Kendini SusturanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ne doymaz bir varlıktır insan! Ulaştığı her tatmin yeni bir arzunun tohumudur...” -----Schopenhauer---- yine ölmüş gibi susuyorum aklım fokurduyor memleketi düşününce göğsüne kıvrılabileceğim bölünmemiş ülke düşlüyorum sessizce yazılan şiirlerden daha sessizim bir kuyuda kalmış kurtaranım yok gibi kocaman ağrılar bir kişide toplanmış şurup verenim yok gibi oysa gitmediğim köyler kadar sağlıklıyım bu paslı suskunluk benden hoşnut değil ruhuma verdiğim rahatsızlıktan zevk alıyorum mevsim dönüşlerinde hayatım hep üşür bilinmezliğim sokakların anlamsızlığıyla aynı hızda koşar hoyrat susarım uzun bir çığlık dilerim ben sustukça her şey konuşur çok kızdırır beni temizliksiz konuşmalar felsefesi zayıf meydan okumalara kuş konmaz gökyüzü parçacıkları ararım canların içinde üzerlerine çerçevelenir bakışım bulamam masumiyeti , çok şeker tüketirim geçen gün durdum ben birden bire sokakta sokağın ortasında yürümemi engelledim bi değişiklik yapıp durmak istedim sağımda tansaş solumda cihan unlu mamülleri vardı durdum öylecene insanların koşturmacalarına acıdım hayatlarında boğuluyorlardı ama koşturuyorlardı bi gururlandım ki koşturmadığım için daha çok durdum dururken yadırgamadım kendimi hiç şehrin vurdum duymazlığına içerledim tabi ama alışıktım umursamadıkları bir dünya dolusu acı vardı benim sokak ortasında durmuş vücudumu mu önemseyeceklerdi katı mı sıvı mı gaz mı bilemeyeceğim bir şey kokuyordu şehir durdum zehirlenmeyen sadece bendim yine ben duvar dibi gölgeyim henüz çok delirmedim yarısı yenmiş şarkıyım ismim suikaste uğramış soluğumu devlet yasaklamış vücudum uyumuşta uyanamamış beyin loplarım suya hasret bir diş ağrısının uzun hikayesiyim anlayacağınız bunalım ruhuma müptela serseri yenilgim dünya denilen fakirhanenin yanağını öpüyor haberim var boşluğu öpen üzgün hücrelerden senden ondan berikinden sırıtkan dişli maskelerden elinde darağacıyla gezen şeytanlardan pabuç bırakmayan nefretlerden birden ona kadar sayamadan ölen bebelerden tarihin azizliğine uğramış nice candan birbirine benzeyen yüreklerin kırık yükünden sonra yine ben kaba saba tufanım belki yağmur, gecenin bi yarısı sıkışmış dağlara ulaşamamış belki bitmiş bir film belki yeni başlamış bi muhabbet yine ben ruhunun uyumsuzluğunu durmadan şamarlayan kendime zulmetmeyi seviyorum veya ben takâtı kalmamış bi sevişme bütün şiirler sinirsel ya da sevgisel gerilimden yazılmaz mı bilmeliyim sarı civciv miyim kartal mı bilmeliyim neden kaçıyorum bu kasabaya bir zamanlar çatık kaşlarım vardı şimdi neredeler bilmiyorum bilmeliyim umarım iyidirler bi bulayım döverim lan hepinizi... |
Ne tatlısın öyle.
Son dize dudağıma tebessümü kondurdu. Oysa oraya kadar kaşlarım çatık okuyordum, bi baktım benim de kaşlarım kayıp.
Harikasın canım be... <3