kurumuş bir ummandı yüzümbir hayat göçerken içimden bir akşam gelirsin ağır bir geçmiş kokarken yüzüm üzülmek yok o an telaş yok bağdaş kurar boğazımdaki son yemin kördüğüm olur uykumun düşleri gözlerim arsız bir nehir yatağı olur ve coşar koynumda kuşların göç telaşı bilsen ağlamak ne güzeldir sonsuzluk dediğin özlenen bahar ağladığım yerde doğacak sancılanıyor sol yanım bak az bir zaman yaşamak ver kaderi keder aynasında aradım sarımtırak bir kadın ve sırtı pencereye açılan son akşam vardı katı bir adamın ruhunda oynaşan terlemiş bir geçmişin gözleri ne kadar yaşatır ki rüyamdaki renkleri ya susar mı yüreğimin üst üste yığılmış kentleri bunca yıl uyumuşken kırgın kelebekler im yinede uyanır mı içimin çorak mevsimi yağmur dökülecek karanlığın yüzünden göl olacak zaman ağzımda uyuyan son buse öpüşmek isterken yaşamın nefesiyle ölüm sesi dirilecek hemen aşk dilimdeki son kelepçe zaman sonu görünmeyen bir sokak lambası zaman kalbimin o karanlık ağzı ıslanır kaldırımlarda ruhumun aynası kırılır yorgun bedenlerin öteki yüzü uyanır nehirler ansızın biz yaşamaktan yılgın biz ölümden bezgin yinede biz dileriz sonsuzluk ondan cennet tenimizde uyuyan hicran tut beni yüreğimden korkuyor ağzımdaki yemin kopuyor içimde senden çünkü ben tek kelime geceyim ebeden my |
Bir ağıt, dile gelmiş...
Duyguları sözelcesinden ağır gelen Şiir...
Çok saygımla.