.. Israrlı sözlerle düşerken tüm yoksunluğa, Avuç içi kadar duaya düşeceksin.. Aldanma sihir değil gördüğün, Asıl olanı bilsende; ipsizsin gideceksin. Bir sokak başında görmeyi umduğun herşey, Bulvar bulvar serilince önüne, Bu ne umarsız bir yanılgıymış diyerek kadere, Önce geçmişine küseceksin.. -Geçmiş sanırsın da..! Edep.. geçmemiş göreceksin. Başka bir dudaktan alıntı cümlelerde keyf-e keder, Ne hoş iniltiler diyerek gönül-gah’ına, Hiç bilmiyordum ilanıyla sevineceksin.. -Unut unutturduğu kadar.. Kimselere yazılmayanı sana kim yazıyor, Bir ömür bileceksin. Gör bak çok beter dileneceksin.. Yüksek ışıkların parıltısına kanarak değil, Kendi kendini kandırarak koşarcasına, Adım başı söküklerini yakarak herkesleşeceksin. Oldu imdadıyla tutunduğun her dal parçası, Bir bir kırıldığında zaman sarkacında, Medet ummak bile hiç olduğunda; Hissedeceksin. -Unut unutturduğu kadar.. Benimle işin yok..! Kendinle ödeşeceksin. II. Düşüyor benliğim sensizliğimden, Gözümde fer kalmadı.. Son hususu hatırlatarak zihnime, Adım başı kovalıyorum adımlarımı. -Düştüm..! Başa bela ne his varsa toplayan iliklerim, Hangi tan vaktinde çekilir umutsuzluğumdan. Kim kaldırır, kim bilir.. Alev alev eriyorum, Buz tutmuşluğumdan.. Çok koştum kaçamadım, Unutulmuşluğumdan.. Bir geceyi bir sonraki ne bağlayan, O en nesilsiz uyku haline muzdarip, Çakır gözlerimde biriktirdiğim senleri, Atıp birer birer yanaklarıma, Ensiz, dar, yoksul hal vaktime heveslenerek, Gün bitsinleri oynayıp gün boyu, Çağırıp tüm hayalleri en ötesinden, Bin şiir dolusu bir sen tutturup, Bir sonra ki halime eğiliyorum... - Karadan daha karayı sevda namına ekleyene Kadar.. - Şahitsiz mesnetsiz bir cümlede seni anlatana Kadar.. - Üç mevsim saçlarında bir araya gelene Kadar.. Suskunluğumu da alıp o en sevdiğin yerlere gidiyorum.. Bir tek hayal görmek ücretsiz bilesin.. Geldim, gördüm, gidiyorum.. Şimdi sen, - Unut unutturduğu kadar. İsmail Yılmaz |