Geldik rastlantısıydı dünya
,,
anneme şiir okumam o namık kemal’in ressamlığını da biliyor çekoslovak çinisine salaş bir motelin paris’te çizerek yüzlük reşatı şair parasızlık sanatsal bir faaliyettir de anneme göre şiir, yersizlik yüzlük reşat. yaldızlı ve yıldızlı ve hilal ödülü övgü olsun madem şairin diyor bu yüzden annem bu yüzden bir tabağın yeterince uzundur ömrü şiir neye yarar söze gerek yoksa anacığım şu yutağıma gelip dönen dönmeyen şu yumru da nedir mümkünü yok resmini çizerek kimseyi inandıracağım şu kaynayan kaynaşan da nedir ağzımda arı yüklü bu kovan bu baldan sakızlı kıymık şu batan günün kana benzediği şarkılar da neyin nesi sesimdeki sana dair bu imtiyaz ne şiire dökülür rastlantısı bir yokluğun ne şiir ona gibi, ışıldayan iç deniz kaynaşmayan. çini bir tabağın ucuna, kıyısına giderleri peşin ödenmiş bu hesap,,, ,, |
hiçbir şeye yaramasa bile, şiir, şairin okunaksız iktidar arayışıdır, iktidarsız okuyucudan, ve giderleri peşin ödenmiş hesaptan
uzakta, çok uzakta, kendiyle ve kendine yakın biriyle boyuna hesaplaşmasıdır. Kavuşmak için.
NOT: metnin, günün şiiri izbesine denk geldiği için ayrıca üzülmelisin; ben öyle yapıyorum...