Burası soğuk alabildiğine karanlık iki dudak arası.. yangınına su taşır ha bire uzun sevdâlar... sorsanız bir dizi geç kalınmışlık anlatır bitmeyen kış masalları.. Masallar ki büyüklere eğlence çocuklara kör zindan!
Kirli bir mâdenden bildirir ansızın ajans erkeklere mezar olur hayat veren su; utanır toprak zerrece aldırmazken birileri sadece utanır toprak kucağı öksüz...
Çok geçmez; savaş der koca koca âdemler ceplerinde yemyeşil çıyanlarla.. bakar kör oluruz kendimize sızarken kızıl kanlar bir çocuğun göğsünden küçülen bir kadının kocaman çığlığıdır geride kalan..
Çekilir için bir zaman sonra kırılır kol; yen de kalmaz üstelik gizleyebileceğin adım atsan bin telâş koşsan sokaklar canhıraş; gi-de-bi-le-mez-sin! tenha bir sokak ortası düşlerin ne zaman düşünsen vurulur zihnin!
Her yer tanıdık, bir o kadar yabancı her şey ürküyorsun meselâ kendi elinden gördüğün her ayak izinden korkuyorsun.. yaşamak denen şey, ipince bir çizgi burada rüzgâr esse titreyen..
Demem o ki; bu tarafta yeni bir şey yok eskiyebilen..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gün âh! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gün âh! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İnsanın insana etmediği riyakarlığa ham softaların sofrasında reva görülüyoruz.
Pis bir çaresizlik içerisinde kıvranıyoruz. Alabildiğine çepeçevre sarılı çitlerle bir kurak çölde ve bu kavgada kanadıkça kanıyoruz. Ağır yaralıyız Berivan! çok kan kaybediyoruz.
Kazanacağımızı umduğumuz bu kavgada heder olup gidiyoruz.
Kurtların sofrasında kuzu döşümüyüz ne? paha biçilemez sanıyorsak ta kendimizi.. hakikat şu ki; haraç mezat satılıyoruz.
Azalıyoruz Berivan! içimizde her geçen gün artıyor ölü sayısı.. çok ağır kayıplar veriyoruz.
Biz güneşe hasretken onulmaz fırtınalarla sel ve depremlerle paramparça oluyoruz.
Aslında biz! acı bir resim çiziyoruz..
Zavallı bir kaybedişin tarihini yazıyoruz..
Tutturmuşlar bir "necip millet" masalı.. Hikaye yahut ninni olduğunu yeni anlıyoruz.
Ne denli ceberrut bir millet oduğumuzu yeni anlıyoruz.
Ama onca delik deşik edilen kahpe kurşunlarla yere serilmişken hala.. zalime değmese bile, ona sallayacağımız yumruğu birbirimize vuruyoruz.
Dövüşü bile beceremiyoruz Berivan!
Şarkiyat'ın arabesk edilgenliği eşliğinde aslında..
"Beyin ölümü gerçekleşen hasta" da ki öznenin bizatihi kendisi biz oluyoruz...
dünya yeni kirlenmedi, hep böyledi... Buna düzen diyorlar, dün de ah idi buğün de ah. Çığlıkları sağır sultan duydu, biz duyduk, yer gök duydu... Hala yaşıyoruz ya belki de aslolan günah.
Bu tarafta yeni bir şey yok eskiyenilen O yüzden hala burdasın bir Cumartesi Sabahı eskiyebilecek bir şeyler silmeye çalışıyorsun geçmişten Oysa yazdıkların tekrar tekrar yaşatır sana. Tebrik ederim güzel bir şiir:)
İnsanın insana etmediği riyakarlığa ham softaların sofrasında reva görülüyoruz.
Pis bir çaresizlik içerisinde kıvranıyoruz. Alabildiğine çepeçevre sarılı çitlerle bir kurak çölde ve bu kavgada kanadıkça kanıyoruz. Ağır yaralıyız Berivan! çok kan kaybediyoruz.
Kazanacağımızı umduğumuz bu kavgada heder olup gidiyoruz.
Kurtların sofrasında kuzu döşümüyüz ne? paha biçilemez sanıyorsak ta kendimizi.. hakikat şu ki; haraç mezat satılıyoruz.
Azalıyoruz Berivan! içimizde her geçen gün artıyor ölü sayısı.. çok ağır kayıplar veriyoruz.
Biz güneşe hasretken onulmaz fırtınalarla sel ve depremlerle paramparça oluyoruz.
Aslında biz! acı bir resim çiziyoruz..
Zavallı bir kaybedişin tarihini yazıyoruz..
Tutturmuşlar bir "necip millet" masalı.. Hikaye yahut ninni olduğunu yeni anlıyoruz.
Ne denli ceberrut bir millet oduğumuzu yeni anlıyoruz.
Ama onca delik deşik edilen kahpe kurşunlarla yere serilmişken hala.. zalime değmese bile, ona sallayacağımız yumruğu birbirimize vuruyoruz.
Dövüşü bile beceremiyoruz Berivan!
Şarkiyat'ın arabesk edilgenliği eşliğinde aslında..
"Beyin ölümü gerçekleşen hasta" da ki öznenin bizatihi kendisi biz oluyoruz...