ARKA ODANIN GECE MANZARALARI/hayalet olur düşer ay ışığının beyazı, arka odanın bahçesine, kaktüsler üzerine/ de ki; dağları dökülüp çöl olmuş, kalmamış sığınacak gölge bir damla su bile bulamamış, dün yıkandığı o derelerde. ama ceylanın korkusu ne ondandır ne de ondan canımın içi kurşunu namluya sürülmüş mavzer korkusudur yüreğindeki. ...kendimden bilirim, yüreğimde bir ceylan yüreği…, korkudan ayaz olur, titrerim. , /son çınar ağacını saran sarmaşıkların, yeşilini söküp alırsa bir zemheri, ağaç üşürse/ de ki; türküler söylememiştir, telgraf tellerine konmalarını işte o sebepten bilmez turnalar, kanatlarında taşıdıklarını. ama hasretin bahanesi ne türküdür sevdiğim, ne de turna gittiği yerde ağlayanın olmamasıdır, ucu yanık mektuplara. ...oysa inanmıştık, sonu güzel biten her masalda…, nasılsa hep biz olacaktık. , /ama belli olmaz, belki bir güneş doğar, yarını beklemez bile, tutar ellerinden bu gece/ de ki; ceylanla göz göze geldiğinde, mavzeri elinden düşen bir avcı çıkar elbet, havadaki turnaya uğurlar olsun diyen. de ki; bakarsın arka bahçende açıvermiştir sonsuz bir deniz sonsuz denizin ortasında bir ıssız ada, adada yalnız ikiniz. ...kanat sesinden derin, ceylan gülüşü gibi sessiz…, seninle tam içinde güneşin. Cevat Çeştepe |
saygılar