Deryada bir damla içinbütün gün koynumda iğde dalıyla gezdim herkes incindiği yerden bitti başlarken dilde erilen sırça köşkün sahibi kusurlu herşey herkesin birinden güneş indi ve beni de indirdi zerdüştün dağından düze dedim yüzümün kepengi, sümbül, leylak ve bağışlanmış kök gümüş simlerle donattı başımı üzgü bir divan kaleme aldım kusurlu lisanımla kurtarmaya indim kusurlarımı kurtarmaya seğirttiğim batık yeryüzü yoksullar, ezilmiş horlanmışlar inceldikçe incelen seçicilik ve hüner böyle mi başlıyor bunca kısa ve dümdüz öğrenmeye durduğunuz hikmetli sözler kimin nihayet bildiği gibi eridi zaman herkese bir daraltılmış olmalı benden evvel kelam neyi söksem neresinden açsam duvar herkesim yaralı ve geç varıyorum her şeyime sonradan anlıyorum ah suyun çatlayıp, ateşin yağdığını dokunduğum keten kumaşların kusuruyum hummayla sevdiğim vazgeçtiğimle aynı beni çözen dil herkese düğüm okuyanın yazanı yazanın okuyanı bulmadığı ululanmış suyun bulanmış çölü ~ |
nasil guzel