16
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1992
Okunma
geçmişten kalma bir hüzün sıvandı içime zamk gibi
ne yana yürüsem çıkmaz sokakta
kadınlar otururdu kapı önlerinde
ellerinde dantel, örgü, işleme
kimi oyuncak bebe diker kızına humayından
kimi açık saçık konuşurdu,
çocuklar duymasın diyerek
bir orkestraydı sanki yöneteni belirsiz
herkes bir ritm tutturmuş
kiminde oklava saz,
kiminde darbuka tencerenin altı
kimi elekten elemekle bitiremezdi işini
kimi konuşur göze çekilen sürme gibi
sözün ipliğini çekerdi ajur kıyısına bohçanın
naile teyzeyi anımsayınca içim nemlendi
inci gibi dantel örerdi
ördürürdü kasabalı kadınlar
belli olmazdı elden çıktığı
aynını görürdün üstünde
dört oğlu vardı
kâh çalışır,kâh çalışmaz bir koca
kahvaltıda her çocuğa
iki zeytin tanesi verirdi
bütün çıkmaz sokakların yolu tıkandı
geçilmedi karanfil sokağına
yolu meyveli bahçelere uzanan
ayşenim abla bir odalı evinde
sakat koca çocuklar
kemik kaynardı tenceresinde
gülmesi kurtarırdı dünyayı
annem toprak elli, toprak kaşlı evde
bir yanda inekler,bir yanda bahçe
çocuklar koca ev işi
nasıl gelirdi üstesinden
yüklenirdi ekmek teknesini omzuna
bir solukta fırını boylardı
az ilerdeki kuyudan sular
koca helkelerle taşırdı
yine de mut vardı bu sokakta
pırıl pırıldı kadınların yüzleri
küçük yemenileri atarlardı arkalarına
şarkı türkü ilâhi
demlenirdi çaydanlıkla
içilirdi sevgi
ince belli bardaklarda
pasta börek istemezdi yanına
en çok aklımda kalan
toplanıp bebek dikmeleriydi kızlarına
eski yeni farketmezdi, humayından
biçilir diklirdi özenerek
nerde kaldı o oyuncak bebeler
o çıkmaz sokak kadınları
sesleri yazılı hafızamda
kimi erken kimi yaşlanıp öldü
kalanlar direnir yaşamaya
çıkılmış ta çıkmaz sokaktan
çocuklara sığınılır
24. 10 .2014 / Nazik Gülünay