Yoluslanmaz kundağı çocukluğumun yola sürmeyi kes artık hayat. ilk yolu kuşlar çizdi göğe sonrası vefasızlık benim sesime uymuyor söylediğim şarkılar çoğuyla küstüm susmayı sana çıkarken öğrendiler.. bıçağını sırtımda taşıdım sür’günün yüzüm dağ kokuyorsa bundandır. hiç kurşun görmediysen eşgalime bak ki onu bile sakladım kendi sandığımda.. başlangıcı yokmuş yola sürülmenin dönüşsüz bir gidişin sahibiydik. biletimizi hüznümüzden kesip okudular arka b/ölümlerin ışıksız ne kadar boşluğu varsa bize ayrılmış.. koltuk koltuk yalnızlık ve ayrılık.. diken razıdır gülünden âşığın mâşuğun sabrını yenileyen onlardır.. ben razıydım sokak vardiyesini kuytu köşelerin cam kırıklarında canımla yürümeyi. ardım yeşersin diye gülüşler dökmeyi ve bir dala sarılıp filizlenmeyi.. bıçağı sırtımda unuttular ben bir daha dönemem döndükçe batıyor.. yol yol geçtim yokluk daha uzun sürdü şimdi yerleşmek için bir mezar açıyorum içime. al bu cümlemi kimse artık gitmesin bütün gidişleri karart.. / Yüksel batu |
ân oluyor her şey incelikten yoksun oluyor..
iklim iklim dört cihetten dolandığınız..dilden değil yürekten bağlandığınız, sizi kökten söküp kopartıyor.
yol" çoktan geçti bizden..
sırtımızda geçmez bi" bıçak sancısı.
~