Ağlamak makamında-1- radyoda hüzzam çalıyor sana ağlamak makamındayım kapı zilimde susan yalnızlık şarkıyla yoğuruyorum gönlümü üstümden sen akıyor ucuz bir sigara kokusu sensizliği öksürtüyor aslında sensiz de değilim penceremden koltuğa inen güneşte sen kurmuşsun saltanatını cefanın eşlik ediyorsun şarkımıza bi vefa hüznün duvarında söbelenmiş özlemle katlanılmış yılların yüzüme attığı tarihte tanıyor hüznül’aşkı yıllanmış bakışların -2- kendimden davacıyım hakim bey tutsaklığım yazılmadı kara kaplı deftere imza tanıdık, düş kırıklıklarından başta abartılmış küçük g sorumlu geri dönmeyen gidişlerden haps’olunmuş sevdaya adımları her yola çıktığında solar güllerin yüzü ince nağmeler duyulur hüzzam makamından -3- yürekten inleyerek çıkıp acıtıyor ses eşlik ediyor radyodaki koroya cızırtılı günler ayar isterken ilerlemiyor nihavent bir şarkıya sızısını hafifleten bakir gülüşler ayarlamıyor kederin ayarını sevgiyle ara nağmeler çıkıp gelmiyor ümit bir nefes arası göğün en yüksek katıına çıkıyor mut ağlıyor aşk us demiyor yâre,gel kara bir bayrak dalgalanıyor vuslat yerinde mezarı kazılıyor bu günün hâlâ nefesi bitmiyor hüzzamın az önce kapatmıştım hüzün düğmesini radyonun aynı makamda takılıyor bozuk bir plâk gibi âhhh!.. 27. 10. 2014 / Nazik Gülünay |
Konuş...
Bu son veda...
Elveda uğruna Kafdağı’nı ve ardında günahlarımı her gece koynuna taşıyan anka ! Elveda ... O ! Gözlerinde sonsuz bir iç. Bir feryadı boynuma, biten bir aşkı son sigarama tütün saran! Ve o son duman ! İçimde sonsuza kadar zindan.Oysa sen bana Mecnun’dan kalma.
Elveda...Cümle ! İçine sığdıramadığım aşkı ve utangaçlığım. Her söz bitişinde; duygum ! Brütüs misali...Kapıda bir kaç fedai, yavaş ve lütfen ! Usul usul...Veletin evinden kaçış saati...
Elveda buğu sese...Sesin sahibini taşıyan adımlar, aşikar.Bu son, kaçıncı kez? Ardını saymadan,ayak izlerime değmeden gelen aklım . Duygularım ! Varsın ağlasın.Gelmesin ! Bir gece, Binbir Gece masalına inansın. Ben mutsuz ve umutsuz, ya sen ? Duygu(m) veda bu ! Oysa düş, senin masalında.Gerçek ! Avuçlarını dolduran yaşlarım ve senin gözlerinde kalan çığlığım..Beni istila eden; savaş meydanlarında defalarca yenen,yine sen yine sen.Seni benden çalan sözler,herkesin eber ettiği suçlu şiirler.Bende mahrem kalanlar,sende azat(mış) !
Elveda şiir ! Meydan öyle bir an’ ki,üzerinde sadece ruhu,çırılçıplak ! Etrafını saran kafiyesiz bir yığın yılan.Üstte gök-kubbe,çıplak neyi varsa elleriyle örtüyor;yılan ısırmasın diye.Tan vakti ,şiir çıplak yıkansın ;içimden yağan yağmur, suçlu kim varsa onu kana bulasın...
Bir veda da kendime ! Bedenimi yırtıyorum yavaş yavaş ki ;ruhum kurtulsun.Kalbim ağır bir sonbaharda kalmış.Dökülen yaprakların altında,aşk son mektubunu hazırlıyormuş.Kış o kadar soğuk ve acımasız ki, ölüm uykusunu sessizce mürekkepsiz yazıyormuş.
Bu son veda herkese ! Veda son olunca; söz hemen dilimi yaktı.Aklım dilimi her köşebaşında, bir duyguya sattı.İnsan kendini aldatınca,dizlerim yere,yüzü semaya dayandı.Avuçlarımı havaya kaldırınca; Tanrım ! Ruhum o kadar yoruldu ki ,bütün delillerim EdebiyatDefteri’nde saklı.Giz ben’i gıdıkladıkça sır ,daima özgürlük için dilin peşinde olacakmış. Ya kulaklar sağır kalacak,ya da akıl savaş meydanına inmeden kula değil;sadece tanrıya el-divan olacak !
Bazen bir veda daha çok merhaba,daha çok insana özlem duymak içindir...Bütün insanları sevdiğim için, hepsine bir vedadır bu aslında...
Güzel şiir için Kutlarım sizi
Saygılar, Sevgiler